Pişmanlık

282 36 13
                                    

Multi~ taha


Taha'dan

Önümdeki bardaktan bir yudum daha aldıktan sonra öncekilerin aksine yavaş bir şekilde tezgaha bıraktım.

Ne kadar zamandır böyleydim bu kaçıncı bardaktı hiç birinden haberim yoktu. Sinirlendiğimde hep bişeyler içerdim. Bu bir yıldır böyleydi. Ama bilincimi kaybedene kadar hiç içmemiştim. Hep küçük bir şişeydi benimkiler.

Yüksek sesli müzikte zaten dönen beynim artık hiç birşey algılayamaz olmuştu.

Tek tük hatırladığım bir kaç parça an aklıma gelince bir daha sinirlendim ve bardakta kalanın hepsini kafama diktim.

Ailem bu zamana kadar hiç bana güvenmemişlerdi. Onlara göre araba kullanmam bir mucizeydi. Okulda başarılı olmam da öyle. Çünkü tek çocuktum ve beni hala 18 yaşındaymış gibi göremiyorlardı.

Hala ipleri ellerinde tutmaya çalışıyorlardı. Şimdi de olduğu gibi.

İlk defa birinin gülümsemesini sevmiştim ben. İlk defa elimi tutuyor diye mutlu olmuştum birinde. Diğer kızlar bana göre hep gelip geçiciydi.

Ama feyzada takılı kalmıştım ben.

Beni ona çeken neydi bilmiyordum. Ama gözlerine baktıkça daha da sevesim geliyordu.

O bir okyanustu ve ben yüzme bilmeden onun içerisinde sürükleniyordum.

Boğulacağım gün yakındı ama bir yandan da korkmayıp beni içine çekmesini bekliyordum.

Hep orda kalsaydım.

Tam herşeyimi buldum derken ailem yine kendi çaplarında benim geleceğimi düşünmüşlerdi ve italya ya biletimi almışlardı.

Ben daha olayları kavrayamadan yarın akşam gideceğimi öğrenmiştim.

İtalyada eğitimime devam etmemi istiyorlardı. Neymiş en iyisi oymuş.

Babamla bu zamana kadar ettiğim kavgaların en büyüğünü bir kaç saat öncesinde yaşamıştık.

Hiç bir şekilde ikna edememiştim. Onların eline mahküm olmak beni deli ediyordu.

Annem en sonunda dayanamayıp  babamı dinlemem ve oraya gitmem için ağlamıştı ve buda benim tabularımı yıkmıştı.

Bir yanda annem vardı bir yanda sevdiğim kadın.

Bundan daha berbat bir durum olamazdı heralde. Barmenin bir kere daha doldurduğu bardağıda dipledikten sonra yanımda oturan kıza baktım.

Umut dolu gözlerle bana bakıyordu. Bu böyle olmamalıydı. Şuan feyzanın kapısında olup doya doya sarılmam ve gittiğim için milyon kere özür dilemem gerekiyordu.

Ama onun yerine sinir beni ele geçirmişti. Buradaydım. Berbat bir vaziyette aklımı kullanamadığım bir halde oturuyordum.

Daha da kötüsü daha yeni kucağımda bir kız vardı. Bu ben değildim. Ben bunu yapamazdım. Lanet aklımı kaybetsem bile bunu yapmamam gerekirdi.

Kız tezgahta olan elimi tuttuğunda refleks olarak hemen geri çektim. Kıza bakamıyordum bile. Midem bulanıyordu. Yaptıklarımdan. Yaşadıklarımdan.

Tabureden hızlıca kalktım. Kızın yüksek sesli itirazları kulağıma ulaşıyordu fakat aldırmadan çıkışa doğru ilerledim.

Yüksek müziği bir tarafta bırakıp temiz havaya ulaştığımda derin bir iç çektim.
Arabaya doğru yürüdüğüm sırada arkadan bir el kolumu tutarak yürümemi engelledi.

Arkamı dönüp baktığımda Feyzanın arkadaşını beklemiyordum tabiki. Bu kız..ranaydı galiba. Feyzanın yanında çoğu zaman bu kız vardı.

Yüzüme tiksinircesine  baktı ve kolumu bıraktı.

"Nefret ediyorum sendenn!!"

Neler olduğunu anlamadan omuzlarımdan ittirmesiyle sendeledim ve bir kaç adım geriledim.

Kızın bakışları hiç değişmeden bana bakması iyi birşey değildi bunu hissediyordum.

"Neler oluyor" dedim.

"Daha soruyormusun? Feyza'ya sakın birdaha dokunma. O kıza dokunduğun ellerini arkadaşımdan uzak tut. Kız yıkıldı ya bunu hiç mi düşünemiyorsun?"

Beynime bomba etkisiyle ulaşan cümleler bir kez daha sendelememe sebep oldu.

Feyza..buradamıydı?

"Gördümü beni" diye sordum. Kendi sesimi bile tanıyamamıştım. Gözlerim yanıyordu.

"Tam karşısında yapmasaydın bari şerefsiz" diyerek bir kez daha ittirdi kız beni.

Ancak beni yere düşüren rananın ittirmesi değil duyduğum cümlelerdi. Kalbime sancılar girerken kendimden bir kez daha tiksindim.

Kız hızla yanımdan uzaklaştı.

Ben bu iğrençliği nasıl yapmıştım. Nasıl?.. Bu kadar ileri gitmiştim. Feyza görmese bile bunu ona yapmamalıydım.

Şerefsizin tekiydim.

Gözlerimin kararmasına aldırmadan hızla yerden kalktım ve arabaya bindim.

Gözüm direksiyonu bile görmüyordu. Bu halde taksiye bile binemezdim ama şuan araba kullanıyordum. Ve bu umrumda değildi.

Yolda camdan çıkıp bana küfredenleri kulaklarım işitiyordu fakat aldırmıyordum.

Onun yerine gaza daha da yüklendim. Böyle giderse bu arabadan sağ çıkamazdım.

Korna sesleri iyice artarken kemerimi taktım çünkü hala Feyzayı son birkez görmek istiyordum.

Ne kadar firene bassamda araba sert bir şekilde  yoldaki ağaçlara çarptı.

Hava yastığı  açıldı ve başım yastıkla buluştu. Arabanın önünden dumanlar çıkarken kapıyı zorladım.

Camları tamamen dağılmış kapıyı da zorla açtım ve camların bir yerlerime girmesini umarsamadan arabadan çıktım.

Yalpalayarak yolda yürümeye başladım. Bir kaç araba yolda durmuş içinden bir kaç kişi de etrafıma toplanmıştı.

Biri polisi ve ambulansı ararken bir amca bana su uzattı.

Suyu içtikten sonra insanlarıda umursamayarak yürümeye devam ettim.

Nereye yürüdüğümü bilmiyordum. Tek bildiğim yaptığım iğrençlikti. Elimde beliren sıcaklıkla oraya baktım. Camlar hertarafını kesmişti.

Garip olan acıyı hissetmiyordum. Ruhsuzlaşmıştım. İçki tüm benliğimi alıp götürmüştü.

Daha fazla yürüyemeyip nerede olduğumu umursamadan dizlerimin üstüne çöktüm.

Yaralı elimle saçlarımı karıştırdığımda elimdeki kanlar saçlarımada bulaştı ve alnıma doğru bir kaç damla kan düşmeye başladı.

20 dakika önce yanmaya başlayan gözlerimi artık daha fazla tutamadım ve gözyaşları yanaklarımdan süzülürken alnımdan damlayan kanla karıştı.

Annem halimi duysa ağlardı. Bu halime feyza bile ağlardı. Ne kadar da acizdim. Oysaki hiçbir suçumda yoktu.

Yarın gidecektim belkide bir veda bile edemeden. Tek dayanağım hatıralarımda olan gülüşü olacaktı.

SırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin