5.Bölüm

91 13 0
                                    

Multimedia 1: Ömer'in Hülyaya gülüşü.
Multimedia 2: Göksel" Gidemiyorum"

Boğazımdan geçen sıvıyı yutamıyordum.
Aysun teyze Ömer'in öz annesi değilmiydi?
Peki gerçek annesi, ona ne olmuştu?

Bu soruları düşünmek istemiyordum ama elimde değildi.

Ömer'e destek çıkmak istiyordum. Ona sarılmayı.. Öyle bir sarılmayı ki.. İçime çekmeyi istiyordum...

Annesizlik nasıl bir şey bilemem ama annenin gözünün önünde eriyip gitmesi nasıl bir şeydir bilirim.

"Peki kime?"
Şaşkınlığımı koruyordum. Hâlâ.
Durdu. Gözlerini bana dikti. Gözü buğulanmıştı. Karşısında böyle şaşkın durmak... Ona acımsır gözlerle bakmak... Bu çok tuhaftı.
" Ömer,iyi misin?"
Hâlâ ses yoktu. Bir adım yaklaştım ona. Ses gelmeyince daha da çok yaklaşlaştım. Yatağının başında dikildim.
" Anlatmak istemezsen anlarım."
" Ölen anneme!"

Bu cümleleri onun dudaklarından dökülürken dinlemek. Gözünden bir damla yaş düştü.
Benimde gözüm buğulanmıştı.
Ona sarılmayı çok istiyordum. Ama yapamazdım.

" 4 yaşında sevgiye muhtaçtım. Annem intihar etti. Ben annemin tavana asılmış hâlini gördüm.
'Anne' dedim. Ses gelmedi.' Anne niye havadasın?İnsanlar uçamaz ki'dedim. Hâlâ ses çıkmıyordu. Sonra babam geldi. Beni kucağına aldı. Odadan çıkardı. Babamın kucağında anne diye bağırırken debeleniyordum beni indirsin diye. Ambulans sesi duymuştum. Annemin üstünü bir örtü ile örtmüşlerdi. Sedyeden sarkan elini gördüm ve yanına koştum. Sarkan eli tutmuştum. ' anne beni bırakma!' dedim. Beni babam kolumdan tutup çekmeye çalışıyordu. Ben ulaşmaya çalıştıkça o ele tekrar,babam beni kendine çekiyordu. 6 yaşına kadar psikoloğa gittim. Sonra babam Aysun annemle tanıştı. Evlendi. Aysun annem beni bırakıp giden anne şevkatini gösterdi bana. O yüzden ona anne diyorum."

Gözyaşlarım akarken ona yaklaştım.
Ona annesini hatırlatmıştım. Felaket tellalı gibiydim. Artık bunu anlıyorum. Ama niye bunları bana anlatıyordu ki?
Bir şey demedim. Sarıldım, sadece sarıldım. Oda bana sarıldı. Hissettim omzumda gözyaşlarını.
"Ben annemin ölümünden sonra hiç bir kadına güvenemedim. Onlarda beni yarım yamalak bırakıp gider diye. Ama sen... Sen başkasın. Sana bakınca saflığını,temizliğini görüyorum."
Bu cümleler bedenimi ondan çekmem için yeteri kadar sebepti.
Gözlerimi gözlerine diktim bir kez daha. Kehribarlar bana bakıyordu. Göz yaşları içinde.
Kaşları mazlumdu.
Hiç bir şey demeden kapıya yöneldim.
" Gitme! "
Durdum. Bekledim.
" Ben... Ömer bunu yapamam sana. Seni üzemem. O yüzden beni unut!"
" Unutamam. Seni ilk görünce hoşlandım ben.
Belki.. Sadece belki beni bırakmaz dedim. Sana kalbimi açtım en içtenliğiyle. O yüzden bunca şeyi göze aldım. "
" Pekiya durumun ağır olsaydı ve ölseydin. Ben o zaman ne hâle düşerdim."
" Annemin yanına giderdim. Benim adıma sevinmezmiydin?"
Hiç bir şey demedim. Diyemedim. Ona baktım.

İlk defa biri bana kalbini açmıştı. Biliyordum eğer o kapıyı kapatırsam bir daha açılmazdı. Herkese küserdi bu sefer.
Yapamazdım ona bunu.
Ama sevmesinede izin veremezdim ki. Çünkü biliyordum bu hikâyenin sonu güzel bitmiyordu.

" Gitme,lütfen! Beni benimle bırakma!"

Offff Ömer! Beni sevmemelesin! Başkasını sev ama ben olmam. Nasıl söyliyeceğim sana bunu.
Beni sevme, unut! Diyemem.
Yapamam...
Yatağının yanına oturdum.
" Bırakmam! Ama olurda kötü bir şey olursa, hayata küsmek yok. Sözmü?" masumca sorduğum soruya. Hafif bir tebessümle cevap verdi.

" Söz."

Sonra ona sıkıca sarıldım. Sadece etkilendiğim bir adam beni seviyor diye ona yalancı aşıklık yapıyordum. Onun yüzü gülüyordu. Kesin. Ama ben ona sarılınca suratımı düşürdüm.

BİR AŞK HİKÂYESİ:KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin