"...
Ready or not here I come, here I come
You're like a breath of fresh air in my lungs
You and me dance from the night to the dawn
Ready or not here I come, boy it's on
..."İkisi de çok eğleniyordu. Şarkının son kısmına geldiklerinde Çağlar bir anlığına Sahra'yı inceledi. Sahra şarkıyı söylerken telefonunu mikrofon yapmış sanki şarkıyı söyleyen kendisiymiş gibi davranıyor, kafasını ritme göre sallandırıyordu. Çağlar da geldiğinden beri ilk defa bu kadar çok eğleniyordu. Bu gece burada bitmemeliydi. Şarkı söylemeyi aniden kesti. Sahra Çağlar'ın şarkı söylemediğini fark edince güldü. Şarkı söylemeyi bitirdi Çağlar'a dönüp; "Ha ha! İşte takıldın. Ee? Ne zaman yiyoruz bakalım midyeyi?
Çağlar muzipçe gülümsedi "Şimdi! Zaten pasta doyurmamıştı beni." Sahra şaşırdı aslında esprisine sormuştu gerçekten de kendine midye ısmarlatma gibi bir planı yoktu." Nasıl yani? Şimdi mi?"
"Mızıkçılık yok demiştik ama yine de tabi ki sen bilirsin. Teklif var ısrar yok."
Sahra'nın yüzü kızarmıştı. Madem yapamayacaksın ne diye gaza gelip boş konuşuyorsun diye kendine kızdı. Çağlar'a döndü "Bir dakika bekler misin hemen geliyorum?"
"Tabi ki. Yardım edebileceğim bir şey varsa eğer...?" Çağlar ne olduğunu anlamadan Sahra sözünü kesti. "Hayır, hayır. Geliyorum şimdi" dedi Sahra. Telefonunu ve eşyalarını alıp arkadaşlarının arasına, dans pistine doğru yürüdü.
Sahra kalabalığın içinde Çiğdem'i zar zor buldu, bulduğu gibi de kolundan tutup bir köşeye çekti. Çiğdem ne olduğunu anlamaya fırsat bulamadan Sahra konuşmaya başladı, "Çiğdem, kanka ben gidiyorum. Millet beni sorarsa içtiklerinden midesi bulanmış dersin."
"Kızım nereye ya? Ayrıca salak salak konuşma senin ne kadar midesiz olduğunu buradaki herkes bilir. Daha yeni geldik. Yani yeni geldik sayılır. Ayrıca beraber geri dönecektik hani."
"Kanka saçmalama hemen hemen üç saat oldu geleli. Ya canım sıkıldı, bunaldım. Ve gerçekten, ciddi söylüyorum midem bulandı."
"Ya bırak yalan söyleme. Senin canın bir şeye mi sıkıldı? Sıla mı bir şey dedi? Eyvahlar olsun yeni çocuk mu asıldı sana yoksa?" Çiğdem Sahra'yı kelimenin tam anlamıyla soru yağmuruna tutmuştu. Bilerek mi yapıyor bu kız? diye düşündü. Bunalmış ifade takınarak hatta bunu iyice abartarak, "Uff kanka ne sordun sende ya? Yok diyorum Çiğdem'ciğim. Tatlışım. Canım sıkıldı, biraz turlayıp eve geçeceğim. Millet arkamdan laf demesin. Sen bir şeyler uydur."
"İyi tamam ama aklım sende. Bana bak bir şey var da bana söylemiyorsan bozuşuruz. Hatta ben çıkışta size geleyim senin bir ifadeni alayım ben. Hem dedikodu yaparız." Sahra istemsiz gülümsemişti. "Aklın fikrin dedikoduda değil mi canım arkadaşım? Tamam gel başımın tatlı belası. Hadi öpüldün. İyi eğlenceler."
"Herhalde kızım işimiz dedikodu. Tamamdır. Eve geçince mesaj at." Sahra çoktan uzaklaşmaya başlamıştı sesi zar zor duyuldu, "Tamam."
Sahra'nın çıkışa doğru gittiğin gören Çağlar şaşırdı. Yok artık kız kaçıyor mu ya? diye düşündü. Aradan biraz zaman geçtikten sonra telefonuna mesaj geldi.
"Çıkışta bekliyorum. Sahra"
Çağlar Sahra'nın niye sessiz sakin gittiğine anlam veremedi. O da kimseye belli etmeden çıkmaya karar verdi. Belli ki Sahra'nın bir bildiği vardı. Kalabalıkta Özgür'ü buldu, "Özgür ben çıkıyorum."
Özgür'ün yüzü düştü, "Abi nereye gidiyorsun? Bir şey mi oldu ki?"
Çağlar, Özgür'ün omzuna tutarak "Merak etme bir şey yok. Sen eğlenmene bak abicim" Son cümleyi söylerken Çağla'ya doğru baktı. "Evde görüşürüz. Kimseye bir şey söyleme. Mert'le ben sonra konuşurum." Özgür rahatlamış gözüküyordu. "Görüşürüz abi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIMDAKİ UMUT
Teen FictionLiselerinin başlarından birbirlerine sadık ama birbirlerini hiç görmeyen bu iki kişi, tüm bağlarını koparıp hatta birbirlerini tamamen unutup, bambaşka bir yerde bambaşka hikayelerle karşılaşsaydı ne olurdu diye merak edip dururken, aslında karşılaş...