Sahra yazlığı çok seviyordu. Her gününü burada geçirebilirdi. Yazlıkta arkadaşlarıyla beraber büyümüşlerdi. Özellikle akşam üstü sahil kenarında yürümeyi çok özlediğinden her sene olduğu gibi en yakın arkadaşlarıyla birlik olup ailelerini yazlıklara gelmeye zorlamışlardı. Yine de eve vardıklarında kafasını dinlemek için kendisini odasına kapatmıştı. Odasında huzurlu ve yalnız geçirdiği üç günün ardından balkona çıkıp karşısındaki manzaraya tekrar bakmak aklına dahi gelmedi. Sınava hazırlandığından dolayı bu sene onun için çok zor ve yorucu geçtiğinden kendini affallamıs hissediyordu. Yazlığa geldiğinden beri de tüm yorgunluğunu atmak için kapandığı odasından sadece zorunlu ihtiyaçlar için çıkmış, telefonunu bile yeni açmıştı. Açar açmaz da Çiğdem'in cevapsız çagrılarının mesajları ve ardından gelen mesajları duyunca Sahra telefonunu sessize almaya karar verdi. Önünde duran sahile bakarken elindeki fincanı daha sıkı tuttu; ona bu fincanı abisi aldığından düşürmekten korktu. Aklına abisi gelince de beraber sahilde bisiklet sürmelerini hatırladı, gülümsedi. Abisi bu sene iş sebebiyle Berlin'deydi. Arkasından gelen ayak seslerini duyunca balkondan odasına doğru baktı.
"Her sıkıldığında buraya gelebilirsin biliyorsun değil mi, Sahra?"
"Teşekkür ederim anne, ama fırsat bulabilecek miyim bilmiyorum." gülümseyerek fincandaki kahveden bir yudum daha aldı. Artık bu uyuşukluğu üstünden atması gerektiğini düşündüğünden kendisine sert bir kahve yapmıştı.
"Hiç bir şey yapmaya fırsat bulamazsan eğer; tüm plan ve programını iptal et ki kafanı dinleyecek tek bir yerin ve bir programın olsun." Annesi yanına gelince kolunu Sahra'nın omzuna atıp kızıyla beraber aynı manzaraya baktı.
"Dua edelim ki buna hiç gerek kalmasın." Sahra başını annesine yasladı ve elindeki bardağı hafifçek havaya kaldırdı, "bir fincan kahve ister misin anne?"
"Sağol almayayım. Yemek yiyeceğim. Zaten ben de seni çağırmaya gelmiştim. Hadi yemek hazır, baban aşağıda bizi bekliyor."
*** *** ***
"Hadi Özgür ne kadar yavaşsın yetiş bana biraz." Çağlar eve doğru attığı hızlı adımlar eşliğinde kardeşine söylenmeye devam ediyordu.
"Abi canımı mı alacaksın biraz yavaş ol vallaha dalağım şişti." Özgür, abisine yetişmeye çalışmaktan yorulmuş halde nefes nefese konuşyordu.
"Ee oğlum sana söyledim o kadar su içme diye. Bir kere de beni dinle, az bile oldu sana."
"Tamam abi tamam sus ben yetişirim sana."
"Oğlum eve gidelim de çıkacağız biliyorsun bu akşam planlarımız var." Kardeşine göz kırptı Çağlar. Özgür onun can yoldaşıydı, çok seviyordu onunla uğraşmayı. Bu akşam Alaçatı'ya gideceklerdi. Artık tam tamına eğlenmeyi hak etmişti. Kız arkadaşından ayrılmak elbette Çağlar'ı üzmüştü. Ama bu Çağlar'ın suçu değildi. Ayrıca yeterince yas tuttuğunu düşünüyordu. O kız için fazlaydı bile. Aldatıldığını öğrendiğinde gözünü kırpmadan ilişkisini bitirmişti Derya'yla. Yalan dolu kızlarla işi olmazdı. Olacak olsa bile bu maksimum bir gecelik olabilirdi. Çağlar bütün gece bu konu hakkında düşünmüştü. Kimseye acımayacak, ancak ve ancak güvenilir olduğunu düşündüğü insanlara tam anlamıyla dürüst olacaktı. Bugün farklı olacaktı. Hissediyordu...
*** *** ***
"Sahra hadi ama Tuğrul'un doğum günüymüş bugün, hem üniversiteden önce son kez hep beraber olacağız. Hem de ALAÇATIDAAAA!!!"
Çiğdem'den ısrarlı mesajlar durmak bilmiyordu. Aslında Sahra da gitmek istiyordu ama ortamdan sıkılacağını düşünüyordu. Çünkü muhabbetler hep aynıydı. Dedikodu ve derslerden başka bir şey konuşulmuyordu. Kim kiminle çıkmış kim hangi puanı yapmış kimin netleri kaç vs vs vs....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIMDAKİ UMUT
Genç KurguLiselerinin başlarından birbirlerine sadık ama birbirlerini hiç görmeyen bu iki kişi, tüm bağlarını koparıp hatta birbirlerini tamamen unutup, bambaşka bir yerde bambaşka hikayelerle karşılaşsaydı ne olurdu diye merak edip dururken, aslında karşılaş...