Bölüm 19 : Geleceğim Sensin

86 10 2
                                    

3 Yıl Sonra

Sahra evde son hazırlıkları yapmış, üstünü güzelce giyinmişti. Çağlar'ın onu alması için evden çıkarken kendine tekrar baktı aynadan.Bugün Çağlar'ın mezuniyet günüydü, beraber aynı sene mezun olmayı başarmış,Amerika'da bir üniversitede yüksek lisansa kabul edilmiş ve vizelerini çıkarmışlardı. Hayat onların yüzüne nihayet gülmeye başlamıştı. Böyle hissediyordu çünkü Çağlar'ın kardeşi öldükten Sahra'nın ailesi dağıldıktan sonra sancılı dönemler bitmek bilmemişti.

Bir keresinde Sahra yine ne amaçla yaşadığını sorgular olmuştu tek başına. Çağlar'ı seviyordu, hayatında aldığı en güzel karardı onunla beraber olmak ama yine de amaçsız beraber yaşama fikri Sahra'yı heyecanlandırmaz olmuştu. Korkuyordu Sahra. Çağlar'ı da içten içe öldürmekten korkuyordu. Kendisi o kadar dengesiz o kadar kararsız olmuştu ki gülerken bile aniden ağlayası geliyor, göz yaşlarını tutamıyordu. Bir gece sessiz sedasız bindiği arabasını alıp Çağlar'ın onu götürdüğü tepeye çıkmış, tek başına düşüncelere dalmıştı. Başka bir gece ise saatlerce direksiyon sallamış, otobanda farkında olmadan süratle arabasını kullanmış, tabelalarda Samsun yazısını görünce kendi dalgınlığına şaşırarak en yakın mesafede u-dönüşü yapmıştı.

Telefonunun aniden titremesiyle irkildi Sahra, tanımadığı bir numaradan gelen mesaja baktı.

"Sizin gözümün önünde mutlu olmanıza asla izin vermeyeceğim!"

Mesajın yollandığı numara Sahra'nın telefonuna kayıtlı değildi ama Sahra kimden geldiğine adı gibi emindi. Mesajı umursamayıp aynaya bakarkek omuzlarını silkti, "Hıh, yine neyin peşinde kim bilir?" diye geçirdi içinden. Numarayı engelledikten sonra telefonuyla kendine bir kaç fotoğraf çekip Çağlar'ı aradı. Çok kısa bir çalışından ardından Çağlar'ın heyecanlı sesi Sahra'nın gülümsemesine sebep oldu. Çağlar'ın bu hali onu çok eğlendiriyor ve mutlu ediyordu.

"Efendim Sahra? Hazır mısın? Geleyim mi?"

Sahra kıkırdamalarının ardından sakince,

"Gel yakışıklı. Hazırım. Bu arada arabaya bak yakıt durumu ne alemde, şimdi bu halimizde yolda kalmayalım. Normalde biliyorsun sorun etmem de bugün kıyafetim müsait değil."

Çağlar aklında bir sürü şey varmışcasına aceleyle cevap vermeye devam ediyordu,

"Tamam zaten benzinlikteyim ki. Hemen geliyorum. Hadi kapat yakıtın parasını ödeyeyim."

Onu işte hep bu şekilde hayatta tutan kişiydi Çağlar. Yaptıkları şeyler aklına gelince hala kalbi çarpıyordu Sahra'nın; geceleri bilmedikleri ormanlarda motorla kaybolmaları, dillerini bilmedikleri ülkelerde pervasızca gezmeleri hatta bir tanesinde tuvalete bile gidememeleri, bambaşka şehirlerde sabahlara kadar sahilde içmeleri orada birbirlerine sokulmuş şekilde morarmış ve uyuşmuş parmaklarıyla uyanmaları, tüm kötü anılara rağmen yat turlarında derin denizlere dalmaları ve niceleri. Bir keresinde İstanbul'da arabayı park ettikleri yeri unutmuş ve arabayı ararken tüm sahili yürümüşlerdi. Yorgunluktan öldükleri sırada ise yakınlarda bir otele girmiş geceliği iki yüz lira olan bir odada kalmışlardı. Sabah ise arabayı bıraktıkları yeri bulmak için her yeri didik didik aramış bulur bulmaz da yola koyulmuşlardı. Sahra hayatında daha fazla yorulduğunu fark etti bir anda. Yüzünde gülümsemesi olduğu anda Çağlar da dairenin kapısını açtı. Sahra'nın neden gülümsediğini anlamaya çalışırken Sahra konuşmaya başladı,

"Ya İstanbul'da arabayı kaybetmiştik ya onu hatırladım. Merak etme daha delirmedim yani.."

Çağlar çocuk gibi utanarak başladı sözlerine,

KARANLIĞIMDAKİ UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin