Bölüm 13: Fırtınadan Önceki Sessizlik

116 33 19
                                    

Arkadaşlar merhaba. Öncelikle yeni bölümün gelmesi biraz uzun sürdü farkındayım. Özür dilerim. Durgun geçen bir kaç bölüm sonunda nihayet hikayemiz biraz olsun hareketlenecektir. Merak etmeyin. Şimdiden iyi okumalar. Esen kalın... :)



1 ay önce...

Özgür'ün yıl dönümü geçeli bir hafta kadar olmuştu. Çağlar'ın rüyalarının şiddeti biraz olsun dinmek bilmemişti. Yaklaşık bir senedir gördüğü kâbusların ardı arkası kesilmemiş, gittiği psikologlar, psikiyatrlardan aldığı ilaçlar bir türlü etkisini göstermemişti. Rüyasında sürekli Özgür'ü kurtarmaya çalışıyor; bazen koşuyor ama ulaşamıyor, bazen sesleniyor sesini duyuramıyor, kimi zaman onu elinde tutan adamlara vurmaya çalışıyor yumruğu güçsüz kalıyor kimi zaman da savaşın ortasında düşman siperlerinden gelen kör bir kurşun kardeşinin yere yığılmasına sebep oluyor Çağlar'ı ter içinde uyandıracak derecede korkutuyordu. Bazen geceleri Özgür o yatın pervanesinde paramparça şekilde abisine gülerek bakıyor, su içinde ağır hareketlerle ondan uzaklaşıp denizin uçsuz bucaksız derin maviliğinde kayboluyordu.

Bir gece yine rüyasında yatta kardeşinin peşinden ağır çekimde koşarken, kardeşine nihayet elini uzatabildiğinde, Özgür, abisinin elini tutmak yerine işaret parmağıyla Çağlar'ın arkasını gösterdi. Çağlar geri dönüp baktığında sadece bir çift gözü gördü ama dikkat etmedi. Özgür'ü kurtarmalıydı. Kafasını tekrar kardeşine çevirdi, hareketleri o kadar yavaş ilerliyordu ki sanki üzerinde ıslak kalın ve ağır bir yorgan varmış gibiydi. Karın içinde yürümek gibiydi. Özgür abisinin ona tekrar döndüğü gördüğünde, gülümsedi, "Beni artık bırak. Ben mutluyum.." dedi belli belirsiz ve kendini yine o kara sulara bıraktı. Çağlar o kadar şiddetli "Hayır!" diye bağırmıştı ki anne ve babası koşarak gelmişlerdi odasına. Çağlar'ın sürekli olarak kabus görmesinin onun akıl sağlığı açısından iyi olmayacağını düşünen ebeveynleri, gördüğü kabusları derine gömmek yerine onları gün ışına çıkarmak ve Çağlar'ın zihninden tamamen gitmelerini sağlamak için gördüklerini tam anlatamadığından resmetmesine yardımcı olacağını düşünerek Çağlar'ı resim kursuna gönderdiler. Çağlar daha önce de resimle uğraşmış olsa da hiç profesyonel anlamda eğitim almamış olmasına rağmen söylediğine göre rüyalarında gördüklerini tam olarak resimlerinde yansıtabilmeyi başarıyordu fakat resim eğitmeni Çağlar'ın çizdiği resimlere tam olarak anlam veremiyordu.

Bir kaç hafta gün yoğun eğitimden sonra artık ödev ve uygulamalara geçince, Çağlar aklında sürekli dönüp duran o berbat kazayı tüm hatlarıyla herkesin anlayabileceği düzeyde net bir şekilde nihayet kağıda dökmeyi başarmıştı. Ebeveynleri Çağlar'ın kazayı resmetmelerini gördükten sonra buruk bir sevinç yaşamışlardı çünkü artık Çağlar rüyalarında Özgür'ü daha az görüyordu. Fakat Çağlar bu sefer de resimlerinde bir çift göz çizmeye başlamıştı. Çoğunlukla resim çizerken gözlerini bağlıyor elini kağıdın üzerinde serbestçe dolaştırıyordu. Böylece gördüğü rüyalara gerçek hayatını katmadan olabildiğince net çizimler yapmayı başarıyordu. Zaman ilerledikçe Çağlar gördüğü gözlerin sahibini aramaya koyulmuştu. Her gece o gözleri düşünerek yatıyor, o gözlerin sahibinin onun hayatını değişmesini sağlayacağını umarak kendini uykuya teslim ediyordu.

Bir gün yine gözlerin ve Özgür'ün resimlerini çizerken radyoda duyduğu şarkı tanıdık gelmiş ve yapbozun kayıp parçasının yerine oturmasını sağlamıştı. Şarkıya eşlik ederken hatırladığı yüzü ve rüyalarında gezinen gizemli gözleri resmetti Çağlar, şarkıyı mırıldanırken.

"...Ready or not here I come..."

Özgür gerçekten de bu kızı mı işaret etmişti. Bu kızı neden her seferinde rüyasında görüyordu anlamış değildi. Alaçatı'da barlarda sabahladığı gece de onunla gezdiğini sanmış fakat kendine geldiğinde bunun apaçık bir rüyadan hatta belki de halüsinasyondan ibaret olduğunu fark etmişti. Nedenini bilmediği bir çekim vardı ve bu çekim istemsizce gelişip büyüyordu.

KARANLIĞIMDAKİ UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin