Öncelikle iyi geceler.. Bu bölümde nihayet baş karakterlerimiz bir olmaya başlıyor. Umarım beğenirsiniz. Şarkıyı dinleyerek okumanızı tavsiye ederim. Keşke daha fazla şarkı koyabilsem tek seferde. Hikayenin teması bu şarkının temasıyla çok özdeş.. Hele bu bölümde..
Not: Bu şarkıların anlamları için ayrı bir bölüm yapacağım.. Merak etmeyin.. Sadece dinleyin..
İyi eğlenceler..
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız..Çağlar Sahra'yı zorla da olsa yerden kaldırdı ve yatağının üstüne oturttu. Eve müthiş bir sessizlik hakimdi ve Çağlar daha fazla bu sessizliğe dayanabileceğini düşünmüyordu, oturduğu yerden odayı tekrar gözden geçirdi ve gördüğü manzarayı hiç hoş bulmadı. Olan biteni bir an önce öğrenmesi gerekiyordu. Sahra biraz daha sakinleşmiş olsa da gözlerinden süzülen yaşlar bir türlü durmak bilmiyor iyice ıslanmış tişörtünün yakasına damlaya devam ediyordu. Çağlar derin bir nefes aldı ve sinirlenmemek için kendini sakinleştirmeye çalışarak, Sahra'nın ağzından çok az bile olsa laf almaya çalışıyordu
"Sahra hadi artık ağlama ve bana neler olduğunu anlat. Bunları yapan kim?" Sahra'ya ulaşmaya çalışırken bir yandan da odanın dağılmışlığını azaltmak için etrafta ki eşyaları toplamaya başlamıştı. "Sana da zarar verdi mi?" Yerde duran parfüm şişesini yatağın yanında duran komedinin üzerine koyan Çağlar Sahra'ya dönüp baktığında aldığı cevap koca bir sessizlikti. Sabır çekerek ortalığı toplamaya devam eden Çağlar'ın dikkatini Sahra'nın çatallaşmış sesi çekti.
"Böyle olacağını biliyordum." Tek nefes, tek cümle ve ardından kıyafetlerini ıslatan ardı arkası kesilmeyen göz yaşı yağmuru geldi.
"Neyi biliyordun Sahra?" Çağlar elindekini bulduğu en uygun yere koyup Sahra'nın karşısında oturdu. Çift kişilik yatağın bir tarafında Sahra, sırtını boyanarak yatak başlığı şekli verilmiş duvara yaslamış, dizlerini göğsüne kadar çekmiş, ellerini bacaklarına kenetlemiş şekilde oturuyordu. Çağlar Sahra'nın ayak ucunda oturmuş Sahra'nın gözlerine kenetlenmeyi umarak bir an kolluyor böylece içinde kopan fırtınalara sığınak olmayı diliyordu. Sahra bazen başını dizlerine dayayıp göz yaşlarını vücudunun içinde oluşturduğu karanlığa döküyor, bazense kafasını kaldırıp yanağının üstünden süzülmesine izin veriyordu. Çağlar son derece narince tuttu Sahra'nın çenesini, yüzünü kendi yüzüne çevirdi, fısıltı gibi bir sesle konuşmaya başladı,
"Sahra, biliyorum haddim değil. Ama seni böyle görmeye dayanamam. Söyle derdini beraber çözmeye çalışalım. Hiç mi güvenmiyorsun bana? Neden böyle oldu? Ne oldu? Bunları sen mi böyle yaptın yoksa? Ailene bir şey mi oldu? Ne saklıyorsun içinde? Söyle hadi. Bak seni böyle bırakmak istemiyorum. İstersen gel seni bize götüreyim. Ya da annene bırakayım ama bu evde tek başına kalma."
"Bırakma o zaman." Sahra nihayet Çağlar'la göz göze gelmişti. Çağlar ne diyeceğini bilemedi. Sahra'nın her aramasını görmezden gelmiş, onunla konuşmayı reddetmiş yine gördüğü rüyaların etkisinde kendini Sahra'nın yanında bulmuştu. Hepsinin bir anlamı olmalıydı ama bugün bu sorusunun cevabını bulabileceğini hiç sanmıyordu. Kafasındaki düşünceleri kısa süreliğine bir kenara bırakıp Sahra'ya vereceği cevabı düşündü. Onu burada bırakmak istemiyordu, ama eve de gitmek istemiyordu.
"Biraz gezinmek ister misin?" diye sordu bir anda. Sahra olumlu anlamda başını salladı. Çağlar odada bulunan dolabı açtı içinden gözüne güzel gözüken ve dışardaki havaya uygun kıyafetler seçip Sahra'ya uzattı gülümseyerek,
"Al bakalım hüzünler kraliçesi. Senin için özel seçtim. Kimseye de yapmam bak bunu." Sahra da gülümseyerek karşılık vermişti, yüzünü elinin tersiyle sildi, kapıya doğru elini uzatarak Çağlar'ın çıkmasını işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIMDAKİ UMUT
Teen FictionLiselerinin başlarından birbirlerine sadık ama birbirlerini hiç görmeyen bu iki kişi, tüm bağlarını koparıp hatta birbirlerini tamamen unutup, bambaşka bir yerde bambaşka hikayelerle karşılaşsaydı ne olurdu diye merak edip dururken, aslında karşılaş...