Elmadağ'dan döneli üç hafta olmuştu, Yusuf döner dönmez çalışmalarını yoğunlaştırmış Çağlar'dan da ders almaya başlamıştı. Sahra kendini toparlamış o da Yusuf gibi derslere ağırlık vermişti. Bu akşam derslerine biraz ara vermesi gerekmişti çünkü, Çağla geri dönmüş, Çiğdem'le birlikte Sahra'yı ziyarete gelmişlerdi.Sahra arkadaşlarını en güzel ağırlamak için yemekler yaptı, masayı kurduktan sonra Çağlar'ı aramak için telefonunu almaya odasına gittiğinde arkasından açılan kapı sesini duydu. Telefonunu almadan koridora kapıya doğru geri dönünce karşısında Çağlar'ı görünce hem şaşırdı hem de sevindi. Elinde tuttuğu poşetleri görünce koşarak onları almaya gitti,
"Hoş geldin. De bu kadar erken beklemiyordum hayırdır Hasan Hoca hasta filan mı oldu yoksa? Olmuşsa dikkat edelim başımıza taş yağmasın."
Sahra gülümseyerek Çağlar'ın izin verdiği kadar taşıyabildiği poşetleri mutfağa götürdü. Bir yandan da neler aldığına bakmak için poşetlerin içine göz attı.
"Hmm. En sevdiğim... Profiterol almışsın. Dediğim kalemlerden de aldın mı? Bir ara beraber çıkalım alışverişe ya."
"Aldım aldım. Tamam canım çıkarız. Valla ben de anlamadım nasıl oldu ama ders erkenden bitti. Üstümü değişip geliyorum şu elimdekileri de şuraya bırakayım bi." Çağlar elindekileri Elmadağ'da ve bir çok motor gezilerinde çekip çıkarttıkları fotoğraflarla dolu olan buzdolabının yanına bıraktı nazikçe. Elmadağ'da geçirdikleri iki günde Sahra odasını boşaltmış Çağlar'ın yanına gelmişti. Birbirlerine derinden bağlandıklarını gözleriyle anlatan ikili hiçbir şey söylemeden ilişkilerine başlamışlardı. Çok yakın iki dost gibi. İkisi de çok şeyler yaşamışlardı. Çağlar, Sahra'yı olumsuzluk evreninden kelimenin tam anlamıyla karadelik gibi çekip yutmuş, o evreni sonsuza dek imha etmişti. Sahra emin adımlarla tıpkı olgun bir kadın gibi hayatın zorluklarına göğüs germesi gerektiğini öğrenmeye başlamıştı. Her hangi bir olumsuzlukta sızlanmıyor, aksine gülüyor ve çözüm arıyordu. Çağlar zaten zirve yapmış ders notlarına sınav haftası geçtikten sonra yenilerini ekleyip emin adımlarla mühendis olma yolunda ilerliyordu. Okuldaki çoğu hocayla muhabbeti kurmuş, okulda tanınmış biri haline gelmişti. Sahra ise bu üç hafta içerisinde tanıdığı birkaç kişiden ders notları bulmuş, hatta bir kız arkadaşıyla beraber ders çalışmaya başlamıştı. Hayatlarına her genç gibi hatalarla başlayan bu çift kısa zamanda özgür ve olgun iki birey haline gelmişti. Çağlar gülümsedi, hayatı boyunca çok iyi bir eş ile huzur bulmak istiyordu. Lisedeki hayal kırıklığı onu biraz uzaklaştırmış olsa da kardeşinin zamansız ölümü onu yıksa da yine de hayallerine rüyalarına tutunmayı başardı. Sahra'da onu çeken bir şeyler olmuştu hep. Saçma diye bahsettiği gülüp geçtiği onunla bir gece geçirdiği rüyası bile ona mesajlar vermişti. Kardeşinin onu sürüklediği bu yol onu tüm zorluklara rağmen huzura erdirmişti. Daha gençti, toydu, önünde çok uzun ve engebeli bir yol vardı. Bunun farkında olması onu yıldırmayacak aksine birbirlerine kenetlenmeleri için onu teşvik edecekti.
Çağlar düşüncelerinden ayrıldığında çoktan üstüne temiz kıyafetler geçirmiş, elini yüzünü yıkamış Sahra'nın yanına varmıştı. Sahra ise elleri köpüklü bir biçimde kendisine el sallıyordu,
"Hey! Daldın.. Diyorum ki yarın sınavdan sonra bir de biz mi keyif yapsak?"
Sahra, Çağlar'ın kendisine tekrar bakmasıyla gülümsedi, Çağlar'ın onu duyduğunu düşünerek tekrar bulaşıkları yıkamaya girişti.
"Biz hele bi sınavı atlatalım da, gerekirse sabaha kadar gezeriz."
Çağlar'ın sözü biter bitmez kapı çaldı, Sahra'da elindeki son parçayı yıkamış çoktan kapıya doğru yönelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIMDAKİ UMUT
Teen FictionLiselerinin başlarından birbirlerine sadık ama birbirlerini hiç görmeyen bu iki kişi, tüm bağlarını koparıp hatta birbirlerini tamamen unutup, bambaşka bir yerde bambaşka hikayelerle karşılaşsaydı ne olurdu diye merak edip dururken, aslında karşılaş...