KEYİFLİ OKUMALAR.
***
Hamza gözlerinde ilk defa korkuyla yanında oturan sarışın kadınına baktı. Telefondaki adamı doğru mu söylüyordu? Gerçekten iki oğlu da kaçırılmış mıydı? Eğer böyle bir şey olmuşsa ortalığı darmaduman ederdi, gözü tek kişiyi dahi görmezdi. Öfkesi kendiside dahil herkesi yok ederdi, ortalığı ateşe verirdi.
"Ne dediğinin farkında mısın lan sen?" diye bağırdı telefondaki adama. Yemek masasındaki herkes durmuş onu izlerken Betül kaşlarını çatmış ve ne olduğunu anlamaya çalışır gibi Hamza'ya bakıyordu. Elini kocasının masada yumruk olan elinin üzerine bırakınca Hamza tekrar kadına baktı. Nasıl söylerdi çocukları kaçırmışlar diye?
"Doğru duydun abi." Hamza bu cümleleri duyduğu gibi elindeki telefonu hırsla karşısındaki duvara fırlattı. Karşısında oturan kadın korkuyla çığlık atıp kafasını aşağıya eğdi. Betül üzerine yüklenen şaşkınlıkla kocasına baktı. Gözleri kocaman açılmış ve tırnaklarını ise Hamza'nın yumruk olan ellerine geçirmişti.
"Neler oluyor Hamza," diye sordu masanın baş köşesinde oturan yaşlı adam. Yemek onun tarafından düzenlenmiş ve organize edilmişti. Maksat girmiş olduğu yabancı bir şirketle ortaklığını kutlamaktı ve bu önemli günde iş dünyasına başarılı olan iş adamlarını davet ederek zaferini paylaşmaktı. Hamza'yı ısrarla çağırmıştı çünkü bu genç adamı hem çok seviyor hem de onun düşüncelerine çok fazla önem veriyordu.
Hamza Şevket Bey'in sorusunu es geçerek korkuyla ona bakan karısına döndü. Betül'ün farkında olmadan tırnaklarını yumruğuna geçirdiğini biliyordu ama bu Hamza'yı bu stresli zamanda fazlasıyla rahatlatıyordu. Canının acımasına ihtiyacı vardı. Başını çaprazına çevirdiği an da memnun bir ifadeyle onları izleyen adama baktı. Neler olduğunu tam şuan da idrak ediyordu. Kimin yaptığını gayet iyi biliyordu. Bu şerefsiz kaçırmıştı çocuklarını, belki de her şey başından beri planlıydı. Hamza buraya gelecekti ve ev tamamen savunmasız kalacaktı. Şiddetle ayağa kalktı, ani kalkışından sonra oturduğu sandalye büyük bir gürültü bırakarak yere çarptı ve sessiz mekanı tamamen doldurdu. Ondan sonra sesizlik bir daha uğramadı yanlarına. Ne o mekan sesizliğin tadına varabildi ne de adamın içi doyabildi. Betül'de Hamza'yla birlikte ayağa kalktı ancak o ayağa kalkana kadar Hamza çaprazlarında oturan adamın yakasına yapışarak yumruğuna suratına geçirmişti.
"Hamza dur," diye bağırdı Betül ama ne onu ne de etraflarında ki insanları duydu. Sert yumrukları Cesur'un yüzünde patlıyordu. Eli kan içinde kalmışken birkaç kişinin onu çekiştirdiğini görünce daha fazla öfkelendi ancak gücü tamamen tükenmişti.
"Ne yapıyorsun sen Hamza," diye bağıran Şevket Bey'e tüm öfkesini kusarcasına baktı.
"Bu oruspu çocuğu evime girip çocuklarımı kaçırmış." Hamza bunu söylerken Betül duyduklarına inanamayarak "Ne," diye fısıldadı salona doğru. Bedeni o anda kilitlendi ve kaskatı kesilerek yerinde öylece durdu.
"Benim yaptığımı nerden biliyorsun?" Cesur burnundaki kanı beyaz gözleğinin koluna bastırırken dağılmış suratında hala alay vardı.
"Bana bak piç kurusu eğer bir saat içinde çocuklarımı getirmezsen sana yemin ederim beynine on tane delik açarım. Şimdi siktir git ve bana çocuklarımı getir," dedi Hamza adamın sorusunu es geçerek. Adı gibi biliyordu bu adam kaçırmıtı Yiğit ve Eymen'i.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERT VE GÜZEL (Düzenleniyor)
Roman d'amourKızgındı. Öfke tüm bedenini sarmıştı. Kırmızı dudaklarını büzmüş, sarı saçları kuş yuvasına dönmüştü. İnce parmaklarını hışımla çantanın olduğu masaya çarpıp öne doğru eğildi. "Çocuklarım nerede?" diye öfke ile bağırdı. Hamza gözlerini genç kadını...