Multimedyada ki şarkı benden sizlere 😘😀
KEYİFLİ OKUMALAR...
Betül ve Hamza videodan duydukları sesle tüm dikkatlerini telefonda oynayan ekrana verdiler. Çocuklar bir sandalye de elleri kolları bağlı bir şekilde oturtulmuş ve yüzleri kameraya doğru döndürülmüştü. Hamza karısının bu görüntüyle ayakta duramayacağını anlayınca videoyu durdurdu ve Betül'ü kendine çekerek çocuk odasından çıkarıp salondaki kanepelerden birine oturttu. Betül kocasının göğsüne yüzünü gömerek bir süre ağladı. Güçlü kalmaya devam etti çünkü o ne kadar dağılırsa Hamza'da o kadar öfkelenir ve mantıklı hareket edemezdi. Bunun için deli gibi bağırmak, Hamza'ya vurmak ve çocuklarını bulmasını söylemek istiyordu ancak kendini tutmayı başardı. sessizce ağzından kaçan hıçkırıkları tutmaya çalışarak biraz sakinleştiğini hissettikten sonra başını kaldırarak Hamza'ya baktı.
"Videoyu açmanı istiyorum Hamza," dedi ağlamaktan dolayı hırıltılı çıkan sesiyle.
"Emin misin Betül, iyi değilsin sanki." Hamza Betül'ün bu halini gördükçe daha fazla dayanamıyordu. Bir an önce onu yatırmalı ve çocukları aramak için yola koyulmalıydı. Betül'ü yalnız bırakmak istemiyordu bunun için en iyisinin o uyurken gitmek olduğunu biliyordu.
"Eminim, lütfen aç. Çocuklarım ne halde görmek istiyorum." Hamza karısına kafa salladı ve elinde sıktığı telefonun tuş kilidini açarak videoyu oynattı.
Yiğit ve Eymen bağlandıkları sandalyede huzursuzca kıpırdanırlarken bir yandan da annelerine ve babalarına sesleniyorlardı. "Anne," demişti ikisi birden ve hemen ardından "Anne, baba bizi kurtarın," diye bağırmışlardı. Daha sonra video kapanmıştı, zaten sadece otuz saniyelik kısa bir çekimdi. Betül Hamza'nın gözlerinin içine baktı video sonlandıktan sonra. Gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüştü, dudakları kızarmış ve yüzü de solmuştu. Hamza onu bu halde görünce içine bir şeyler oturdu. Bir an önce çocuklarını bulması gerekiyordu yoksa hem karısı hem de çocukları elinden öylece kayıp gidecekti.
"Hamza ne olur bul çocuklarımı," diye yalvardı ağlamamak için büktüğü dudaklarıyla. Elinden gelse ve Hamza'nın izin vereceğini bilse bir saniye durmadan kalkıp giderdi çocuklarını aramaya ancak biliyordu ki Hamza asla buna müsaade etmezdi.
"Bulacağım, söz veriyorum bulacağım." Hamza bu sözleri sanki kendi kedine söylüyordu. Kendi kendine söz veriyordu adam. Onlar bu güne kadar neler atlatmışlardı, bunu da atlatacaklardı.
Aradan geçen yarım saatten sonra Betül ağlayarak kocasının göğsünde uyuya kalmıştı. Hamza onu yukarı taşıyacaktı ancak Betül'ün uyanacağını bildiği için salondaki kanepeye yatırmış ve üzerini örttükten sonra evden sessizce çıkmıştı. Birkaç telefon görüşmesi yapması gerekiyordu ve adamlarından da bilgi almalıydı. Birkaç dakika sonra telefon görüşmeleri bitmişti ancak elinde hiçbir şey yoktu. Koca bir sıfırla öylece bahçede duruyordu. İçi sıkılıyordu ve üzerine karanlık havanın çöktüğünü hissediyordu. Buna rağmen elinden hiçbir şey gelmeden öylece bekledi. Ya çocuklarını kaybederse ne yapardı. Betül'ün düşeceği durumu tahmin dahi edemiyordu. Yuvaları dağılabilir hatta Betül kendini tamamen bırakabilirdi. Bunları düşünmek istemiyordu ancak çocuklarını kaybettiği taktir de başlarına neler geleceğini kafasında tartmalıydı. Ancak bu felaketleri düşünerek hareket etmeliydi çünkü canının acıması onu daha fazla mücadeleye sürüklerdi ve Hamza bunun yeterince farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERT VE GÜZEL (Düzenleniyor)
RomanceKızgındı. Öfke tüm bedenini sarmıştı. Kırmızı dudaklarını büzmüş, sarı saçları kuş yuvasına dönmüştü. İnce parmaklarını hışımla çantanın olduğu masaya çarpıp öne doğru eğildi. "Çocuklarım nerede?" diye öfke ile bağırdı. Hamza gözlerini genç kadını...