20 YIL SONRA
"Anne küçükken beraber çizdiğimiz resim defterlerimiz nerede?" diye sordu Melek. Okulda yapacakları bir etkinlik için çizdiği eski resimler lazım olmuştu, odasında olduğunu zannediyordu fakat bir türlü bulamıyordu.
"Tavan arasına kaldırdım geçen gün. Malum odandaki fazla eşyalardan oda da adım atacak yer yok." Betül elindeki keki çırparken bir taraftan da kızına laf yetiştiriyordu. Plastik kapta çırptığı harcı tepsiye döktü ve beş dakika önce açtığı fırına tepsiyi yerleştirdi. "Yukardayım ben o zaman. Kendini çok kaybetme mutfakta." Annesine öpücük gönderip hızla merdivenlerden yukarı çıkarken Betül'ün dudaklarında bir gülümseme belirdi. Yıllardır mutlu mesut devam eden evliliği neyse ki sorunsuz devam ediyordu. Her ne kadar Yiğit ve Eymen'den çok çekmiş, Hamza'nın huysuzluklarından gına gelmiş olsa da yine de asla hayatını değiştirmek istemezdi. Ailesini canı pahasına seviyordu ve geçmişte yaşadıkları sorunların üstesinden hep beraber gelmeyi başarmışlardı. Şimdilerde ise eskinin aksine magazinlerde örnek aile olarak gösteriliyorlardı.
Betül bunları düşünürken dudaklarındaki gülümseme hissettiği gururla daha bir genişledi. Nasıl gururlanmasındı ki. Üç tane gül gibi evladı bir tane de yakışıklı mı yakışıklı kocası vardı. Hayattan daha ne isteyebilirdi ki. Daldığı düşüncelerden silkinip kendini işine verdi. Akşam yemeğini yetiştirmesi gerekiyordu çünkü akşama Eda ve kocası Tarık yemeğe geleceklerdi.
Hamza mutfaktan içeriye girip Betül'e arkadan sarılırken yüzünü karısının boynuna gömmeyi ihmal etmedi. Bunu yapmayı çok seviyordu. Betül genç kızlar gibi kıkırdarken bir taraftan da huysuzluk yapmayı ihmal etmiyordu. İstemem yan cebime koy hesabı. "Sen yine mi geldin? Seni yarım saat önce kovdum diye hatırlıyorum." Cümlesini bitirir bitirmez Hamza boynunu ısırınca, "Yapma Hamza, çocuklar gelecek şimdi," diye fısıltıyla bağırdı. Hamza kafasını kaldırıp çatılmış kaşlarıyla karısına baktı. "Gelsinler," dedi. "Gelecekleri varsa görecekleri de vardır elbet."
"Ne göreceklermiş bakalım?"
"Senin o sapık oğlun var ya."
"Hangisi?" diye sormadan edemedi Betül. İki tane oğlu tek vardı ve ikisi de çapkının tekiydi. O yüzden ayırt etmek çok zordu.
"Eymen hergelesi. Geçen gün otoparkta kızı arabayla arasına almış sömürüyordu, kızda halinden pek bir memnundu. Dua etsindi ki acelem vardı yoksa ben yapmasını bilirdim."
"Yok canım sen yanlış anlamışsındır. Hem belki kulağına bir şey söylüyordur nereden bilebiliriz ki." Betül henüz kendine itiraf edemese de çocuklarını hala deli gibi kıskanıyordu. Yine kıskançlık damarı tutmuştu da ne olduğunu bildiği oğlunu savunmaya geçmişti. "Tabi canım kulağına fısıldıyordu. Kızın kulağı da boynundaydı zaten."
"Neyse ne canım, bir sürü işim var ama sen gelmiş burada beni oyalıyorsun. Git de dosyalarınla ilgilen biraz." Betül sinirle Hamza'ya çatarken elindeki bıçakla önündeki etleri doğramaya çalışıyordu. Kendini oğlu tarafından aldatılmış gibi hissediyordu ondandı bu sinir. Ama kendine verdiği bir söz vardı: Yiğit ve Eymen'i kıskanmak yoktu. O huysuz kaynanalardan asla olmayı düşünmüyordu.
"Hasretine dayanamadım kadın, o yüzden bu gelişlerim." Hamza aniden karısının yüzünü kendine çevirip tezgahla arasına alırken Betül ufak bir çığlık atmıştı. Henüz ne olduğunu kavradığı vakit ise Hamza dudaklarına yapışmış tutkuyla kendisini öpüyordu. Fakat bu çokta uzun sürmemişti çünkü arkadan gelen sesler yine yakalandıklarını işaret ederken Betül anın verdiği heyecanla aniden dudaklarına yapışmış olan Hamza'yı itti. Hamza narin karısından aldığı sert darbeyle arkasındaki masanın sandalyesine kalçasını çarptı. Sandalye ayaklarının, parkede bıraktığı tiz ses ve ikizlerin kıkırdama sesleri birbirine karışmıştı.
"Bakıyorum yine iş başındasınız." Yiğit bunları söylerken Eymen derinden gelen kahkahasıyla mutfağı inletmişti.
"Seninki de laf Yiğit, annemle babam ne zaman iş başında değiller ki. Ne zaman ikisini yalnız bir yerde yakalasak hep birbirlerine yapışmış durumdalar."
Betül olduğu yerde kızarırken Hamza karısına doyamamanın verdiği öfkeyle kaşlarını çatmıştı. "Bana bakın ahlak bekçileri, siz çok mu masumsunuz. Ben karımı öpüp kokluyorum ya siz?"
Betül Hamza'ya utangaçlıkla baktı ve "Hamza," diye mırıldandı uzatarak.
"Senin kanını taşıyoruz baba, normal şeyler bunlar."
"Hadi oradan sizi eşek sıpaları," diyen Hamza çoktan hızla mutfaktan sıvışan iki oğlunun peşinden koşmaya başlamıştı bile. Betül başını iki yana sallarken Allah'tan sabır dilemeyi ihmal etmemişti. Evden tek normal insan kızı Melek'ti. Kendisi bile zaman zaman Hamza ve ikizlere uyum sağlayarak anormal biri olmuştu.
***

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERT VE GÜZEL (Düzenleniyor)
RomanceKızgındı. Öfke tüm bedenini sarmıştı. Kırmızı dudaklarını büzmüş, sarı saçları kuş yuvasına dönmüştü. İnce parmaklarını hışımla çantanın olduğu masaya çarpıp öne doğru eğildi. "Çocuklarım nerede?" diye öfke ile bağırdı. Hamza gözlerini genç kadını...