Betül çığlıkları eşliğinde sedyeye yatırılmış doğumhaneye doğru götürülüyordu. Hastahaneye gelmeden önce Hamza Betül'ün doktorunu aratmış ve Betül'ün doğurmak üzere olduğunu bildirmişti. Hastahaneye vardıklarında ise her şey hazırdı. Şimdi ise tek bekledikleri şey bir an önce doğumhaneye varmak ve bebeklerinin aralarına katılmasıydı.
Kısa bir süre sonra Betül doğumhaneye alındı ve Hamza kapının dışında kalmak zorunda kaldı. Her ne kadar sarı papatyasının yanına gitmek istesede doktoru buna izin vermemişti. Aslında doktoru ikna etmek Hamza için çokta zor değildi ancak karısını acı çekerken görmek istemiyordu. Zaten Betül'ün çığlıklarını duyabiliyordu ve bu ona kurşun yarasından daha da acı veriyordu.
Saatler geçti ve geçen süre Hamza'ya iki ay gibi geldi. Ancak yalnızca bir saat geçmişti. Neden bu kadar uzun sürdüğüne anlam veremiyordu. Halbuki Eymen ve Yiğit'te sadece yarım saat sürmüştü.
Bu bir satte tüm aile toplanmıştı. Herkes endişeli ama bir o kadar da heyecanlıydı fakat ya zaman geçmek bilmiyordu ya da doğum gerçekten zorlu geçmişti. Bir süre sonra doktor doğumhanenin kapısında belirdi.
Tüm aile üyeleri doktoru gördükleri an ayağa kalktı.
"Karım nasıl?" diye atıldı Hamza. Betül'ün ve küçük kızının durumunu deli gibi merak ediyordu. Telaşa kapılmak üzereydi ve artık sinirleri buna dayanacak gibi değildi.
"Hamza Bey, bebeğinizin başının uygun pozisyonda olmamasından dolayı doğumu gerçekleştirmekte zorlanıyoruz. Bunun için eşinizi sezeryana almak durumundayız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERT VE GÜZEL (Düzenleniyor)
RomansaKızgındı. Öfke tüm bedenini sarmıştı. Kırmızı dudaklarını büzmüş, sarı saçları kuş yuvasına dönmüştü. İnce parmaklarını hışımla çantanın olduğu masaya çarpıp öne doğru eğildi. "Çocuklarım nerede?" diye öfke ile bağırdı. Hamza gözlerini genç kadını...