Betül içeriye girdiğinde Hamza geniş koltuğunda rahatça oturuyordu. Baştan iki düğmesi açıktı ve boynundaki ruj lekesimiydi?
Evet lanet olsun ki kırmızı bir dudak izi vardı gömleğinin kenarında. Sözünde durmuştu demek ki beyefendi. Betül'ü unutacaktı.
Ama o işler öyle kolay olmazdı...
Hışımla ellerini masaya çarptı. Kuzguni gözlerini karşısındaki sert gözlere dikmiş hesap sorarcasına öne eğilmişti.
" Çocuklarım Nerede! "
Hamza kafasını kaldırırken tek düşündüğü şey şu kadının masaya çarpan ellerini kesmekti. Artık fazla oluyordu bu kadın. Hamza'yı unutmuş olabilirdi. Ama Hamza kendisini ona zevkle hatırlatırdı. Karşısındaki kadına sinirle göz atıp arkasından odaya giren sekreterine baktı.
"Ben sana ne dedim Aslı ! İçeriye kimseyi istemiyorum demedim mi? "
Gür sesi sekreterin ayaklarını birbirine dolarken Betül'ü de titretmisti.
Betül ona vurdumduymazca bakıp sekretere dönen adamdan nefret etti. Yakasındaki iz gözüne gözüne batıyordu. Kırmızıydı.
O esmer teninde olan kırmızılık ise eski anılarını depreştiriyordu. Tam oradan öperdi Betül onu. Kokusunu derince içine çekip, dudaklarını usulca dokundururdu oraya. Sonra da eklerdi." Burası benim."
Her şey sözlerde kalmıştı artık. Kim bilir kimler öpmüştü o boyundan. Kimler koklamıştı o kokuyu.
Hamza'nın ağzından çıkan bir kaç pervasız kelime deli etmişti Betül'ü.
"Efendim engelleyemedim birden... "
Ellerini tekrar masaya indiren Betül, önündeki kalemliği aşağıya savurdu. Sekreterin yarıda kalan sözleri kalemlerin sesleri ile bölünmüştü. Tüm sinir uçları ayağa dikilmişti Betül'ün. Karşısındaki adam ise hala ona bakmaktan çekiniyordu. Bu kadar mı istemiyordu onu. Gözlerine bakamayacak kadar unutmuşmuydu.
"Sana soru sordum. Çocuklarım Nerede? "
Hamza geriye doğru yaslanıp sekretere git dercesine göz işareti yaptı. Gömleğinin ilk üç düğmesi açıktı ve kolları yukarıya kadar kıvrıktı. Yaslandığı deri koltuğun kenarına koyduğu kolları gerilemişti. Yeşil gözlerini öfke ile karşındaki kadına dikti.
Kadının içinde fakurdayan ateş,
bu adamın onu umursamayan tavırlarınaydı. İçeriye girip onun önüne gelene kadar bir kere kafasını kaldırmamıştı.Hamza bir kaç saniye Betülü süzüp tiksinti ile gözlerini çevirdi. Genç kadın adamın bu hareketine daha çok sinir oldu.
"Çevirme o gözlerini!" Diye çıkıştı adama doğru.
Nereden vuracağını bilmiyordu adamı. Sataşıp tüm sinirini kusmak istiyordu şu anda. Hormonları iyice hallaç pamuğuna dönmüştü.
Karmakarışık...
Hamza genizden geleny erkeksi bir ses çıkardı.
"Eğer kendine bir kere baksaydın sende kendine göz çevirirdin. Hamilelik iyi gelmedi sana herhalde. Kendinden geçmiş gibisin. "
Betül, Hamza'nın ağzından çıkan kelimelerle dehşet içinde kalakaldı. Sanki çocuğu kendi başına yapmıştı. Rezil adam. Lanet sapık. Önce çocuğu karnına koymuştu. Şimdide güzel olmadığını vurguluyordu ona. Usulca geriye çekilip yüzünü buruşturdu.
" Ah özür dilerim Hamza bey! Sizin için süslenemdim. Yanında gezdirdiğin sürtükler gibi olamadığım için kusura bakma. Şimdi senin göz zevkini bozmuşumdur ben. Ah ne kadar Üzgünüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERT VE GÜZEL (Düzenleniyor)
Storie d'amoreKızgındı. Öfke tüm bedenini sarmıştı. Kırmızı dudaklarını büzmüş, sarı saçları kuş yuvasına dönmüştü. İnce parmaklarını hışımla çantanın olduğu masaya çarpıp öne doğru eğildi. "Çocuklarım nerede?" diye öfke ile bağırdı. Hamza gözlerini genç kadını...