3. BÖLÜM

137K 4.5K 309
                                    

√DÜZENLENMİŞTİR√

"Bebek mi?" dedi Hamza. Kendine gelmesi zor olmuştu. Bir kaç dakikadır bu karşısındaki doktor bozuntusu Betül'ün hamile olduğunu söylüyordu. Durduğu yerde gerildi doktor. Karşındaki adamın gözlerine bakıp irkildi. Sanki onu hemen burada öldürecekmiş gibi bakıyordu.

"Sizin haberiniz vardır diye... Betül hanım 2 aylık hamile," diye tekrar etti doktor. Hamza kıpkırmızı kesilmişti. Ne demek hamile. Kimden? Nasıl? Ne zaman?

"Ne diyorsun sen doktor! Yanlış anlaşılma vardır," dedi öfke ile. Oturduğu yere resmen çakılıp kalmıştı. Nasıl olurdu böyle bir şey!

"İmkanı yok Hamza Bey. Raporlar elimizde, üstelik kan testide yaptık sonuç aynı," dedi doktor elindeki beyaz kağıtları Hamza'ya uzatırken.

Hamza adamın elindekileri sinirle çekip açtı. Göz gezdirdi bir süre. Her geçen saniye adamın kararan gözleri ile elindeki kağıt buruştu. Gerçekten hamileydi kadın. Ama nasıl olurdu böyle bir şey. İki senedir kadının yanına erkek sinek bile yaklaştırmıyordu. O sadece kendisinin çocuklarını taşımıştı. Nasıl olur da Betül hamile kalırdı ki. Aklında dönüp duran sorular deli edecekti Hamza'yı. Sinirle burnunu çekip ayaklandı. Bunu kim yaptıysa gözlerini lime lime edip köpeklere yedirecekti. Nasıl olurdu böyle bir şey hala aklı almıyordu. "Lanet olsun," diye fısıldadı kendi kendine.

*****
Öfke genç adamın bedeninde adeta kol gezerken önüne gelene saldırmamak için kendini zor tutuyordu. İçindeki acımasız bir his neredeyse onu yiyip bitiriyordu. Her ne kadar boşanmış olsalar da genç kadına deli gibi aşıktı. Fakat şimdi başkasının çocuğunu taşıyordu ve Hamza bununla baş edebileceğinden emin değildi.

Betül'ün yattığı odaya yöneldi. İçeriye girdiğinde Betül kendine gelmiş üstünü giyiyordu. Hışımla kapıyı çarpınca genç kadın irkildi. Kafasını kaldırdığında ise sinirli bir Hamza ile karşılaşmıştı.

"Hazırsan çıkalım," dedi Hamza sert sesi ile. Betül'e şimdilik bir şey söylemeyecekti. Önce bedenindeki öfkenin dinmesini bekleyecek sonra ise kadınla konuşacaktı yoksa elinden bir kaza çıkabilir ve kendini de Betül'ü de perişan edebilirdi.

Betül adama bakmadan yerde duran ayakkabısına uzandı. Hamza ayakkabısını giymeye çalışan kadına dikti gözlerini. Onda bir kaç değişiklik aradı. Yorgundu. Göz altları morarmaya başlamıştı ve sanki birazda zayıflamıştı. Hamile kadın kilo almaz mıydı? O da benim yüzümdendir dedi kendi kendine. Her şeyi mahfettiğim gibi onun zayıflamasına da ben sebep olmuşumdur.

"Çocuklarıma götür beni, lütfen," diyen Betül bir an Hamza'ya baktı. Hastalığından faydalanıp belki çocuklarını görebilirdi.

"Hayır!" dedi adam otoriter bir ses ile. "Bana gideceğiz, konuşmamız gereken konular var."

Betül kaşlarını çattı. Elindeki spor ayakkabıları fırlatıp kafasını kaldırdı. "Her ne konuşacaksak burada konuşalım sonra da çocuklarıma götür beni."

Hamza öfke ile burnunu çekti. Kadının montuna uzanırken kafasını salladı.

"Görmeyeceksin bir daha onları. Yarın Mardin'e ailemin yanına gidecekler," dedi kesin bir dil ile. Daha önce planlanmış bir şey değildi ağzından çıkanlar. Anın ve yaşadığı duyguların verdiği öfke onu bunları söylemeye itmişti.

Betül duyduğunu şey ile şok oldu. Yatağın kenarına tutunup güç alırcasına sıktı. Adamın gözlerine baktı inanmazcasına. O gözlerdeki gördüğü ifade ile buz gibi oldu. Çocuklarını o Allah'ın dağına mı gönderecekti sahi? Korku ile ayağa fırladı. Kısa bir an başı dönse de anında toparladı ve yanında duran serum demirine tutundu.

"Böyle bir şey yapmayacaksın Hamza. Eğer o çocukları benden bir şehir dahi uzakta tutarsan seni buna pişman ederim," dedi zor çıkan sesi ile. Lanet herif takmamıştı bile onu. "Sana diyorum! Eğer öyle bir şey yaparsan onca düşmanının yapamadığını yaparım. Seni öldürürüm!" diye kocaman bir tehdit de daha savurdu Betül.

Hamza öfkeli kadına yöneldi. Bu iş iyicene çığırından çıkmadan halletmeliydi. Betül'ün ona savurduğu tehditler, sinirlerini altüst etti.

"Anlaşıldı!" diye tısladı. "Senin dilin haddinden fazla uzamış."

"Senden nefret ediyorum Hamza Dervişoğlu, hayatımı karartıyorsun."

Hamza Betül'ü uzunca bir süre süzdü. Kadın adamın gözlerinden geçenleri okuyamıyordu ancak farklı, her zamankinden daha şiddetli duyguların geçtiğini görebiliyordu. En çokta kırgınlığı hissetti. Ve biraz da acı...

"Bende senden nefret ediyorum Betül, hayatımı boka çeviren tek kadınsın."

Betül öylece kaldı durduğu yerde. Eli ayağı sanki boşalmıştı ve yerde öylesine uzanıyordu. Hissizce. Ama gayet dinç bir şekilde adamın gözlerine baktığını çok sonradan fark etti. Bunları neden hissettiğini bilmiyordu ama Hamza'nın sözleri kadının yüreğindeki çarpıntıyı yok etmişti.

Adam sustu, kadın sustu ve arada geçen zaman konuştu.

******
2 gün sonra

Genç kadın oturduğu koltukta rahatsızca gerindi. Elindeki kitabı bırakıp köşedeki boydan boya siyah deri kaplı saate baktı. Gece ikiye geliyordu. Uyku tutmuyordu kadını. İki gecedir şu lanet olası evde tıkılıp kalmıştı. Dışarıya çıkamıyor, gözetim altında tutuluyordu. Hamza iki gün önce onu zorla bu eve getirmişti. Ve evet çocuklarını internet üzerinden bir kere olsun görmüştü. İşin iyi tarafı buydu.

"Uyumadın mı hala?" Korku ile arkasını döndü Betül. Gördüğü adam ile derin bir nefes aldı. Başparmağını ön dişlerine takıp damağını kaldırdı. Ona, çocuklarını gösterdiği için Hamza'ya sakin davranmaya karar vermişti. Hemen ayaklandı Betül. "Şimdi yatıyorum," dedi elindeki kitabı masaya bırakırken.

Kafasını kaldırıp genç adama baktı. Buruşuk beyaz gömleğinin ilk üç düğmesi açıktı. Esmer teninin bir kısmı gözler önündeydi. Siyah keten pantolonu ve belindeki silah yine bir şeyler olduğunun kanıtıydı. Gözleri içki içmiş gibi bayık ve yüzü gergindi. Ona kenetlenen gözleri ise loş ışıkta kapkaraydı.

"Ne oldu?" dedi titrek bir ses ile.

"Bir şey olduğu yok. Erken yat yarın sabah erkenden Mardin'e gideceğiz." Betül korkuyla irkildi bu sefer.

"Hayır, beni hiç bir yere götüremezsin!" diye çemkirdi.

"Gidiyor muyuz diye sormadım," diye ukalaca konuştu Hamza.

Betül sinirden kıpkırmızı kesildi. Hışımla Hamza'ya yöneldi. "Bırak artık peşimi, biz boşandık. Artık öyle istediğin zaman gelen istediğin zaman giden Betül yok senin karşında," dedi kadın ve ardından tereddütle ekledi. "Başkasını seviyorum ben! "

Gecenin sessizliğini bıçak gibi kesmişti bu ses. Hamza duyduğu sözler ile mıh gibi çakıldı olduğu yere. Başkasını mı seviyordu? Kaskatı kesildi bedeni.

Bebek...
Birde bebekleri olacaktı. Hamza'dan olmayan bir bebek...

SERT VE GÜZEL (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin