O BENİM

19.2K 1.3K 69
                                    

Bu koku tanıdıktı ve ben sahibini çok iyi biliyordum...

O gün, yani Saklı Bahçe'de ilk kez o kokuyu aldığımda onu son damlasına kadar tüketmek istedim. O güzel boynuna dişlerimi geçirip sonuna kadar kanını içmeyi düşledim. Ama sonra bana bakan gözlerini gördüm. Görmeye alışkın olduğum hayran tavırlarına sahip değildi o gözler. Aksine beni her an itmeye hazırdı onu odada hapsettiğimde. Etkilenmiştim, ne kadar belli etmese de o da etkilenmişti. Ben anlayabiliyordum kalp çarpıntısının hızlanmasından ve kanının akışından. O bilmiyordu bildiğimi...

Zor olsada onu serbest bıraktım. Bir gün ona sahip olacaktım bunu çoktan kafama yazmıştım. Artık benimdi ve ben benim olanı paylaşmazdım.

Şimdi bulunduğum evde kokusunu yoğun bir şekilde alıyordum. Tüm varlığıyla beni etkisi altına almıştı yeniden. Olduğu yere yaklaştıkça daha da yoğunluğu artıyordu. Ters birşeyler vardı. O gün o kadar yakınında olmama rağmen böyle değildi kokusu. Sonra vücudumda dolanan zehirli kan hızlanmaya başladı.

Lanet olsun!

Aceleyle Dolunay'ın yanına koştum. Karşılaşmayı umduğum manzara bu değildi. Hayır kesinlikle değildi(!) Evimize gelen misafirlerden biri iğrenç dişlerini benim olanın bileğine geçirmişti. Gözlerim kırmızının en koyu olan tonuna bürünürken üzerine atladım. Dolunay çoktan bitkin düşmüştü. İsminin Erdi olarak hatırladığım vampir ellerimde çırpınıyordu. Onun için artık kurtuluş yoktu çünkü ben artık kendimi frenleyebilecek bir seviyede değildim. Kuvvetler başını tutup kopardım. Sesi duyan Arat ve Egemen olanlara şaşkınlıkla bakıyorlardı. Malum elimde misafirlerimizden birinin kafası vardı ve Dolunay yerde yatıyordu...

"Talha neler oluyor burada?"

Sıkkın bir şekilde yerimde doğruldum. Elimdeki pisliği kenara fırlattım.

"Onu Dolunay'ın kanını içerken yakaladım Egemen. Ve ben duramadım. Onu öldürmekten başka birşey düşünemedim."

Arat elini omzuma koyup sıktı.

"Anlaşıldı şimdi. Sen zavallı kızı odana taşı. Bu çöple ben ilgilenirim."

"Saol."

Dolunay'ı kollarıma alıp odama götürdüm. Narin vücudunu yatağımın üzerine bıraktım. Öyle güzeldi ki.
Bu kırılgan varlık gözlerimin önünde ölümlü hayatına veda ediyordu. Ve ben bunu durdurmak için ona kanımdan vermek zorundaydım.

Onu kendi ellerimle lanetleyecektim...

Bileğimi ısırık kanamasını sağladıktan sonra aralık olan dudaklarından içeriye kanımı akıttım. Aradan yaklaşık olarak yarım saat kadar geçmişti ki uyanmaya başladı. Gözlerini şaşkınca etrafta dolandırdı. Sonra acemilikten hızlı bir şekilde yataktan fırladı ve duvara yapıştı. Uyguladığı fazla güçten ötürü duvarda oyuklar açmıştı. Neyse ki diğer odaya ulaşacak kadar derinlik oluşmamıştı.

"Hey sakin ol."

Anlayışlı davranmazsam kafayı üşütebilirdi. Bir çok vampir bu sebeple vahşi birer kan içiciye dönüşmüştü. Ve sonları bizi tehlikeye attıkları için ölüm olmuştu.

"Ne..Neredeyim? Ne oldu bana? O.. O adam kolumu ısırdı ve sonra..."

Elleriyle yüzünü örttü. Yavaşça yanına yaklaştım. Ellerine uzanıp yüzünden çektim ve bana bakmasını sağladım.

"Evet sana şuan herşey çok saçma gibi gelebilir ama beni dinlersen herşeyi açıklayacağım."

Başını aşağı yukarı salladı. Şaşkındı, halinden belliydi. Ama bana güvenmesi içimi rahatlatmıştı.

"Önce gel oturalım. Ama yavaş yavaş tamam mı?"

Yine başını salladı. Birlikte yatağın kenarına oturduk.

"Herşeyi anlatacağım. Öncelikle bana güveniyor musun?"

Ondan duymak istiyordum bunu.

"E..Evet. Güveniyorum Talha."

İsmimi söyleyince ruhsuz bedenimde bir canlanma hissettim sanki. Anlamsızca hoşuma gitmişti ismimi telaffuz edişi. Zannettiğimden de fazla etkilenmiştim sanırım ondan. Onun da ayni hissedeceği zaman gelecekti. Ve ben şimdiden sabırsızlanıyordum.

●■●●■●■●■●■●■●■■■●■●■■■●●●●

Vote ve yorumları unutmayalım 😊😊

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin