Yüzüne aldığı iki yumruk darbesinden sonra bu kadar yeterli diye düşündü. Karşısındaki adama yeterince şans tanımıştı. Kafesin etrafında toplanmış şovu izleyenlerden tezahüratlar yükseliyor ve küfürler havada uçuşuyordu. Herkes iki adamın birbirini ölesiye dövmesini heyecan içerisinde keyifle seyrediyorlar ve hatta birinin ölmesini bekliyorlardı. Bir yandan da bahisçi hala elindeki paraları savurup bahse yeni yeni birilerini sokmaya çabalıyordu.
Elinin tersiyle dudağından akan kanı temizledi. Ardından oturduğu yerden doğruldu ve tekrar rakibinin karşısına geçti. Hakemin dövüşü yeniden başlatmasıyla etraftaki sesler yükselmişti ve bu savaşının daha fazla kan içerikli olması yönünde kışkırtmalar yapıyorlardı. Egemen sadece içinden gülüyordu buradaki herkese. Bu iğrenç yeri hiç sevmiyor olsada düzenli olarak bastırmaya çalıştığı öfkesini rahatlıkla tüketebiliyordu burada. Yumrukları ve tekmeleri sözsüz kelimeleri oluyordu.
Karşısında kendisinden daha iri olan adam pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Birazdan yüzündeki o gülümsemeyi silmek oldukça keyif verici olacaktı.
"Dayak yemeye hazır mısın ufaklık?"
Egemen oldukça boyluydu ve fit bir vücuda sahipti. Yinede karşısındaki adam tam bir yarmaydı. Ama rakibin güçlü olması sadece onu daha fazla gaza getirmekten başka bir anlama gelmiyordu. Hırslandıkça öfkesi daha çok ortaya çıkıyor, hamleleriyle rakibini pert ediyordu.
Egemen, adamın gözlerinin içine bakıp ukalaca sırıttı.
Rakibinin kendisine yönelttiği hamlelerde ustaca sıyrılıyordu. Şimdiye kadar bilerek bir kaç yumruk yemişti. Çünkü hemen kazanmak hiçte eğlenceli olmazdı.
Adam vuramadıkça Egemen'e daha çok sinirleniyordu. Savuşturulan her hamle, aslında başından beri Egemen'in kazanan olduğunun bir göstergesiydi. Yani istese hiç bir darbe almadan bu dövüşü rahatça bitirebilirdi.
Egemen sanki bütün kuvveti tek elinde toplanmışçasına bir yumruk attı adamın çenesine doğru. Çenesinin kırılma sesi gelirken başı yan tarafına doğru döndü. Ağzından boşalan kanlar yüzünü daha berbat görünüme sokmuştu. Adamın yalpalamasının ardından bel boşluğuna doğru tekmesini savurdu. Aldığı ikinci darbeyle iyice afallayan adam dengesini sağlayamayıp yere düştü. Egemen hızla üzerine atılıp yüzünü yumruk sağanağına tuttu. Vurdukça siniri açığa çıkıyordu. Duramayacaktı neredeyse, duramayacağını biliyordu. Başını hızla tutup çevirdi ve öldürücü darbeyi yaptı. Elinde tuttuğu kelleyi seyircilerin arasına fırlattı.
Alın istediğinizi pislik yaratıklar..(!)
Cansız bedenin üzerinden kalktı. Eşyalarını kafesin dışından alarak kimseleri umursamadan çıkışa doğru ilerledi. Bahisler umrunda bile değildi...
Arabasıyla son sürat ilerlerken rüzgar teninde hafifçe geziniyor, hoş bir dokunuş hissi veriyordu. Arabasını iyiki de üstü açık seçmişti. Yoksa bu zevki tatamazdı.
Dakikalar sonra malikaneye varmıştı. Otomatik kapı güvenlik görevlilerince açılırken uygun aralığı yakaladığında arabasını bahçeye sürdü. Saat sabah üç olmuştu. İnsanlar uykuda vampirlerse ebedi uykusuzluklarındaydı şu saatlerde. Neyse ki bu gece o aptal toplantılardan biri yoktu. Her ne kadar büyükbabaları katılmasi için ısrar edip dursa da onun dinleyecek değildi. O hatayı bir kez yapmıştı. Ve neredeyse ortama ısınmaya başlamıştı ki kan ve şehvetin çekiciliğini kendisine verdiği sözü unutturmuştu. Bunun sonucunda geceyi bir kadınla noktalamış ardından kadından uzun bir müddet kurtulamamıştı çünkü kadın ısrarla evlenmek istiyordu. Ama Egemen'in aklında evlilik, çocuk gibi hayaller yoktu. Ailesinin ölümünden sonra bir aileye sahip olmaya asla cesaret edemezdi. Merdivenlerden ağır ağır çıkıyordu. Vücudu aldığı darbeler yüzünden biraz ağrısa da sabaha hiçbir şeyi kalmayacaktı nasılsa. Vampirliğin en güzel taraflarında birisi de çabuk iyileşebiliyor olmanızdır.
Mutfaktan gelen tıkırtılar bedenini o yöne çevirmesine sebep olmuştu. Belki bizimkilerden biridir diyerek o yöne doğru ilerledi. Mutfak kısmına yaklaştıkça oradakinin vampir olmadığı kanının kokusundan belli oluyordu. Hızını yavaşlatıp normal insan boyutlarına düşürdü. Mutfak kapısından içeriye girdiğinde gördüğü manzara nutkunun tutulmasına sebep olmuştu. Duru bir elinde kaşık, diğer elinde nutella kavanozuyla mutfak tezgahında, üstelik o kısacık eteğiyle oturuyordu. Uzun bacaklarını üst üste atmış, eteği de hafifçe yukarı doğru çıkmıştı. Diliyle kaşığı yaladığı an Egemen içinden gelen hırlamayı zoraki tutmuştu.
Lanet olsun o kadın faciasından beri kimseyle birlikte olmamasının yan etkileriydi bunlar! Üstelik karşısındaki bir insanoğluydu. Ve bu birliktelik ölümcül sonuçlar doğurabilirdi. Saçmalama Egemen ne birlikteliğinden bahsediyorsun! Kafasını sağa sola sallayıp aklındaki tehlikeli düşünceleri savurdu. Şimdi elinden bir kaza çıkmadan bu kızı odasına postalamalıydı.
"Siz kızlar kural nedir bilmiyorsunuz değil mi?"
Nihayet Duru'nun dikkatini nutella kaşığından çekebilmişti. O kaşığı daha fazla yalamaya devam etseydi üstüne atlayacaktı(!)
"Hiiiiii! Yakalandım."
Tezgahtan aşağıya atlayıp elindeki kavanozu ve kaşığı bıraktı. Egemenin gözünün kaydığı yeri gördüğünde utancından kıpkırmızı olmuştu. Çünkü doğrudan açılmış bacaklarına bakıyordu. Eteğini hızla düzeltmeye çabaladı. Egemen de ne yaptığını farkettiğinde gırtlağını temizleyip konuştu.
"Neden bu saatte odanda değilsin?"
"Şey...Ben..."
"Sen ne? Seni daha evvel de uyardığımı zannediyordum ama anlaşılan söylediklerimi ciddiye almıyorsun."
Halbuki o uyarıdan sonra ödü patlamıştı.
"Seni ne yapmalı şimdi?"
Duru gözlerini sımsıkı kapatıp Egemen'in ağzından çıkacak kelimelere odaklandı. Bu adamdan nedense çok korkuyordu.
"Bir sonraki emrime kadar benim odamda kalacaksın. Ve hiçbir şekilde odadan gece on ikiden sonra çıktığını görmeyeceğim. Aksi takdirde sen ve sevgili dostların evden atılırsınız."
Bir tane baş belası vampir yeterdi zaten! Duru'yu vampir olarak hayal bile edemiyordu... Dehşet güzellikte bir ölümsüz olurdu. Ve sonrasında rahatça ona dokunabilirdi.
Ama elbette böyle birşey olmayacaktı. Asla(!!!)
Egemen verdiği kararın ne kadar büyük bir hata olduğunu zamanla anlayacaktı.
Bir insan, çekici bir vampirle aynı odada kalmamalıydı...
Yeni bölümlerde görüşmek üzere... :) seviliyorsunuz 😙😙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"
VampiroBirbirlerinden başka kimsesi olmayan üç genç kız büyüdükleri yurdu kapanmaktan kurtarmak için "Günahlar evi'nde" çalısmaya başladılar. "Gece yarısı olduğunda asla odandan çıkma." Ve uymaları gereken en önemli kural buydu. İçlerinden birinin kuralı...