HAYAT ALT ÜST...

10.8K 706 128
                                    

Multimedia Egemen.. iyi okumalar 😊

Bir ay olmuştu gözlerini burada açalı ve bu süreç içerisinde doğru düzgün yemek yiyememiş, sürekli bu kabustan uyanacağı ümidiyle yaşamıştı Duru. Fakat ne yazık ki değişen birşey olmamıştı.

Bütün o yaşanmışlıklar bir hayalden ibaret olamazdı(!) Hala Egemen'in dokunuşlarının verdiği yakıcı hissi ve dudaklarının nasıl kendinden geçmesine sebep olduğunu çok net olarak hatırlıyordu.

Uyanmak istiyorum artık...

"Duru daha ne kadar pineklemeyi düşünüyorsun? Seni alan adam yandı valla."

Sıkkınlıkla yatağında doğrulup başından pikeyi kaldırdı ve tavana baktı.

"Bu şekilde uyanmaktan bahsetmemiştim."

Beril içeriye girdi. Pencerenin olduğu tarafa geçip perdeyi sonuna kadar açtı ve güneşin odayı aydınlatmasına izin verdi.

"Kokucaksın bu odada resmen. Hadi kalk bakalım yataktan seni dışarıya çıkarıyorum."

"Beni pas geç. Hiç dışarı çıkasım yok Beril."

"Sana kalsa tuvalete bile gitmeyeceksin."

"Eğer mümkün olsaydı neden olmasın?"

"Oha artık hakikaten oha. İtiraz kabul etmiyorum. Dolunay'da okuldan sonra bize katılacak."

Duru kurtuluşu olmadığını biliyordu. Beril çok ısrarcı ve dediğini eninde sonunda kabul ettiren insanlardandı. İnsan...

Bacaklarını yataktan sarkıtıp ardından ayağa kalktı. Tüm kemikleri uyuşmuştu resmen. Kollarını yukarıya kaldırıp gerinme hareketi yaptı.

"Eee nereye gidiyoruz o zaman?"

"Sürpriz. Yeni şeyler denememizin zamanı geldi de geçiyor bile. Üzerine elbise giymeni öneririm."

Duru pes etmiş gibi ellerini havaya kaldırdı.

"Pekala. Ben duşa giriyorum o zaman."

"Tamam kahvaltıyı hazırladım zaten. Fazla oyalanma açlıktan ölüyorum."

İnsani ihtiyaçlar... Belki de yeniden bunlara dönmek adaptemi zorlaştırıyordur.

Duru elinde havlusuyla banyoya girdi. Suyu ılıştırdı ve duşun altına girip bedeninden süzülmesine izin verdi.

••••°°°°

"Hadi Beril hazır değil misin daha?"

"Neredeyse! Şu küpeleride taktım mı tamamdır."

"Ben ayakkabılarımı giyiyorum o zaman acele et."

Duru ayakkabılarını raftan alıp kapıyı açtı. Ardından ayakkabılarını giyip Beril'i beklerken destek amaçlı sırtını duvara yasladı. O esnada apartmandan erkek sesleri geliyordu. Hararetli bir şekilde kulağa ulaşan sesler tanıdıktı. Hemde çok...

"Kuzen bittiğini söylememe rağmen kız kaf söz nedir bilmiyor. Ben ne yapabilirim?"

"Hakikaten Arat, Egemen doğru söylüyor. Yeşim resmen sakız gibi yapıştı çocuğa.'

"Onu hovardalık yapmadan önce düşünecekti. Ne bekliyordu ki? Başından beri o kızdan uzak durması için uyardım ama bak beni dinlemedi aldı başına belayı."

"Aman abi ya tamam yaptık bir hata. Şimdi bu kızdan nasıl kurtulacağımı bulalım. Belki de başkasını bulmalıyım. O zaman bakarsın benden ümidini keser ne dersiniz?"

"Denemekten zarar gelmez. Kim var aklında? Güzel birşey olsun bari. Yoksa vazgeçmez."

"Biliyorum. Birini bulacağım artık."

Duru çakılmış gibi yine ona bakıyordu. Son cümlesinden sonra Egemen başını kaldırdığında göz göze geldiler. Bu his nerede olursa olsun geçmeyecekti. Onu ne zaman görse kalbi atmayı hiç bırakmayacaktı.

"Duru? Bir yere mi gidiyorsun?"

"Şey...evet. Kızlarla dışarı çıkıyoruz."

"Anladım. Bu arada sana kuzenlerimi tanıştırayım."

Egemen'in ardında duran iki süliet tanıdıktı. Onları görmek bir kez daha yüreğinin acıyla bükülmesine sebep olmuştu. Kalbinde bu derece bir acı varken yinede gülümsemek için çabaladı.

"Arat ve bu da Talha."

Arat ve Talha da gülümseyerek karşılık verdi. Talha hemen elini uzattı.

"Kuzen böyle güzel komşularımız olduğunu neden daha önce söylemedin?"

Arat dirseğiyle Talha'ya vurup Duru'ya elini uzattı.

"Sen onun densizliğine bakma. Kızlar söz konusu oldu mu biraz fazla atılgandır."

"Kim demiş? Asıl onlar peşimi bırakmıyorlar."

"Talha!"

"Her neyse benim üzerimi değiştirmem gerek. Sonra görüşürüz Duru."

Duru gülümsedi ve elini hafifçe kaldırıp onayladı. Arat'ta Duru'yu başıyla selamladı ve ardından o da eve girdi. Şimdi Egemen'le başbaşa kalmışlardı.

Egemen başını iki yana sallayıp işaret parmağıyla evini gösterdi.

"Sen onun kusuruna bakma. Aslında çok iyi bir çocuktur. Kızlar biraz şımartıyorlar sadece."

İnan bana bunu biliyorum Egemen, sadece nasıl olduğunu açıklayamam.

"Bence çok sevimli."

Bir süre bakıştılar. İkisi de konuşmuyor olsa da o gözleri birbirlerine çok şey anlatırcasına bakıyordu. Aralarındaki bu sessiz diyaloğu Duru'nun arkasından panikle dışarı fırlayan Beril bozdu. Ayağı kapı girişine takılıp Duru'ya çarpınca o da otomatikman kendisini Egemen'in kollarında buldu.

Kalbi atmayı bırakmıştı...

Herşey ağır çekimde gelişti sanki. Duru ürkek bir heyecanla başını kaldırdı. Egemen de sanki kollarında çok narin birini tutuyormuşcasına dikkatliydi.

Kokusu aynıydı. Dokunuşlarının verdiği his aynıydı. Sesi aynıydı. Görünüşü aynıydı. Endişeliyken yüzünde beliren ifade bile aynıydı.

"İyi misin?"

Duru nihayet hayal dünyasından sıyrılıp kendisini Egemen'in kollarından yani evinden uzaklaştırdı.

"Çok özür dilerim ya. Ayağım takıldı canım."

"Tamam sakin olun birşey olduğu yok. Hazır mısın gidelim artık. Ağaç oldum seni beklemekten."

Duru aceleyle basamakları inmeye başladığında Beril ayakkabısını ayağına geçirmeye çalışıyor, Egemense saşkın bir ifadeyle Duru'nun arkasından bakıyordu.

"Şey Beril afedersin sorduğum için. Yanlış anlama sakın beni. Nereye gidiyorsunuz aceleyle? Duru'yu telaşlı gördüm biraz sanki."

Beril yüzünde kocaman bir sırıtmayla Egemen'e baktı.

••°°•••°°••

"Gece kulübüne mi gidiyoruz? Nereden çıktı bu birden bire hiç alışkanlığın değildir halbuki."

"Değişiklik olsun dedim ne var bunda?"

"Neyse girelim bari artık bir yere."

"Geldik sayılır. Burayı geçenlerde bizim Gamze tavsiye etmişti. Öyle pis yerlerden değilmiş hani şu başka başka işlerin döndüğü."

"Öyledir umarım."

"Hah bak burası."

Duru başını kaldırınca tabelada gördüğü isimle neden şaşırmadığını bilemedi. Belki de hayatının kendisiyle gır gır geçiyor olması alışkanlığa dönüşüyordu kimbilir?

"Saklı Bahçe." Herşeyin başladığı yer... tabi ya(!)

Karanlığın Prensleri "Günahlar Evi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin