LTLA - 26. Bölüm

1.1K 77 5
                                    

Karneler nasıl? Güzeldir umarım!

Multimedya da "Milliam" çifti var. Çok tatlılaar!

____________


"Hmm-mm"


"Millie, sevgilim. Uyan hadi."


Yanağımda sıcacık eller hissettim ve sesinden de anladığım kadarıyla o eller Liam'a aitti.


"Uykum var." diye mırıldandığım sırada bugün annemi göreceğim aklıma gelmişti. Direkt gözlerimi açtım. Odaya gelen güneş ışıkları gözümü acıtmıştı.


"Ah, tanrım. Annemi göreceğim. O-o nasıl? Gördün mü sen Liam? Onun yanına gitmem gerek. Onu görmek için sabırsızlanıyorum. İyi değil mi? O yani uyandı değil--" diyerek yataktan kalkıyordum ki Liam sözümü kesti.


"Millie, Sakin ol. Tabii ki göreceksin. İyi ve uyandı. Sakin ol. Anneni bile korkutabilirsin bu halinle."


"Ah, peki tamam sakinim. Hadi gidelim."


Elimden tutup beni o iğrenç beyaz koridora çıkardı. Bir an önce annemi görmek istiyordum. Kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı.


"Millie, şey. Biz annenle görüştük. Üzülmemesi ve kendini suçlu hissetmemesi için, ona yarışmayı yarıda bıraktığımızı söylemedik. Dylan, kazanamadığımızı söyledi ama yarıda bıraktığımızı söylemedik." diye açıklamada bulundu.


Haklılar. Annem onun yanında olmak istediğim için yarışmayı yarıda bıraktığımı duyarsa kendini suçlu hisseder, çok üzülürdü. Onun üzülmesini asla istemem.


"İyi yapmışsınız." deyip gülümsedim.


Uzun koridoru geçip, sağ tarafa döndük. İlk odayı gösterdi. Kapıyı çaldım ama cevabını beklemeden yavaşça kapıyı açmaya çalıştım.
Annemi bembeyaz odada, bembeyaz yatakta o üstündeki hasta kıyafeti ile gördüm kapının aralığından.


Onu öyle görmek canımı acıtmıştı. Gözlerim dolar gibi oldu ama annemin yanında ağlamak istemediğim için, hemen silmeye kalktım. Hızla anneme doğru koştum ve yatağına oturup ona sarıldım. Sımsıkı sarılıyordum. Hatta, sıkmaktan nefesini bile kesebilirdim.


"Prensesim."


"Anne, iyi misin? Ah, çok korktum. İyisin değil mi?"


Ellerimle annemin ellerini tuttum hemen.
"İyiyim, tatlım. Sadece bir anda oldu. Artık çok iyiyim. Bir daha olmayacak. Ameliyat iyiymiş. Asıl sen iyi misin?"


"Ben tabii ki iyiyim anne. Senin için çok endişelendim sadece. Kendine dikkat etmelisin."


"Hayır, ondan bahsetmiyorum. Yarışmayı kazanamamışsınız."


"Ah, o konu. Şey, çok önemli değil. Senin iyi olman her şeyi unutturdu."


"Önemli değil mi? Millie iyi misin? Yoksa kafana bir şey mi düştü tatlım? O yarışma için çok çalıştın ve birinciliği çok istiyordun."


"Demek ki Niall ve Debby bizden iyiymiş. Gerçekten önemli değil anne. Hem ben o yarışmada, şu arkamızda duran çikolata gözlü, çocuğu kazandım." deyip kıkırdadım.
Önemli değil mi?


O kadar önemli ki! Şu an ne meslek yapacağım hiç bilmiyorum. Eğer kazansaydım, albüm çıkarabilecektim ve müzik sektöründe devam edecektim. Şimdi, tiyatro alanına mı devam etmeliyim?


"Gözlerin öyle söylemiyor Millie..."


Hadi ama... Kimse annesine yalan söyleyemez. Böyle gözlerini okuma gibi bir yetenekleri var ve her durumda kullanıyorlar.

Love To Love AgainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin