LTLA - 8. Bölüm

1.5K 79 7
                                    

'Keşke'

Herkesin hayatında 'keşke' kelimesi vardır. Benimde var.

Keşke, Miranda'yı dinlemeseydim. Keşke, Liam'a iyi davranmaya başlamasaydım. Keşke, kostüm odasında bir gece geçirmeseydik. Keşke, o kapıyı açmasaydım... Açmasaydım ve Liamla Diana'nın öpüşmesini görmeseydim. Diana ilk kez zafer kazanmış bir eda ile bakmıştı bana.. Kendime lanet okuyorum. Çok salağım! Miranda'nın sözlerinin beni etkilemesine niye izin verdim ki? Niye?

Peki, neden Liamla Diana'nın öpüşmesinden etkilendim, üzüldüm?

Düşmanım ve öbür düşmanım öpüşüyordu sonuçta.. İkisine de lanet olsun. İyi vakit geçiriyorlardır umarım.. Ama... Biliyor musunuz? İkiside umrumda değil şuan! İkisinede lanet olsun! Liam, huy haline getirmiş bence kızları öpmeyi... Önce beni sonra Diana'yı öptü. Peki, sırada ki kim? Miranda mı?

Hızla merdivenleri inerken ardımdan gelen adım sesleriyle geriye doğru bir bakış attım.

Liam, yine peşimden geliyordu. Ama bu sefer partide ki kadar salak olmayacağım. Bu sefer bir şey olmamış gibi davranamayacak! Bana yetişememesi için iyice hızlanmaya başlamıştım. Okuldan çıktığımda soğuk hava birden üşümeme neden olmuştu. Montuma iyice sarılıp koşmaya başladım. Öyle hızlı koşuyordum ki okulun jimlastik takımında ki atletleri bile geçebilirdim. Arkama baktığım da Liam'ı göremedim, sanırım bu sefer onu atlatmıştım. Evime varmak üzereyken, telefonumun hala okulda olduğunu hatırlayarak lanet okudum. Eve kendi anahtarlarımı kullanarak girdim. Annem ve babam yoktu sanırım... Bu aralar ikisi de çok tartışıyorlar. Evde de huzurlu bir hava yok. Oturma odasına girdiğimde abimin kanepede yatıp, Doctor Who izlediğini gördüm. Montumu, atkımı çıkarıp ona katılmaya karar verdim.

"Neyin var cadı?"

"Yok bir şey..." deyi gevelendim. 

Gelip eliyle saçlarımı karıştırmaya başladı. Evde bile rahat yok. 

"Dylan, şunu keser misin?"

"Çok asabisin."

"Teşekkür ederim." diye tısladım ve gözlerimi devirdim.

Yukarıya kendi odama çıkmaya karar verdim. Merdivenleri adeta sürünerek çıktığımda gözüme hiç kullanmadığımız o oda çarptı. Orayı kullanmadığımız yada saklamak istediğimiz şeyleri koyar, biriktiririz. Aşağıya inip anahtarlıktan bu odanın anahtarlarını alıp geldim, kapıyı açar açmaz burnuma rutubet kokusu gelmeye başladı. Elimle burnumu tıkıyarak ilerledim. Yıllıklarım takıldı gözüme..  Bir tanesini alıp bakmaya başladım. Geçen senenin ki! Yıllıklarda hiç güzel çıkmıyorum. Okul fotoğraflarının hiç birinde çıkmıyorum aslında... Arasından bir kaç fotoğraf düştü yıllığın... Düşen fotoğrafları incelemeye başladım. Dostlarımla birlikte çekildiğimiz fotoğraflar... Ben fotoğraflara dalmışken, Dylan'ın yanıma geldiğinin farkında bile değildim. Yere çömelmiş, küçüklük fotoğraflarımızı gösteriyordu bana...

"Vay canına! Ne kadar da tatlıyım. Bu yanımda ki çirkin çocuk kim?" diye sordum yanımdakinin abimin ta kendisi olduğunu bildiğim halde..

"Hayır asıl sorum sana.. Bu fotoğrafta çok yakışıklı çıkmışım. Peki, yanımda ki çirkin kız kim?" dedi fotoğraftaki beni göstererek...

Beni taklit ediyordu. Bir süre abimle tam gözlerimizin içine bakarak bekledik. Sonra kahkahayı patlatıverdik.

Kahkahalarımın ardından Dylan "Ben çıkıyorum. Biliyorsun, annem buraya girmemizi pek sevmiyor. Sende çık ve kilitle.. " dedi.

Love To Love AgainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin