LTLA - 29. Bölüm

1.1K 71 3
                                    

Öh-hhöö. Bir daha ki bölüm "FİNAL" bölümü olcak. Ama meraklanmayın, final tam 3 parttan oluşuyor ve partlar oldukça uzun... Final Part'ının 2.si 9, Partın 3. 10 sayfadan falan daha fazla. Neyse işte. Haber vermek istemiştim. Multimedyayı yerööm.

________

Yanınızda bir Liam Payne varken gerilerek uyanmanın hazzı bir başka açıkçası...

Daha tam ayılamamışken, gözlerimi ellerimle ovuşturdum. Liam hala uyuyordu. Dudaklarına kısa soluklu bir öpücük bırakarak kalktım. İlk iş bir duş almam gerekiyordu. Giyeceklerimi yanıma alıp banyoya girdim. Suyu, sıcak akacak şekilde ayarladıktan sonra ferahlığını hissetmeye başlamıştım. Su yerdeki fayanslara çarptıkça çıkardığı o ses tekrar uyumamı sağlayabilirdi. Her zaman su sesini sevmişimdir ve uykumu getirmiştir.

Bu su sesi, ister duşta çıksın isterse yağmurlu bir havada...

Su sevgim ve ben saçlarımı köpükleyip ardından duruladık. Banyodan çıkıp bornozuma sarıldım. Saçlarımı da baş havluma sarmıştım. Getirdiğim şort ve kolsuz gömleği giyip saçlarımı kuruttum. Banyodan çıktığımda Liam'ın da uyanmış olduğunu gördüm. Yanına gittim ve dudaklarına uzandım. Küçük küçük on - on beş öpücük bıraktım.

"Mm çok lezzetli." dedi kendinden geçerek.

Gözlerimi büyüterek  "Daha lezzetli ne var biliyor musun? Benim hazırladığım kahvaltı! Seni bekliyor olacağım." dedim.

Liam itiraz ederek  "Ama-" diyordu ki sözünü keserek konuşmaya başladım.

"Seni bekliyorum Liam..."

Liam'ı oda da bırakarak mutfağa indim. Bugün Emma yoktu ve kahvaltıyı ben hazırlayacaktım. Tamam, yemek konusunda kötüyüm. Bunu biliyorum. Sadece, lazanya konusunda iyiyim ve bunu da biliyorum ama yine de güzel bir kahvaltı hazırlayabilirim. Değil mi? Ne kadar zor olabilir ki?

Mutfakta ki masayı hazırlamanın daha kolay olacağını düşündüğümden dolaptan aldığım bazı kahvaltılıkları direkt burada ki masaya yerleştirdim. Dolaptaki krep şurubu bana 'Hey dostum bende buradayım!' diye bağırınca krep yapmaya da karar verdim. Süt, yumurta ve undan oluşturduğum karışımı tavaya aktarıp pişirmeye başladım. Şimdilik iyi gidiyordum.

Sanırım.

Pişirdiğim krep sayısı yavaşça artarken omlet yapmaya da karar vermiştim. 10 krep Liam ile bana fazla bile! Yumurtaları çıkardığım sırada Liam da gelmişti. Kulağımla boynum arasına biraz önce ona yaptığım gibi hızlı hızlı on öpücük bıraktı.

"Omlet mi?" deyip duraksadı  "Onu ben yaparım." dedi.

"Peki..." dedim uzatarak.

"Bende Brit'i, Archie ve Boris'i ve adları konulmamış balıklarımızı beslemeye gidiyorum." dedim.

Önce balıkları besledim, ardından Archie ve Boris'i son olarak da Brit'in mamasını alıp bahçeye çıktım. Kabına mamasını aktardım ve başına bir öpücük bırakıp eve girdim. Ellerimi de yıkadıktan sonra mutfağa geçtim.

"Hazır mı Liam?"

"Evet." diyerek içinde omletlerimiz bulunan iki tabağı masaya koydu.

Aklıma gelen parlak fikirle -belki o kadar da parlak değildir-  "Tamam, sen benim krebimin tadına bende senin omletinin tadına bakayım?" dedim.

Başını beni onaylar şekilde salladı ve krepten bir çatal aldı.

"Şurubunu da dök." diye uyardım onu.

Bende onun omletinden bir çatal almıştım.

Ki keşke almasaydım. Tadı gerçekten çok kötüydü. Tuzu fazla kaçırmış olmalı. 'Bu berbat!' deyip onu üzmek istemiyordum. Zorla ağzımdaki lokmayı yutmaya çalıştım. Ama YUTAMIYORDUM.

Love To Love AgainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin