LTLA - 31. Bölüm -Final Part 2-

1.3K 79 22
                                    

(3 Yıl Sonra...)

Liam, karnımda ki elini çekmeden yanağıma sulu bir öpücük bıraktı.   "İstediğin bir şey var mı meleğim?" 

"Şey, Twinkle Twinkle Little Star'ı söyler misin? Bu gün hiç şarkı dinlemedi de..." dedim gülümseyerek.

 Hayatımız son 3 aydır, çok düzenliydi. Belli ritüellerimiz vardı. O'na  şarkı söylemek, O'nunla  yarım saat yürüyüş yapmak ve O'nunla  konuşmak... Ah, anladınız değil mi? Bebeğimizden bahsediyorum. Bazıları daha doğmamış bebeğimizle bu tür aktiviteleri yapmamızı tuhaf karşılıyor. Ah, ama beni bilirsiniz. Tabii ki onları umursamıyor, bebeğimize onunla olduğumuzu hissettirmeye çalışıyorum. Liam'a 'Artık şarkıya başlasan??' bakışımı attım ve Liam o rahatlatıcı, sakinleştirici ve ferahlatıcı sesi ile şarkıyı söylemeye başladı.

 Ne zaman Little Star'ı söylemeye başlasa benim bile uykum geliyordu, ama bu sefer direnip uyumayacağım.

Her neyse, ne diyorduk? Evet. Tam sekiz buçuk aylık hamileyim. Minik ornitorenk'imizin doğmasına çok az kaldı ve ben çok heyecanlıyım ayrıcada endişeli! Hadi ama bu bir doğum?! İçimden üç buçuk kiloluk bir bebeğin çıkacak olması beni korkutuyor; ama bu korkumu Liam'a belli etmemeye çalışıyorum.

Liam'ın sesi kulakların pasını silecek şekilde şarkıya devam ederken, mutluluk ve huzur karışımı bir duyguyla gözlerimi kapattığım sırada telefon çaldı ve birazcık olan huzurumuz da bozuldu.   Yatağımızın hemen yanında duran komodinin üzerinde ki telefonumu işaret ederek "Yine kim arıyor?" dedim.   Son zamanlarda o kadar kişi tarafından aranıyorduk ki! Annem, Dylan, babam, Miranda, Karen, Ruth ve Nicola ayrıca bizim çete!

Çeteden ise açık ara farkla en çok arayan kişi; Harold. Hatta bazen benimle Liam'dan bile daha çok ilgilediğini ve bu hamilelik sayesinde Harry ile aramın eskisinden de iyi ve yakın olduğunu düşünüyorum.

Liam fikir yürüterek "Kim olabilir ki! Kesinlikle Harry'dir. Yada senin annen belki de benim annemdir." dedi. Kafamı sallayarak onay verdim ona. Büyükanneleri bebeğimizin bir an önce doğmasını istiyor ve her gün arıyor.

Harry ise Lux büyüdüğü için yeni bir bebeği sevmenin heyecanı yüzünden her gün arayıp "Minik dostum doğmadı mı hala?" diye soruyordu.

  Liam oflayarak telefonu açıp kulağına götürdü.

  "Sağ ol dostum. Evet, minik dostun hala doğmadı." dedi.  

 'Minik dost' benzetmesi sayesinde arayanın Harry olduğu kesinleşmişti. Derin bir nefes alıp, elini saçlarının arasına daldırıp, telefonda ki Harry'ye cevap vermeye devam etti.

"Aramasaydın Little Star şarkısını dinleyecekti."

Liam, konuşurken sık sık gözlerini deviriyordu. Bu oldukça komikti.

"Buraya geliyorsan niye arıyorsun Hazza? Görünce anlardın, ayrıca aramak saçmalık dostum."

Bu konuşma daha da saçmalaşacağı için telefonu Liam'ın elinden çekip kulağıma götürmeden hemen önce telefonun önüne elimi koyup Liam'a "Çok agresif cevaplar veriyorsun, bebeğimiz babasını örnek alacağına göre ayağını denk al Payne." diye çemkirdim ve telefonu kulağıma götürdüm.  

"Nasılsın Harold?" dedim tüm sevecenliğimle.

"Beni boş ver, asıl sen nasılsın? Size geliyorum, istediğin bir şey var mı?"

Gözlerimi tavana dikerek düşünmeye başladım.

"Aslında meyve salatası güzel olabilirdi. Böyle bol muzlu ve özellikle karpuz istiyorum!"

Love To Love AgainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin