Melis’le konuşurken Serdar’dan çok bahsettiğini fark ettim. Sürekli onun ne kadar eğlenceli birisi olduğunu anlatıp durdu.
“Melis, siz Serdar’la daha önceden tanışıyor muydunuz?”
“Biz mi? Yok canım nereden tanışalım. Sadece aynı lisedeydik ve o benden bir sene önce mezun oldu. O yüzden bu kadar çok şey biliyorum.”
“Sürekli Serdar’dan bahsediyorsun. Acaba sende de bir şeyler mi var?”
“Bende mi yok Su onu da nereden çıkardın” Melis konuşurken hiç yüzüme bakmamaya başlamıştı. Yanaklarındaki kızarıklık 100 metre öteden görünebilirdi.
“Melissss, hadi bak ben her şeyi anlatıyorum.”
“Çok mu belli oluyor” Melis’e gülümseyip
“Hayır canım sürekli onu anlattığın ve anlatırken yüzündeki gülümsemeni engelleyemediğin için anladım”
“off ne salağım.”
“Ne salaklığı ya saçmalama Melis. Sevgilisi var mı peki”
“Bilmiyorum ama öğrenmek için her şeyi yapabilirim. Aslında çok uzun yıllara dayanıyor. Ben lise 1’e başladığımda o lise 2’deydi. Okulun ilk günü görür görmez yanımdakilere bu kim demiştim. Sonra yıllarca devam etti. O mezun oldu bu üniversiteye geldi. Sonra ben mezun oldum, 2 üniversite arasında çok kararsızdım ama sırf onu tekrar göreceğim için bu üniversiteye öncelik verdim.”
“Kızım bu kadar aşık olduğunu bilmiyordum. Waoww bu süper bir haber.”
“Su, bunu Sena bile bilmiyor. Belli etme lütfen”
“Tamam canım etmem. Acaba Hayat’ın ağzını arasam mı?”
“Çakar mı acaba?”
“Denerim bakalım. En azından şansımızı deneyelim.” Sonraki yarım saatte Melis bana Serdar’ın lisedeki hallerini anlattı. Anlatırken o kadar mutluydu ki Serdar’ın Melis’i sevmesinin Melis’i ne kadar mutlu edeceğini düşündüm. Ben hiç böyle aşık olacağıma inanmasam da en yakın arkadaşım mutlu olunca bende onun kadar mutlu oldum. Belki ikisinin arkasından iş çevirip onları birleştirebiliriz. Önce Hayat’la konuşmam lazım. Bakalım o Serdar hakkında neler anlatacak.
Yarım saat sonra Hayat ve çocuklar masaya geldi. Şansa Serdar Melis’in yanına oturmuştu. Melis başını yere eğdi, kızaran yanaklarını gizlemeye çalıştıysa da başarılı olamadı. En azından benden başka kimsenin fark etmemesine sevindim. Burak her zamanki gibi kızları keserken, Güven telefonuyla uğraşıyordu. Hayat’ın bir ara Melis’e baktığını gördüm ama bu kadar hızlı anlayamaz değil mi sonuçta!
15 dakika oturduktan sonra Hayat
“Hadi Su gidelim”
“Tamam, Melis’te bizimle gelecekti. Eve bırakacağız.”
“Bizim acele gitmemiz lazım annem hemen gelin dedi. Serdar, sen Melis’i evine bırak.”
“Tamam bırakırım, önemli bir şey yok değil mi?”
“Yok yok, aslında Su’yu çağırdı da bende gideyim. Yalnız bırakmamak lazım kurtlar falan kapar” ben kaşlarım çatık Hayat’a bakarken o Melis’le bile vedalaşamadan kolumdan tutup hızlı adımlarla beni arabaya sürüklemeye başladı. Arabaya geldiğimizde elini gevşetti ve kolumu hemen elinden kurtardım.
“Ne oluyor Hayat? Neydi bu şimdi?”
“Melis’e iyilik yapmaya çalışıyorum cadaloz. Bir kerede bağırmadan önce bir dinle. Belki bu çocuk bir şeyler düşünüyordur de” Hayat arkasını dönüp arabaya binerken olduğum yerde kaldım. Tekrar şöför koltuğuna geçti ve itiraz etmeden yanındaki koltuğa oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Su ve Hayat
RomantizmSu’suz Hayat ne kadar düşünülebilir. Hayat Su’suz olur mu? Üniversiteye yeni başlamış bir Su ve yolunun kesiştiği Hayat. Onlar birlikte olsun ve hiç ayrılmasın isteyeceksiniz. Hayat’ın Su’yla, Su’yun Hayat’la imtihanı. Hiç bitmesini istemeyeceğiniz...