SU
Annemin geldiği ilk gün başıma bela olacağı belliydi. Hayat ve beni duyduğu an arıza çıkarmaya başlamıştı. Misafir oldukları süre boyunca konuşmamaya dikkat ettim. Nermin teyze ev sahibi olduğu için ne kadar iyi davranmaya çalışsa da onun da bu durumdan pek hoşlanmadığını anlayabiliyordum. Babamla annem de mümkün olduğunca konuşmuyordu. Hayat ve benim odalarımızın arasındaki oda onlara verilmişti ve geceleri yatmadan önce annemin sürekli babama söylendiğini babamın da sinirlendiğini ama misafirlikte oldukları için kendini tuttuğunu anlayabiliyordum. Hayat’ta beni yalnız bırakmıyor. Hemen yanıma gelip bana sarılıyordu, bazen de gece kaç olduğuna bakmadan arabaya atlayıp dolaşmaya çıkıyorduk. Normalde sadece hafta sonu kalacakken nedense annemin ısrarı üzerine bu süre uzamıştı. Gitmeden önceki akşam yemek yerken annem birden
“Salih, ben karar verdim İstanbul’a taşınıyoruz.” Masada çıt çıkmıyordu. Herkes şok içinde anneme bakıyordu.
“Bu senin tek başına karar verebileceğin bir mesele değil Neşe, taşınmıyoruz.” Babamın ses tonu sakin, bir o kadar da bıkkın geliyordu.
“Ben taşınıyoruz dedim. Hem Su da burada onu yalnız bırakamayız.” Onlar taşınsa bile benim bu evden hiç gideceğimi düşünmemiştim. Babama baktığımda gözlerini bana dikmiş tepkimi ölçmeye çalışıyordu. Elindekileri yavaşça masaya bıraktı.
“Neşe, bu konuyu Ankara’ya dönünce konuşacaktım ama madem ısrarcısın burada halledelim. Tamam, sen İstanbul’a taşınabilirsin. Ben Ankara’da olacağım. Zaten şirketin o kolunu ben yönetiyorum buradakini Semih. Semih gel buradan yönetelim dese bile olmaz, ben oraya alışmışım ve mutluyum. Ankara’ya dönünce de ayrılmak istediğimi söyleyecektim, herkesin içinde söylediğim için üzgünüm ama beni buna sen mecbur ettin.” Annem şok içinde babama bakıyordu. Normalde üzülmem gerekirken hiç üzülmedim ve babamın adına mutluydum. Annemin sürekli bir şeylerden şikayet ettiğini düşünürsek adamın biraz kafasını dinlemek istemesi normaldi. Annem sinirle masadan kalktı ve “Tamam hemen boşanalım, biz Su’yla İstanbul’dayız. Berna’ların buradaki villalarının yanındaki villa satılıkmış. Kaç gündür onunla uğraşıyorum, satın aldım. Biz oraya taşınıyoruz” dedi ve odasına doğru ilerlemeye başladı. Berna adını duymak tüylerimin diken diken olmasına yetmişti. Boşanacak olmasına rağmen hala beni Suat’a ayarlamaya kalkması ve bunu düşünmesi beni tek kelimeyle çıldırtacaktı. Arkasından bağırarak
“ Sen nereye gidersen git, ben burada kalacağım.” Hışımla arkasını döndü ve yanıma hızla yaklaşarak
“Benimle geleceksin, seni çok şımarttık bu kadar yeter” dedi ve kolumdan çekiştirmeye başladı. Hayat elimi hızlıca tuttu ve annemden kurtararak beni kendine çekti. Babam hışımla ayağa kalkarak
“Su istediği yerde kalacak. İsterse ayrı eve çıkar, isterse sende kalır. Burada mutlu olduğu sürece de burada eşyalarını topla insanlara fazla yük olduk zaten.” Babamın kükremesinden sonra annem hızlıca odayı terk etti ve bende hemen babama koşup sarıldım.
“Annenin seni üzmesine izin vermeyeceğim kızım” Gözyaşlarım babamın gömleğini ıslatıyordu. Babamda bana sıkıca sarıldı. Sonra Hayat’a seslendi ve Hayat’ta beni babamdan çekerek odama çıkarttı.
Odama gittiğimizde annem yine kankası BERNA!! yı aramış boşanacağını ve benimle onların komşusu olacağımı söyleyip kahkaha atıyordu. Hayat’ta odada durmanın iyi bir fikir olmayacağını düşünmüş olacak ki beni kucağına aldığı gibi gülerek
“Seni kaçırıyorum prenses” dedi. Ben bir yandan ağlayıp bir yandan gülerken babam, Semih amca, Nermin teyze bir şeyler konuşuyorlardı ve bizim geldiğimizi duyunca sustular.
“Salih amcacım, biz bu akşam gelemeyeceğiz.” Babamın kaşları biraz çatılmıştı ki Hayat başparmağıyla yukarıyı gösterince bakışları yumuşadı ve onayladı. Ayağa kalkarak yanıma gelmeye başladı. Hayat’ta hala benim kucağında olduğumu fark etmiş olacak ki yere bıraktı ve babamla vedalaştım. Babam koltuğuna dönerken Hayat beni tekrar kucağına aldı. Babamların arkamızdan gülüştüklerini duyabiliyordum. Beni yan koltuğa oturup emniyet kemerimi bağladı.
“Nereye gideceğiz Hayat?”
“Sürpriz” günlerdir Hayat’ın yüzündeki gerginlik gitmiş, içten bir şekilde gülümsüyordu.
“Hadi söyle... Lütfen”
“Hiç kimsenin bizi bulamayacağı bir yere” gözleri ışıl ışıldı.
“Hadi o zaman hemen gidelim” gülümseyerek yüzüme baktı ve cevabım karşısında dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Ben devamı için başımı ona doğru uzatırken kendini geri çekti ve gülerek,
“Öpmeye başlarsam gidemeyeceğiz.. Gidelim de görüşürüz küçük hanım” dedi ve arabayı çalıştırdı. Çocukluğumdan beri arabada uyumaya bayılırdım, yine kendimi tutamayıp uykuya daldım.
Gözlerimi açtığımda bir odadaydım ama sallanıyordum. Deprem oluyor düşüncesiyle yataktan fırladım. Odadan hızlıca çıktım ve denizde olduğumuzu anladım. Hayat kaptanın yerine oturmuş bana el sallıyordu. Hızlıca yanına çıktım.
“Bizden başka kimse yok mu?” Ellerini saçımda dolaştırarak
“Hayır güzelim.”
“Peki, nereye gidiyoruz”
“Hiçbir yere” ben gözlerimi ondan ayırmadan ona bakarken
“Bizim için en güzel yerdeyiz Su, sudayız” dedi gülümseyerek. Dudaklarımı, dudaklarına değdirdim.. Günlerdir hiç olmadığı kadar rahat ve mutluydum… İkimizde öyleydik. Bizi hiç kimsenin bulamayacağı, en güvenli olduğumuz yerde.
Arkadaşlar sanırım çok güzel olmadı. Yazmaya yazmaya yazmayı unutmuşum.. Geç geldiği için herkesten özür dilerim : (

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Su ve Hayat
RomanceSu’suz Hayat ne kadar düşünülebilir. Hayat Su’suz olur mu? Üniversiteye yeni başlamış bir Su ve yolunun kesiştiği Hayat. Onlar birlikte olsun ve hiç ayrılmasın isteyeceksiniz. Hayat’ın Su’yla, Su’yun Hayat’la imtihanı. Hiç bitmesini istemeyeceğiniz...