Su ve Hayat

15. Bölüm

Bölüm mrvkrmn93’e ithaf edilmiştir…

SU

Öğlene doğru uyandığımda terden sırılsıklam olmuş vaziyette, Hayat’a koalanın ağaca yapışması gibi sarılmıştım. Hayat’ta kollarını benden çekmemiş, hatta daha çok sarılmış, yüzünü de boynuma gömmüştü. Aşırı derecede susadığım halde Hayat’ı uyandırmamak için hareket edemedim. Midemde uçuşan kelebekleri yok saymaya çalışarak, yüzümü yüzünün hizasına getirdim ve onu izlemeye başladım.  Yeni doğmuş bir bebek gibiydi. Biçimli dudakları, upuzun kirpikleri, biçimli burnu, alınmış gibi duran ama alınmamış kaşları ve kemikli yüzüyle kalbimi hızlı attıran, hatta sevdiğim kişiydi. Elimi kolundan çektim ve yüz hizasına getirdim. Uyandırmak istemiyordum ama dokunmadan da edemiyordum. Küçük dokunuşlarla elimi yanağına götürdüm, sıcacıktı… oradan alnına, kaşlarının ortasında burnuna indim, dudaklarına dokunup dokunmamak arasında kalsam da uyuduğu için dokunmaya karar verdim. Dudaklarına dokunduğumda yumuşacıktı, orada biraz daha oyalandım. Gözlerimi dudağından ayıramazken dudaklarını çok hafif açtı ve parmağıma ufak bir öpücük kondurdu. Gözlerine baktığımda tüm sıcaklığıyla bana baktığını fark ettim. Elim hala dudağının üstündeydi, yakalanmanın şokuyla hareket edemiyordum. O da elini belimden çekti ve dudağıma getirdi. İkimizin de elleri dudaklarımızın üstündeydi. Gözlerimi kapattım, tek parmağıyla ve küçük dokunuşlarla dudağımı sevmeye başladı. Onun yaptığı gibi bende parmağımı oynattım. Gözlerimi açtığımda, gözlerini bile kırpmadan yüzümü inceliyordu. Elini yanağıma götürdü, bende elimi onun yanağına götürdüm. Parmağını aşağı yukarı oynatmaya başladı, bende onun gibi oynattım. Oyun oynadığımı anlamıştı, dudaklarında bir gülümseme belirdi. Kaşlarıma, alnıma ve gözaltlarıma parmağıyla dokundu, bende onu takip ettim. Tekrar dudağıma geldiğinde bu kez daha uzun kaldı, hatta hiç elini çekmedi uzun bir süre orada oyalandı, bende onun yaptığı gibi oyalandım. Sonra gözleri boynuma inmeye başladı, parmakları da gözlerini takip etti ve bende onun yaptığı gibi dokunuşlarımı kesmeden boynuna indim. Başım ve boynumun tam birleştiği yeri okşuyordu, titredim, yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Oyunuma devam edip bende aynısını yaptım, gözlerini kıstı ve ağzını açtı. Bir şey söyleyemeden dudaklarını birbirine bastırdı. Daha sonra biraz daha aşağıya indi ve boynumla göğüs kafesimi birleştiren yeri okşamaya başladı. Elimi hareket ettiremiyordum. Gözlerimi kapadım ve daha çok titredim. Eli mideme kramplar girmesine neden oluyordu, iki büklüm olmak istiyordum ama hareket edemiyordum. Dudaklarımın arasından küçük ve kesik bir ses çıktı. Gözlerimi açmaya korkuyordum, duyduğunu bildiğim halde duymamasını ummaktan başka çarem yoktu. İçimdeki kelebekler büyümüş ve kuş gibi kanat çırpar olmuşlardı, kendimi sakinleştiremiyorum. Gözlerimi sımsıkı kapadım, Hayat anlamış olacak ki elini çekti ve ilk olduğu yere belime koyup beni kendine çekti. Dudaklarını saçımda hissediyordum, derin bir nefes verdim ve Hayat’ın yanımda bir an hareketsiz kaldığını hissettim. Hareket edemiyordu ve kasılıp kalmıştı. Gözlerimi açtım ve yüzünü göremediğimi, boynunun girintisinde olduğunu görmüştüm. Kendimi sakinleştirmek için derin bir nefes daha verdim. Nefesim boynuna çarptığında Hayat yanımda daha çok kasıldı ve elini sırtıma daha çok bastırdı. Yapışık ikiz gibiydik, aramızdan hava bile geçmiyordu. Ben daha önce kimseyi öpmemiş, buna bile izin vermemiş Su, şimdi bir nefesimle Hayat’ı hareketsiz bırakabiliyordum. Aynın onun bana sadece bir parmağıyla dokunduğunda olduğu gibi.

Nefes alışlarımı düzene soktum ve başımı eğdim. Artık nefesim direk ona çarpmıyordu. Rahatladığını hissettim ve eli sırtımda daireler çizmeye başladı. Her ne kadar çok uyusam da bir kez daha gözlerim uykuya teslim oldu.

Tekrar uyandığımda Hayat muhteşem gülümsemesiyle beni izliyordu. Bende gülümsedim ve sonra öğlende olanlar aklıma gelince başımı eğdim. Aklıma Hayat’ın beni bu hareketimden sonra öptüğü gelince de hemen başımı kaldırdım. O da tam yaklaşıyordu ki başımı kaldırdığımı görünce kahkaha attım.