22. Bölüm

463 36 15
                                    

Paylaştığım şarkı youtube’den dolayı açılıyor mu bilmiyorum. Dinleyebiliyorsanız dinleyin lütfen, benim çok sevdiğim bir bestedir. Dinleyerek okuyun biterse yeniden başlatın. İyi okumalar : )

SU

Annem ve babam gideli bir hafta olmuştu. Annemle görüşmememize rağmen babam beni sürekli bilgilendiriyordu. Boşanmak için avukatla görüşmüşler, anlaşma imzalamışlar ve tek celsede boşanıyorlardı. Annem eşyalarını toplamış ve kargoya da verilmiş. Yarın da kendisi geliyormuş. Her ne kadar bunları duymak istemesem de babam anlattığı için durduramıyordum ve dinlemek zorunda kalıyordum. Annem kiminle geliyor, beni yanında kalmaya zorlayacak mı, Berna teyzeye ne söyledi bunlar hakkında da hiçbir fikrim yoktu. Aslında olmasını da istemiyordum. Hayat’la beni ayırmaya kafasına koyduysa mutlaka bir yolunu bulurdu ve ben bundan çok korkuyordum.

Okulda ise Melis ve Serdar birbirilerinden oldukça uzak duruyorlardı. Tehlike geçtiği için Melis’i artık Serdar bırakmıyordu ve birbirleri varken pek konuşmuyorlar, birbirlerine baktıkları an hızla kafalarını çeviriyorlardı. Melis’le yalnız kalamadığım için hiç konuşmamıştık, telefondan sorduğumda ise yok bir şey deyip geçiştiriyordu. Hayat, Serdar’a neler olduğunu sorduğunda ise Serdar’da aynı cevabı vermişti. Ben kendimi yiyip bitirirken Hayat bu olayı pek umursamıyormuş gibi görünüyordu ve buna deli oluyordum.

“Hayat, biz bugün Melis’le takılmalıyız” dikkatli bir şekilde gözlerime bakmaya başladı.

“Neden Su?”

“Çünkü arkadaşımın canı sıkkın ve ben neler olduğunu bile bilmiyorum”

“Yok bir şey demiş ya işte”

“Hayat, bu kadar odun olmak zorunda mısın? Yok bir şey dediyse bir şey vardır.”

“Siz kadınları hiçbir zaman anlayamayacağım değil mi?” gözlerini üzüntüyle yere indirdi. Elimi yanağına uzatıp kirli sakallarına dokunmaya başladım.

“Sadece beni anlasan yeter akıllım.” Hızlı bir şekilde kafasını bana doğru kaldırdı. Gözleri yine ışıl ışıl parlıyordu.

“Belki başkalarını da anlamak isterim Su.” Elimi hızla yanağından çektim. Gözleri heyecanla parlıyordu. Bu kadar mı çabuk bıkmıştı benden. Bu kadar mı çabuk başkaları olsun istiyordu anlam veremiyordum. Hızlıca yanından kalktım. Çıkarabildiğim en yüksek ama aslında çıkmayan sesimle

“Ba-başkaları mı?” Kaşlarını çattı, gözlerini gözlerimden çekmiyordu. Yüzünde anlamadığı belli olan bir ifade vardı.

“Nasıl bunu diyebilirsin Hayat, başkalarını mı anlamak istiyorsun. Git anla o zaman. Defol odamdan. Çık git.” Gözlerim dolmaya burnum yanmaya başlamıştı ama onun yanında ağlamayacaktım. Bu kez olmayacaktı. Yavaşça yatağımdan kalktı ve yanıma gelmeye başladı.

“Başkaları kim Su? Kim olabilir?”

“Bilmiyorum, artık sana sormak lazım onu. Kim varsa aklında. Bu kadar çabuk aklına geldiyse hep oralardaymış demek ki” yüzünde bastırılmaya çalıştığı bir gülümseme belirdi.

“Ne yani bu kadar sevindin mi bana söylediğine, demek ki yanımda zorla duruyordun, öyle mi Hayat!” O bayıldığım kahkahası odayı çınlattı ve ilk kez onu duymak istemedim ve sinirle ellerimi kulaklarıma götürüp kulaklarımı kapattım. Gülmesini bastırdı ve bana daha çok yaklaşıp ellerimi kulaklarımdan çekip ellerinin içine aldı ve ne kadar çekmeye çalışsam da bırakmadı.

“Gözlerimin içine bak” İnatla kafamı daha çok eğdim. Eliyle kafamı kaldırdı ve gözlerime bakmaya başladı.

“Şuan anlamak istedim tek kadınsın değil, tek insansın su, tek canlısın ama ilerde başka anlamak istediklerim de olacak.” İki elini belime getirdi ve başparmaklarıyla karnımı okşamaya başladı. “Senden başka sadece onları anlamak isteyeceğim, sana baktığım gibi sadece onlara bakacağım. Çünkü onlar senin ve benim bir parçam olacak” akmaması için tuttuğum gözyaşlarımı yavaşça saldım. Hayat bu kez parmağını gözyaşlarımın üstünde gezdirdi.

“Sevgimden asla şüphe etme Su, her gün azalırken, bununla nasıl baş edeceğimi düşünürken, azaldığından asla şüphe etme. Bu asla olmayacak...”

Dudaklarını alnıma yasladı ve uzun bir süre öylece kaldı. Geri çekildiğinde yüzünde tatlı bir gülümseme vardı.

“Seni çılgınlar gibi seviyorum ey kadın” bende gülümsemesine karşılık verdim.

“Sana aşığım sersem odunum benim. Sana çok aşığım”

Ayşe, lütfen şimdi telefonu elinden bırakıp ders çalışmaya devam edebilir misin…

Evet, kısa bir bölüm geldi ama sizi yine bekletmek istemedim. Aklıma ilk geldiği an da bölümü yazdım.

Ayşe’nin bu hafta komitesi var. Kendisi tıp okuyor ve bilirsiniz bayağı zor : )

Arkadaşlar geçen bölüm hiç yorum gelmedi ve bende kimseye ithaf etmemiştim. İlk gelen 2 yoruma bu bölüm ve geçen bölüm ithaf edilecektir : ) Umarım beğenmişsinizdir : ) bu arada görüşlerinizi de yazın. Şöyle olsa nasıl olur diye de yazabilirsiniz. Çok iyi, çok güzel yorumları beni tabii ki mutlu ediyor ama birazcık daha uzun olsa daha mutlu olabilirim : )

Vote göndermeyi unutmayın lütfen : ) yeni bölümde görüşmek dileğiyle …

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 15, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Su ve HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin