SU
“Su! Kimmiş senin Aşkın?”
Aman Tanrım! Hayat beni kıskanıyor mu? Hayat beni kıskanıyor… Her ne kadar bu beni mutlu edecek bir olay olsa da herkesin içinde bunu belli etmesi mi gerekiyordu yani. Zaten Nermin teyze bana sürekli yakın davranıyor. Hatta Hayat’la birlikte olmamı istiyor. Bunu kendi söylemese de Hayat veya ben anlayabiliyoruz sonuçta. Pars’a gitmeyi bırakıp yavaşça arkama döndüm. Hayat ne dediğinin farkında olmasa gerek hala sinirlenmiş bir şekilde bana bakıyordu. Kıpkırmızı bir surat, sinirden delikleri açılmış bir burun, kocaman gözler. Pars’ın köpeğim olduğunu öğrenince kendini nasıl hissedecek acaba? Nermin teyzeye baktığımda ise gözlerinde ışıltı benim olduğum yerden görünüyordu. Kafasını bir cevap arar gibi bir Hayat’a bir bana çevirmesi de cevapta çok aceleci olduğunun bariz bir göstergesiydi.
Semih amcaya baktığımda ise yüzünde saklayamadığı bir şaşkınlık vardı. Gözleri ve ağzı açılmış o da bir Hayat’a bir bana bakıyordu. Herhalde o da anlamış olacak ki, şaşkınlık yerini gülümsemeye bıraktı. Kızaran suratımı fark etmem için ayna gerekmiyordu. Yanaklarımdaki sıcaklığı hissedebiliyordum.
Ben onları izlerken Hayat’ın yüksek sesi tekrar duyuldu. “Su, sana bir soru sordum Pars kim?” adını duymasından olsa gerek sağ taraftan hızlıca bir köpek geliyordu. Beni fark etmemiş olacak ki doğruca Hayat’ın yanına gitti ve havladı. Hayat delici bakışlarını benden Pars’a çevirdi. Konuşmasına fırsat vermeden Pars’ı yanıma çağırdım.
“Pars, gel oğlum buraya”
Pars sesimi duyunca dönüp bana baktı ve koşmaya başladı. Yanıma gelmesine yakın bakışlarımı Hayat’a çevirdim ve bu kez onun aksine delici bakışlarımı ben ona yolladım. Gözlerimi tekrar Pars’a çevirdiğimde oldukça yaklaştığını fark ettim ve dışarıda olduğuma aldanmadan, yere dizlerimin üstünde oturdum. Pars hemen üzerime atladı ve yüzümü yalamaya başladı. Patilerini omuzlarıma koydu ve sarıldı. Tekrar bırakacağımdan korkmuş olmalı ki omzumdaki patisinin üstüne kafasını koyup ağlamaya başladı. Gözlerimi kapatıp bende Pars’a sarıldım.
“Aşkım, söz bir daha seni bırakmayacağım.” Pars hala ağlamaya devam etti. Gözlerimi açtım ve karşımda duran Hayat’a baktım. O ne ara buraya gelmişti ve Nermin teyze ve Semih amca ne zaman kaybolmuştu anlayamadım. Pars’tan kollarımı çektim ve
“Pars, bak bu Hayat. Benim arkadaşım.”Pars tanıştırıldığını anladı ve Hayat’a havladı. Hayat’ta utanmış olacak ki elini ensesine saçlarının arasına götürüp bana baktı.
“Hayat, bu da benim her şeyim, bir tanecik aşkım Pars.”
Pars bana dönüp tekrar yüzümü yalamaya başladı. O sırada Hayat, Pars’a laf atmaya başladı.
“Pars, hadi gel seni kızımla tanıştırayım.”
“Senin köpeğin mi var?”
“Evet, hiç arka bahçeye gitmedin mi?”
“Hayır”
“Hadi gelin, sizi Kontes’le tanıştırayım.”
“Hayat, ben ve Pars yan yana bahçeye doğru yürümeye başladık. Bahçenin köşesinde bir köpek kulübesi vardı. Ayak seslerimizi duymuş olacak ki içinden Pars’ın dişi versiyonu bir Golden çıktı.
“Kontes, gel kızım buraya.” Kontes gayet hızlı ve asil bir şekilde Hayat’ın yanına gitti. Hayat, Kontes’i benimle tanıştırdıktan sonra Pars’ı yanına çağırdı. Pars koşarak Hayat’ın yanına gitti. Pars gidince Kontes onlardan uzaklaşarak bana doğru gelmeye başladı. Hayat, Kontes’i yanına çağırdı ve istemeyerekte olsa Pars’la yan yana geldi. Pars direk Kontes’i koklamaya çalışsa da Kontes pek izin vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Su ve Hayat
RomanceSu’suz Hayat ne kadar düşünülebilir. Hayat Su’suz olur mu? Üniversiteye yeni başlamış bir Su ve yolunun kesiştiği Hayat. Onlar birlikte olsun ve hiç ayrılmasın isteyeceksiniz. Hayat’ın Su’yla, Su’yun Hayat’la imtihanı. Hiç bitmesini istemeyeceğiniz...