11. Bölüm

543 25 2
                                    

Öncelikle birkaç konuya açıklama getirmek istiyorum…

Su ve Hayat henüz birbirlerine aşık değiller. Hayat’ın duyguları daha yoğun ve ilk kez böyle bir şey yaşadığı için söylemek istedi. Aslında Su’yun ondan hoşlandığını bilmiyordu. Çekimin farkındaydı ve ondan “Melis gibi seni de biliyorum” gibi bir cümle kullandı, ağzını aradı da diyebiliriz. Su da buna karşı gelmeyince daha çok emin oldu.

Su, Hayat’ı yanında istemeyen ilk kadın, arabadan indirmeye çalışmıştı hatırlarsanız ve magazinlerden de tanındığı için buna çok şaşırmıştı. Başlarda sinirlenmişti hatta ama zamanla bu hoşuna gitti. Hayat’ın ağzından hiç yazmadığım için bu kısımlarda biraz açıklık olmuş anladığım kadarıyla sorular geldi çünkü.

Diğer konumuz, evet Hayat ve Su birbirlerine aşık değiller. Su çok etkileniyor, hoşlanıyor da ama bugüne kadar kimseye bağlı kalamamış, içten içe ne kadar reddetmeye çalışsa da Hayat’ında geçici olduğunu düşünüyor. Hayat’sa Su’yun aksine bu duyguları bile yaşamamış, o yüzden hoşlantı bile olsa duygularını abartı içinde yaşıyor. Hayatı boyunca ailesinden gereken ilgi ve sevgiyi de gördüğü için karşısındakine her zaman sevgiyle yaklaşabiliyor. Seni seviyorum demekten de korkmuyor bu yüzden.

Hayat’ın neden aşka inanmadığı başka bir kız yüzünden falan değil… İleride Hayat’ın ağzından bir bölüm yazdığımda sebebini söyleyebilirim. Belki de bunun gibi bir not yazarım bakalım…

Ayrıca telefondan girip multimedialara bakmayanlar için evimiz Aşk-ı Memnu’daki köşk. Ona göre düşünebilirsiniz J

 

SU

Hayat banyodan çıktıktan sonra kıyafetlerimi üstümden çıkardım ve küvete uzandım. Su o kadar sıcaktı ki kemiklerimin bile ısındığını hissedebiliyordum. Kafamı arkaya yasladım ve gözlerimi kapattım. Hayat çilekli banyo köpüğünü suya dökmüştü ve o tatlı koku daha çok mayışmamı sağladı. Burada uyuyabilirdim ama Hayat’ın odamda olması buna engeldi. 5 dakika daha dinlendikten sonra kenarlara tutunarak kalktım ve banyonun oturma yerine oturdum ve yıkandım.  İşim bittiğinde kabine tutunarak dışarıya adım attım, kurulandım ve zor da olsa üstümü giyinmeyi başardım.

Odaya geçtiğimde Hayat tekli koltukta uyuyordu, yanına gittim. Bugünkü beni kandırmasındaki gibi değildi… Çocuk gibiydi, sanki karşımda küçük bir oğlan çocuğu vardı… o kadar masum uyuyordu ki… Kirpiklerinin bu kadar uzun olduklarını hiç fark etmemiştim. Gözlerine bakmaktan onları görememişim bile. Hafifçe omzuna dokundum

“Hayat… Hadi kalk belin tutulacak burada.”

“ıhıhıg” ağzından anlamsızca sesler çıkardı ve uyumaya devam etti. Omzuna biraz daha sertçe dokundum

“Hayat hadi kalk, yatağına geç.” Yavaşça gözlerini açtı, kendine geldiğinde başını kaldırıp bana baktı.

“Sen ne zaman çıktın? Ayağın nasıl?” diye soruları peş peşe sıraladı.

“Biraz daha iyiyim ama tek ayakta zıplayarak yürüyorum.” Kıkırdayarak verdiğim cevap karşısında o da gülümsedi.

“Hadi yatağına git koca oğlan.”

“Belki gece bir şeye ihtiyacın olur?”

“O zaman ararım seni”

“Ama belki telefonun falan düşer, şarjı biter. Burada olsam daha iyi olmaz mı?”

Su ve HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin