''Evet,'' dedi Luke ''Onlar her hafta sonu yaptıkları gibi dışarı çıktılar.''
Kırmızı saçlı çocuk içeriyi görmeye çalıştı, ''Sen kimsin? Calum orada mı?''
Calum koşturarak yanlarına geldi ve Luke'u kenara itti. ''Michael!'' Calum, çocuğa doğru atladı ve Michael onu tutup kucakladı. Eliyle Luke'u gösterdi, ''Bu benim bakıcım Luke. Ama ben Lukey diyorum.''
Luke gülümsedi. Elini Michael'a uzattı, Michael elini tuttu ve el sıkıştılar. ''Memnun oldum, Michael.''
''Bende, Lukey.'' Michael, Calum'u yere bıraktı. ''Acaba fazladan tuvalet kağıdınız var mı diye soracaktım.'' Utanmışçasına kafasını kaşıdı. ''Yan tarafa dün taşındım. Ve tuvalet kağıdım yok.'' Son cümleyi biraz kısık sesle söylemişti.
''Bir saniye...'' Luke gülmemek için dudaklarını dişleyerek yanlarından ayrıldı.
Luke giderken Calum, Michael'a dönüp sırıttı. ''Luke çok ateşli, değil mi?''
Michael kıkırdadı. ''Bu kelimeleri nereden öğreniyorsun bilmiyorum ama benim sevgilim var.''
Calum'ın gözleri şaşkınlıkla açılı, ''Kim? Adı ne?''
''Crystal.'' dedi Michael. Bu sırada Luke elinde bir tuvalet kağıdıyla geri gelmişti. Onu Michael'a verdi, ''İşte. Başka bir şey lazım mı?''
''Hayır, teşekkürler.'' Michael, Calum'a göz kırptı ve arkasını dönüp kendi evine yürüdü.
Luke kapıyı kapatırken Calum sarışının bacağına yapıştı. ''Ateşli çocuğun bir sevgilisi varmış, Lukey.'' Luke, Calum'a dönüp onu kucağına aldı. Cevap vermedi ve onu salona kadar taşıdı. Bir koltuğa bıraktı ve oyun kolunu ona verdi. ''Oyun?'' dedi soru sorar gibi.
Calum 'şeytani' bir kahkaha atmaya çalıştı, ''Beni yenemezsin Lukey!''
''Göreceğiz.'' Luke oyunu -hangi oyun olduğunu bilmiyordu, ama ne varsa onu oynamak sorun olmazdı- başlattı.
.
.
.
Luke oyun kolunu sinirle koltuğa koydu, fırlatamazdı çünkü kırılırsa parasını öderdi ve o kadar parası yoktu. ''9 yaşındaki bir veledin beni yendiğine inanamıyorum.'' diye mırıldandı.
Calum zaferle ellerini yumruk yapıp havaya geldirdi, ''Ben demiştim Lukey!''
Luke ayağa kalktı. ''Mutfağa gidiyorum.'' dedi ve oraya yöneldi. Kapıdan içeriye girerken Calum arkasından gelmişti.
''Ben yendiğime göre bir şey yapmanı isteyeceğim.'' Sırıtarak söyledi ve buzdolabı açtı ''Bana üst raftaki çikolatayı vermekle başlayabilirsin.''
Luke raftan çikolatayı alıp Calum'a verdi. ''Başlamak? Başka bir şey mi isteyeceksin?'' Kesinlikle şuan herhangi bir şey yapmak istemiyordu. İstediği tek şey eve gidip yatmaktı. Oyun biraz uzun sürmüştü ve bu Luke'un uykusunu getirmişti. Üstelik Bay ve Bayan Hood'un eve gelmesine yaklaşık olarak daha bir veya iki saat var sayılırdı.
''Oh, evet. Başlamak.'' Calum çikolata poşetini açtı ve onunla savaşır gibi yemeye başladı. Ağzı çikolatayla kaplanmıştı. ''Alışverişe gidip daha fazla çikolata almanı istiyorum.''
Luke hemen yanında duran peçete paketinden bir peçete (Yok peçete paketinden muz çıkardı amk) çıkardı. Calum çikolatanın son parçasını yedikten sonra poşetini çöpe attı ve peçeteyle Calum'ın ağzına bulaşan çikolatayı silmeye çalıştı. ''Bunu yapmayacağım Calum. Dışarıya çıkmak istemiyorum.''
Calum, Luke'tan uzaklaştı. ''Yapmayacak mısın?'' Luke başını olumsuz anlamda sallayınca Calum bağırdı.
Öyle bir bağırdı ki, yan tarafta sevgilisi ile 'bir şeyler' yapan Michael bile bu sesi duymuştu. Bir anlığına Luke'un, Calum'ı öldürmeye çalıştığını düşünmüştü.
Luke hızla Calum'ın ağzını kapattı. ''Tanrım!'' dedi ''Sadece bağırma.''
***
Ben olsam Calum'ın Luke'a verdiğini düşünürdüm. Hiç fesat değilsin Mike, aferin böyle devam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby sitter ;; muke
FanfictionLuke bir evde çocuk bakıcısı, Ve Michael bu evin yanında oturuyor.