3.Bölüm "Allah Belanızı Versin!"

63 4 5
                                    

Eve geleli üç saat oluyordu ama ablam hâlâ ortada yoktu. Eve ilk geldiğimde odaya kapanıp Selin'i aramıştım. Selin benim çocukluk arkadaşımdı. Hep aynı okullarda okumuştuk ve herşeyimi bilen tek insandı. Üniversite'de ayrılmak zorunda kalmıştık çünkü taşınmışlardı ve üniversiteyi Bursa'da okumak zorunda kalmıştı.

Bir saat boyunca Selin'le konuşmuştum. Olan biten herşeyi eksiksiz anlatmıştım. Konuşmanın sonunda her zamanki gibi karşılıklı olarak Tuna'ya bela okumuştuk. Onunla konuşmak bana hep iyi geliyordu zaten.

Selin'le konuştuktan sonra yaklaşık bir buçuk saat piyano çalmıştım. Piyanonun sesi bütün stresimi alıp götürüyordu, tabii ki bir anlığına.

İki buçuk saatlik bir sürecin sonunda ablam hâlâ gelmemişti. Bende salona geçip televizyon izlemeye başlamıştım. Şuan boş boş televizyona bakıyordum, ama sadece bakıyordum.

Dayanamayıp oturduğum koltuktan kalktım ve üstüme siyah kısa montumu giyip altıma da hızlıca spor ayakkabılarımı geçirdim. Çantamın içinden arabanın anahtarını, komidinin üstünden de telefonumu alıp mutfakta tatlı yapmakla uğraşan anneme:

"Anne ben ablamı bulmaya çıkıyorum. Bir saate falan dönerim."diye seslenip evden çıktım ve arabama doğru yürümeye başladım.

Arabanın yanına geldiğimde arabanın dibine bir araç parkedildiğini gördüm. Nasıl çıkacaktım ben buradan?

Arabanın arkasında çöp kutusu duruyordu önüne de o araba park etmişti. Burdan çıkmam için ya çöp kutusunu yerinden sökecektim ya da bu arabanın sahibi bu arabayı burdan çekecekti.

Etrafıma bakıp arabanın sahibinin hangi evde oturduğunu tahmin etmeye çalıştım. Hislerime güvenerek sol tarafımda duran evin kapısını çaldım. Umarım rezil olmazdım... Başımı öne eğip beklemeye başladım.

Kapı açıldığında kafamı kaldırdım ve açan kişiye baktım. Esmer, siyah saçlı, kahverengi gözlü benden en az 5 santim uzun, yapılı bir çocuk çıktı karşıma. Belki yakışıklı olabilirdi kabul ama şuan konum o olmamalıydı.

Çocuk bana 'artık beni dikizlemeyi bırak ve ne diyeceksen de' dermiş gibi bakıyordu. Kendime gelip:

"Şu kapıdaki araba sizin mi?"diye sorumu sorduğumda kafasını yana eğerek elimle gösterdiğim yere baktı ve bana geri dönüp sakince:

"Evet benim. Bir sorun mu var?"diye ukala tavırla konuşunca artık sinirlenmeye başladığımı farkettim. Zaten sinirliydim bide bununla mı uğraşacaktım. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve nefesimi verirken gözlerimi açarak:

"Evet var! Arabamın dibine park etmişsiniz ve çıkamıyorum oradan. Arabanızı biraz ileriye alabilir misiniz lütfen?"diyerek cevabını beklemeye başladım. Dudakları yana doğru kıvrıldı ve :

"Fazla mi asabisin yoksa bana mı öyle geliyor güzelim?"diyerek kapının pervazına yaslanarak kollarını birleştirdi.

"Ne münasebet! Arabanızı çekecek misiniz yoksa çekici mi çağırayım?"diyerek bende kollarımı birleştirdim. Kapının pervazından ayrılıp içeri girdi ve birkaç saniye sonra elinde araba anahtarıyla gelip karşıma dikildi. Kaşlarını kaldırdı ve hafifçe tebessüm ederek:

"Önümden çekilirsen çekici çağırmana geren kalmaz güzelim."diyince hemen sola doğru bir adım atıp önünden çekildim.

Yanımdan geçip arabasının kapılarını açtı ve şoför koltuğuna oturdu. Bende kendi arabamın yanına gidip onun arabasını çekmesini bekledim. Arabasını ilerletip arabamın biraz ilerisine götürünce:

VAZGEÇİLMEZ ☀🔥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin