Multimedyadaki Mayıs :)
Nefesimi sinirle verip elime aldığım oklavayla tavana bir daha vurdum
“Ergenliğinizi insanlık çerçevesinde yaşayın yeter be öğrenciyiz biz de sizi küçük şeytanlar!” Derin bir nefes aldım ve içimden 3’e kadar sayıp verdim. Yukarı dairedeki veletler her zamanki gibi durmuyordu. Bu hep olağan bir durumdu ama iki gündür evde saatli bomba gibi geziyordum.
Deniz kafasını onaylamaz şekilde iki yana salladı ama regl olacağımı bildiği için bir şey demedi. Evet her ay regl olmadan önce evde fırtınalar estirdiğim için ev halkı benle olabildiğince az ilişki kurardı. Bütün negatif enerjimle tekli koltuğa tekrar oturdum ve fatih hocanın vermiş olduğu dosyayı okumaya başladım. Zaten sinirlerim tepemdeyken bir de bunla uğraşıyordum. Ben 20 sayfalık dosyaya odaklanmaya çalışırken büyük bir gürültüyle eve Melis girdi . Ayakkabılarının birini başka bir yere diğerini başka yere fırlatıp yayvan bir gülümsemeyle kendini Denizin yanına attı ve derin bir nefes aldı
“Melis kafayı mı çektin ne bu halin gerizekalı” dediğimde yine iç çekip
“ Ben aşık oldum kızlar” dedi. Gözlerimi bıkkınca devirdim . Deniz ise yinemi bakışını atıp 3 kitap kalınlığındaki ama tek bir kitap olan kitabına geri dönüp kaldığı yerden çalışmaya devam etti. Bu kız hangi salaklıkla tıp okuyor bilmiyorum. Tıp demek kendini yıpratmak arkadaş. Baygın bakışlarımı tekrar Melise yönelttim
“ Yine hangi şanssıza abayı yaktın havuç kafa ?” Anında kaşlarını çattı.
“Nerden şanssız oluyormuş ! Hem bu sefer valla aşık oldum yaaa .”
Bizim imalı bakışlarımızı fark edip
“ Ya hiç öyle bakmayın bu sefer kesin. hayatımın aşkı , beyaz atlı, siyah Porsche’li prensiiii” diyerek uzaklara daldığında ikimizinde onu taktığı yoktu. Bunu fark ettiğinde daldığı hayallerden çıkıp sinirle kaşlarını çattı
“ Ne biçim arkadaşsınız siz be ! şşşt kime diyorum abayı yaktım ben aşık oldum huuhuu” baktı yine takan yok söylene söylene odasına gitti. Melisin bu hallerine alışmıştık o yüzden ciddiye tabiki de almıyorduk. Nasıl olsa iki güne unuturdu. Çünkü melisti bu. Şıpsevdi bir yapısı vardı. Kafamın iyice dağıldığını anlayıp dosyayı bir kenara fırlattım. Deniz yine onaylamaz bir şekilde bakınca omuz silktim. Ne var yani biraz dağınıksam. ,
Oturduğum yerden kalkarak mutfağa dosdoğru nutella kabımın yanına geldim ve sandalyeye oturup kaşıklamaya başladım.
Melis ve Deniz ile lisede tanışmış kaynaşmıştık. Daha doğrusu Deniz ile kaynaşıp Melis ile saç baş girmiştik. O anı hatırlayınca istemsiz kıkırdadım. Ama daha sonra ayrılmaz üçlü olmuştuk ve halada öyleyiz. Büyük uğraşlar sonucu aynı şehirde kazandığımız üniversiteler sayesinde hep hayalini kurduğumuz evimizi tutmuş olduk. Deniz her zaman ağırbaşlı olanımızdı her şeyi soğukkanlılıkla karşılar ve değerlendirirdi. Tıp okumasına şaşmamak gerek. Melis ise tam bir çatlaktı. Yeri geldiğinde çirkefleşir yeri geldiğinde şirinlikten ölürdü . Bütün çılgın fikirler onun altından çıkardı. Ama her şeye rağmen hiç neşesini kaybetmezdi. Ben ise bendim işte. Ne Deniz kadar başarıya odaklı nede Melis kadar deli doluydum. Sadece üniversiteyi bitirmeyi planlıyorum . Gerçi bitirince de ne değişicek bilmiyorum ama .
Ben böyle derin düşüncelere dalmışken yan tarafta olan odadan Melis seslendi
“ Mayıs gitt bakkaldan ekmek al gelirken almayı unutmuşumm! ” gözlerimi bıkkınlıkla devirdim
“ Ya banane ya aklın havada olmasaydı gerizekalı. ben gitmiyorum deniz gitsin ” Tabi ki de Denizin bilindik paçayı kurtarma cümlesi hemen arkadan geldi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love İs Coming (!) (askıda)
Teen FictionHeipimiz hayatımızın aşkıyla bir kafe , okul , iş yeri gibi yerlerde tanışıcağımızı sanırız. Bende öyle sanırdım en azından bakkalda tanışacağımızı tahmin etmezdim... "Önemli değil amca sen şu parayı alda küçük hanımefendinin borcunu sil" Pardon...