7- Kırmızı Büyükanne

14.8K 418 19
                                    

Yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin  :D

Sinirle tırnaklarımı kemirmeye başladım. Yaklaşık 10 dakikadır sorduğum bütün sorulara tek cevabı sırıtmaktı. Ve lanet olası bizi nereye götürüyorsa pek yakın bir yer olmadığı kesin. Yandan çaktırmadan suratına baktım. Yaklaşık bir haftadır tanıdığım biriyle anlaşma yapmış , bir ay her istediğini yapmaya söz vermiştim. Şimdi ise beni hiçbir bok bilmediğim bir yere götürüyordu. Cidden içimdeki asi sürtük nereme kaçtı benim ? Ben ne bokuma bu siktiri boktan herife güveniyordum ki. Herif arabayı kenara çekip tecavüz etse ne bok yicem ben ?

Tırsarak geçtiğimiz orman yoluna baktım. Sonra da yanımdaki yaratığa. Valla öküz falanda yakışıklı çocuk. Ne demişler bilirsiniz tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakıcaksın. Ne diyorum ya ben ? Beynimin içindeki fantezik düşüncelere edeyim. Kendime sövmeyi bırakarak sinirle ofladım. Bana yandan bir gülüş atarak önüne döndü. Hahh beni bir gülüşle susturabileceğini zannediyorsan gerçekten de çok doğru düşünüyorsun ahbap . Gülümsemesini yediğim eşek ya. Aferin mayıs böyle devam et yakında organ mafyalarını da yem olursun. Arabanın  birden durmasıyla şaşkınlıkla etrafıma baktım.

“ Nereye geldik biz ya !” diye tırsak çıkan sesimle konuştuğumda tabiî ki yine beni takmadı. Durduğumuz yer ormanın içinde göğe kadar uzanan demir kapılardı. Aynı şu korku filmlerinden fırlayan kapılardan yani. Burda hangi gerizekalı yaşar ki. Benim götüm üç buçuk ata dursun, bu büyük demir kapı gürültüyle açılmaya başladı. Tamamen açıldığında şaşkınlıkla içeriye baktım. Dışarıdan perili ev gibi görünen demir kapıların ardında bir saray yavrusu vardı. Arabayla içeriye girdiğimizde etrafa büyüyen gözlerimle bakmaya başladım.

Ev pardon malikane devasa büyüklükteydi. Bahçe ışıklandırılmıştı ve karanlık bile olsa görebileceğim türde mükemmel ötesi çiçekler vardı. Şu büyük gösterişli su fışkıran çeşmelerden bile vardı. Hayran hayran geldiğimiz saray yavrusuna bakarken batıkan nuramadan öksürdü. Hemen açık olan ağzımı kapattım. Lanet olsun !

“ İncelemen bittiyse neden burda olduğumuzu açıklayayım.” Ağzımı şaşırmış gibi açıp gözlerimi pörtlettim.

“aaa sen konuşabiliyor muydun ya !” sinirle sokulandım. Kıt beyinli herif yol boyunca sorduğum hiçbir soruya yanıtlamamıştı. Bu söylediğime karşılık sadece gözlerini devirdi.

“ Buraya neden geldiğimizi merak ediyorsundur.” Yok  canım ya ben manyağım insanların beni alıp götürmesini seviyorum.

“ Ya senin sorunların mı var oğlum ! Ne bok yicez burda!!” diye çığırdığımda çatık kaşlarının arasından konuştu.

“ Anlaşmamızı unutma” Eh işte atarım buraya kadarmış.

“ Anlaşmayı biliyoruz herhalde. Ama bu hiçbir şey demeden beni buraya getirmen demek değil .”  Eh biraz öncekine göre daha sakin konuştum. Bıkkınlıkla nefesini dışarı bıraktı. 

“ Bak kısa ve net konuşucam. Burası büyükannemin evi ve bir davet verdi. Bu davete annemler katılamadğı için benim kesin katılmam gerekiyor.” Kaşlarım havada ona baktım. Parayı kimin sıçtığını öğrenmiş olduk arkadaşlar.

“ Eeee niye sen abin , kardeşin?” Evet bildiğime göre birde kız kardeşi var. Anında kaşlarını çatıp bana yaklaştı.

“ Sen beni mi araştırdın ?”  Kaşlarımı havaya kaldırıp anında lafı yapıştırdım.

“ Sen beni araştırmadın mı ?” Çatık kaşlarını düzeltti ve geri çekildi.

“ Neyse işte benim katılmam gerekiyor ve katılıyorum. Gerisi seni ilgilendirmez. Şimdi bu davetteyiz  ve sen  fransadan yeni dönmüş sosyetik bir ailenin kızı ve benimde nişanlımsın.” Söyledikleri saçma sapan sözlerden sonra ilk önce suratına bön bön baktım. Sonra kaşlarımı kaldırdım ve şimdiye kadar atabildiğim en yüksek kahkahayı attım. Siz buna daha çok haykırmak, anırmakta diyebilirsiniz. Bu çocuk benimle dalgamı geçiyordu? Ben kim sosyetik bir aileden gelmek kim. Lan benim ailemin en sosyalleştiği an, her ay düzenlenen çiğ köfte partileri. Bu aklıma gelince daha çok böğürmeye başladım. Birde Fransa diyor .Lan bir sor hiç yurtdışına çıktın mı diye.

Love İs Coming (!) (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin