10- Pirincin taşını ayıklamak.

14.6K 408 21
                                    

Yeni bölüm sonunda geldi. Biliyorum çok gecikti ama gerçekten çok yoğun bir dönem. Gerek okul olsun gerek başka şeyler. Elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım ve uzun olduğuna inanıyorum :D Lütfen yorum yapmayı unutmayınn. İyi okumalar :)

Ayağımı ritmik bir şekilde yere vurmaya başladığımda hala yarım saat önce gelmesi gereken otobüsü bekliyordum. Dün gözüme uyku girmediğinden dolayı  ilk dersimi kaçırmıştım ve şimdide sanki inadıma gelmeyen otobüs yüzünden bir ders daha kaçırmak üzereydim. Sonra mayıs neden sinir hastası ! Ellerimi sinirle saçlarımdan geçirdim. Oyalanılacak bir şey bulmazsam her an ya sinirden yada sıkıntıdan patlayabilirdim.

O yüzden kulaklıklarımı takarak beni rahatlatan sore ve mihai ristea’nın beautiful life şarkısını açtım. Bu şarkı nedense hep pozitif düşünmemi sağlıyor. Şarkıya mırıldanarak eşlik ederken duraktaki reklamların yansımalarına bakarak saçlarımı düzelttim. Dudaklarımda yalamaktan yarısı olmayan rujuma dudaklarımı büzerek baktım ve çantamdan rujumu buldum. Yansımama bakarak rujumu sürerken şarkının da etkisiyle sinirim yavaş yavaş dinmeye başlamıştı. Belki de o kadar kötü bir gün olmazdı. Değil mi ?  Tabi ki de değil. Yansımama bakmayı bırakıp önüme döndüğüm anda duraktan haraket eden otobüse baktım. Allah beni de bugünü de kahretsin ! Hızla kulaklıklarımı çekip otobüsün arkasından koşmaya başladım .

“ Heyy durun! Allah kahretsin para sıçmıyorum ben bu otobüse binmem lazım !” diye çığırdığımda artık  köşeyi dönen otobüs için çok geçti. Ben nefeslenirken yanında durduğum teyze ağzıyla beni onaylamaz bir şekilde cık cıklıyordu.

“Bu  yeni nesil gençleri de ayıp nedir bilmez oldu ayol.” Diye mırıldandığında ters ters teyzeye baktım. Yüzüme en psikopat gülümsememi yerleştirip teyzeye döndüm.

“ Kusura bakma teyze cezaevinden yeni tahliye oldum. Ayıptır söylemesi annemi doğradımda. Aynı size benziyordu. Bilirsiniz bir cinnet her şeyi halleder derler.” Dediğimde kadının beti benzi attı. Ay  kalbi falan vardır bunun hiç uğraşamam . Başımla selam verip hızla ilerdeki taksi durağına ilerledim. Annem bu dediklerimi duysa asıl o beni doğrar valla. Taksiye istemeye istemeye bindiğimde almak için niyetlendiğim elbisenin parası kadar yol parası gidiceğini düşündüğümde inledim. Lanet olsun öğrenci yaşamına !

Yaklaşık yarım saat sonra okula varabilmiştim. Söylene söylene taksiden indiğimde koşmaya başladım. Bu dersi de kaçırırsam fatih hoca yeminle beni keserdi. Amfinin önüne geldiğimde nefeslenerek kapıyı açtım.

“ Mayıs Gülen ! Sonunda okulun yolunu bulabildiniz bakıyorum !” fatih hocanın gür sesini duyduğumda dudaklarımı dişledim.

“ Kusura bakmayın hocam geçebilir miyim ?” dediğimde kaşlarını çatarak bana bakmaya devam etti. Bu onun izin verme stili gibi bir şeydi. Bende koşar adımlarla boş olan bir yere oturdum.

Ders fatih hocanın kötü bakışları altında bittiğinde derin bir nefes aldım. Hemen şurdan tüymezsem ölümü çıkartırlar herhalde. Ben öğrencilerin arasına dalıp yüzümü saklayarak çıkmaya çalışırken fatih hocanın gür sesini bir kez daha işittim.

“Dur bakalım mayıs hanım! Senle görülecek bir hesabımız var!” Bugünün ne kadar kötü geçtiğiyle baya yoğun düşüncelerim vardı. Neydi bu pazartesi laneti mi ?

“ Bana mı seslendiniz hocam ?” diye kıvırmaya çalıştığımda fatih hoca çatık kaşlarını biraz daha çatabilirmiş gibi bana baktı.

“ Burda senden başka parlak geleceğini elinin tersiyle iten birini göremiyorum ?” diye kapak yaptığında tebrik ettim vallahi. Yaşına göre iyi laf sokuyor. Hocanın ağzını açmasına izin vermeden tükürük saçarak konuşmaya başladım.

Love İs Coming (!) (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin