22-Kıskançlık

8.4K 371 50
                                    

Selam canlarımm. Yine biraz geç geldi bölüm ama uzun süredir yazmıyordum ya paslanmışım biraz :D Bölüm kötü olduysa lütfen kusuruma bakmayın. Anca toparlıyorum. Hepinizi çok seviyorumm

Ve please vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Onlar sayesinde kendime hadi kalk yaz bölüm bekliyorlar diyorumm. Hepinizi çok çok kocaman öptüm :D

Multımedyada masum güzelimiz Mayıs var :D

Başağın 10 dakikadır beni gaza getirmesinden dolayı derin bir nefes alıp aynaya baktım. Suratımdaki kızarıklık nerdeyse geçmişti ve Başak makyajımı bir kere daha tazelemişti.

"Bak dediklerimi harfiyen yapıcaksın tamam mı? Ben de Egenin hareketlerini bir bir gözlemleyeceğim!" diyen Başağa bıkkın bir bakış attım.

"Boşuna hevesleniyorsun dediğin şeyler imkansız şeyler." Başak sinirle gözlerini pörtletip ellerini beline koydu.

"Ben yarım saattir ne anlatıyorum sana? Kendi kendini depresyona sokmayı bırak. Egenin sana karşı ufacık bile bir duygu beslediğini hissetmesem bunların hiç birini demezdim."

"Evet kesinlikle bir şeyler hissediyor. Mesela sinir, nefret!" diye isyan ettiğimde gözlerini devirdi ve beni hızla çekerek tuvaletten çıkardı.

"Şimdilik o düşüncelerini aklından uzak tut. Dediklerimi sakın unutma bak. Şimdi burnunu havaya kaldır hadi çabuk karın içeri göğüs dışarı!" diye söylendiğinde, suratımı buruşturarak dediğini yaptım. Masaya doğru yürümeye başladığımızda derin bir nefes alarak kendimi motive ettim. Seri adımlarla masaya ulaştığımız anda Ege sanki bedenimi yok etmek ister gibi bakışlarını üzerimde gezdirdi. Bende Başağın dediklerini aklıma getirerek alayla gülümsedim ve elimle saçlarımı karıştırarak yana attırdım. Bu hareketimle birlikte zaten en küçük hareketimle açılan kazağım yukarı doğru çıkarak karnımı açıkta bıraktı. Egenin ölümcül derecedeki korkutucu bakışları açıkta kalan karnımda bir süre gezindi ve daha sonra da önündeki içkiyi kafasına dikti. Dudağımda ki gülümsemeyi silmeden sandalyeme oturdum. Engin anında benim olduğum tarafa dönerken, kendimi sakin tutmam gerektiğimi kendime hatırlatıp durdum.

"Nerde kaldınız turuncu kafa ya? Valla bir ara tuvalete düştünüz falan zannettim. İkinizde ufak tefeksiniz zaten." diyip kendi çapında espirisine gülen engine yüzümü buruşturmamak için zor tuttum. Zorla küçük bir kahkaha atıp elimi Enginin koluna götürüp dokundum.

"İlahi Enginciğim sende!" diye cilveli bir şekilde şakıdığımda, Ege öksürmeye başladı. Herkesin tuhaf bakışlarla bana bakmasıyla yerimde kıpırdandım. Haklılardı tabi daha 10 dakika önce çocuğu öldürecek gibi davranırken şimdi resmen yavşıyordum! Bunların hepsi Başağın inanılmaz saçma fikirleri yüzündendi! Beni dolduruşa getirip güya Egenin tepkilerini ölçücekti.

"Engincim mi?" diyen Engin mal olmuş şekilde biraz önce dokunduğum koluna baktı. Masumca gözlerinin içine bakıp tatlı tatlı gülümsedim.

"Evet Engincim ne oldu?" dediğimde gözlerini kısarak beni anlamaya çalışır gibi baktı. Daha sonra o yavşak zekasına yakışmayacak şekilde gözleri parladı ve Egeye baktı. Anlamış olamazdı demi? Sinsice sırıtıp sandalyesini rahatsız edici bir sesle yanıma yaklaştırdı. Gerilen bedenimle çaktırmadan Egeye baktığımda, sigara paketinden yeni bir sigara alırken Enginin hareketlerini izliyordu. Dikkatimi yeniden dudaklarını neredeyse kulağıma sokan Engine verdim.

"Beni kandırabileceğinizi mi zannettiniz? Göründüğüm kadar salak değilimdir tatlım." diye mırıldandığında Egenin pis bakışları altında sanki komik bir şey söylemiş gibi kıkırdadım.

Love İs Coming (!) (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin