Multımedyadaki dağ ayımız batıkan :D
Yaklaşık 10 dakikadır durduğumuz kapının önünde sıkkınlıkla nefesimi verdim. O sorduğum yersiz sorudan sonra öfke sorunu olan ege isimli çocuk sinirle gülmeye başladı. Dedim ya bir normal insan görmedim hayatımda. Tamam biraz alakasız bir soru olabilirdi ama çişim gelmişti ben napıyım. Çocuğun her an üstümüze atlıcakmış gibi bakışlarının ardından bizim dağ ayısı kolundan tuttuğu gibi pansuman yaptırmakla ilgili bir şeyler mırıldanıp çocuğu sürüklemeye başladı. Tabi arkasını dönüp bana bir bakış atmayı da unutmadı. Bizi bu durumdan kurtardığı için minnettar mıyım ? Tabiî ki de değilim ona minnettar olacağıma giderim bizim karşı komşu Hayriye’ye olurum daha iyi.
Ben şans yüzümüze güldü kurtulduk diye melisi çekiştirmeye çalıştığımda buna şiddetle -baya şiddet yani bir tane koluma geçirdi- karşı çıkmıştı. Neymiş efendim kendi yüzünden yaralanmışta bla bla bla. Gerisini dinlemedim zaten. Beni zorla onların gittiği yöne doğru çekiştirdiğinde karşı çıkamadım. Neden çıkamadığımı bilmiyorum normalde tuttuğum gibi dışarı çoktan çıkarmam gerekiyordu. Hayır bunun o dağ ayısıyla hiçbir ilgisi yok. Ve onun yürürken çok tatlı görünen küçük poposuyla da. Tamam egeyi sürüklerken biraz poposunu kesmiş olabilirim ama napıyım küçük popolara karşı zaafım var ! Melisin üstün zekasıyla bir şekilde koridordaki korumalara görülmeden içeri süzülmeyi başarmıştık. Dedim kızın aklı sırf bu şeylere çalışıyor.
Ve şimdi resmen kurbanlık koyun gibi bir odanın kapısında onların çıkmasını bekliyoruz. Ayağımla sıkıldığımda yaptığım gibi ritim tutmaya başladım.
“Mayıs kes şunu duyamıyorum !” diye fısıldayan Melis resmen kapıya yapışmış içerde konuşulanları dinlemeye çalışıyordu.
“ Kapıyla ilişkini kesmezsen kapı açıldığında kapıyla olan ilişkini bu güzelim fayanslarla devam ettiriceksin Melis”
“şşşt”
İnat değil mi kardeşim yine ayağımı yere vurarak ritim tutmaya devam ettim .
“ mayıs !” diye bu sefer fısıltıdan uzak bir şekilde bağırdığında hışımla melisin dayandığı kapı açıldı ve Melis kapıyı açanın üstüne düştü. Hah ben demiştim! Yalnız düştüğü yerdeki fayanslar değil tamamen egenin üzeriydi. Bu sadece filmlerde olmaz mıydı ? Cidden melisin artık ölmemizi istediğini düşünmeye başlıyorum .Çünkü çocuk patlamaya hazır bomba gibiydi ve Melis patlatmaya çok hevesliydi.
Normalde bu kadar sakar olmayan kız bu çocuğun yanında bir dakika sakarlık yapmadan duramıyordu. Bakışlarımı bana bakan dağ ayısından kaçırdım. Çocuk beni pantolonuma geçmiş kanla görmüştü daha beterini düşünemiyorum. Bir hışımla melisi üsünden atan ege sonunda dikkatimizi çekmeyi başardı.
“ ya sen… sen.. seni küçük -” diye konuşamayan egeye baktım . çocuk kendini zor tutuyordu . Buradan bile ateş saçan gözlerini seçebiliyodum. Bir an önce buradan tüymemiz lazım diyorum ama gelin bide bunu melise anlatın.
“ b-ben hakikaten neden böyle oldu bilmiyorum normalde hiç böyle değilimdir yani- ” diye söze devam etmeye çalışan arkadaşımı ege büyük bir öfkeyle böldü.
“ Banane senin normalinden ! kızım belamı arıyorsun git dedik gitmedin gelmiş bide bu küçücük boyunla ahh !” kelimenin tam anlamıyla kükredi . Evet ben bile yerimden sıçradım bu çocuğun öfke sorununun olduğunu bir daha hatırlatmak istiyorum. Ve birde melisin boyuna laf attı. Melis boy konusunda biraz hassastır.
Çok kısa değil ama uzun hiç değildir. Melise baktığımda pısırık Melisin yerine içindeki çirkefle yer değiştirdiğini adım adım gözlemledım. Önce gözlerini kıstı , saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı ve ellerini beline yerleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love İs Coming (!) (askıda)
Teen FictionHeipimiz hayatımızın aşkıyla bir kafe , okul , iş yeri gibi yerlerde tanışıcağımızı sanırız. Bende öyle sanırdım en azından bakkalda tanışacağımızı tahmin etmezdim... "Önemli değil amca sen şu parayı alda küçük hanımefendinin borcunu sil" Pardon...