multımedyadaki melis :))
Havanın soğukluğuyla ellerimi ağzıma getirip hohladım . Nerdeyse bir haftadır dondurucu bir hava vardı .Ve ben soğuk havalardan nefret ederdim. Aslında düşününce nefret ettiğim çok şey var .Aklıma birden 2 gün önceki rezilliğim geldiğinde daha düşünemeden, telefonumun zil sesini duydum. Koca çantamda telefonu aramaya başladım. Allah aşkına bu telefonu hangi niyetle çantaya atmıştım ki . Sonunda hayatımın arayışına son verip telefonu bulduğumda direk kapanmadan kulağıma götürdüm.
“ hangi bok yolundasın negaliçeee” diye ağzı bozuk arkadaşıma görmese de gözlerimi devirdim .
“Nerde olucam Melis dersten yeni çıktım ve şu taktığın saçma sapan ismi söyleme demiyo muyum sana !” Evet arkadaşlarım benim çok negatif olduğumu düşündükleri için bu garip ismi üretmişlerdi. Ve tabiî ki de melisin anca muzurluğa çalışan aklı sayesinde.
“ufff sen onu boşver de bizim kafeye gel bizim yürüyen memeler burda” Yürüyen memeleri duyduğumda sırıttım. Onlardan pek haz ettiğim söylenemezdi ve onlarında bizden haz etmediğini çok iyi biliyordum. Seda ve irem ciddi anlamda yürüyen memeler. Çünkü onlara baktığımda gördüğüm tek şey suratına fışkırmış slikonlu memeleri.
“tamam geliyorum”
“ ve son bir şey daha”
“ne”
“negaliçeeee” diyip telefonu suratıma kapayan arkadaşıma sadece güldüm. Çocuk gibiydi ve onun böyle olması bazen sinirime dokunsa da genellikle hoşuma giderdi. Çünkü melisi melis yapan buydu. Hiçbir zaman içindeki çocuğu kaybetmemesiydi.
Evet iki gün önceki içler acısı halim. O günü hatırlamak tüylerimi diken diken yapıyor. Popomdaki o kocaman kırmızı lekeyi gördükten sonra eve kadar duvara yapışıp yan yan gitmiştim. Ve inanın bana insanların deli mi lan bu bakışlarını saymıyorum bile. Buda yetmezmiş gibi o dağ ayısı arabasıyla yanımdan geçmiş, ve benim halime bir kahkaha atarak göz kırpmıştı. Bütün mahalleye dedikodu vereceğimi bildiğim halde yerden bulduğum ilk taşı arabasına yollamıştım . Tabiî ki benim isabetsiz atışım sayesinde arabaya ulaşamamıştı. O anı hatırlamak bile içimde bir şeyleri parçalama isteği oluşturuyor. Ve bu şey kesinlikle o götünden fışkıran paralarla gezen dağ ayısı ! Onu bir daha gördüğümde yırtma, parçalama,kırma isteğimi üzerinde uygulamayı planlıyorum. Bir daha görmek mi dedim ben tanrı aşkına onu nerde görüceksin mayıs mekanımız olan çaycı ahmette mi ? Bir kere çocuk zengin kokuyor be! Hemde üstündeki donuna kadar. Biz ise pazardan 3 tanesi 5 liraya alıyoruz . İçimdeki don kıyaslaması sona erdiğinde onu bir daha görmeyeceğime emin oldum. Bu düşünceyle çoğunlukla mutlu içimde bir yerlerde burukluk olmuştu. Neden olduğunu anlayamadığım içimdeki burukluğu bıçaklayarak öldürdüm. Benim zengin, kendini beğenmiş aynı zamanda yunan heykeli gibi suratı olan dağ ayılarıyla hiç işim olmaz.
Sonunda içimdeki savaş bittiğinde gelmiş olduğum her tarafta türlü ağaçlar olan çay bahçesine göz gezdirdim. Burası ne o kadar lüks bir yer nede kötüydü . Çok yakından tanıdığımız ahmet amcanın yeriydi. Üçümüzü ayrı severdi. Bizim masaya ilerlerken önünden geçtiğim yürüyen memelere yavşak yavşak sırıttım. Benim geldiğime sevinmediklerini pis pis baktıklarından rahatça söyleyebilirim. Masaya gürültüyle çöktüğümde deniz ders kitabından kafasını kaldırdı ve bana baktı . Melis kafasını kaldırma zahmeti bile göstermezken telefonunda flappy bird oynuyordu. Bu oyunda ne bulduğunu hep merak etmişimdir çünkü tuvalette bile oynuyo.
Melisi ayağımla dürttüğümde sonunda kafasını kaldırıp kızgın bir bakış attı.
“off mayıs yaa tam 30 yapıyodum ”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love İs Coming (!) (askıda)
Teen FictionHeipimiz hayatımızın aşkıyla bir kafe , okul , iş yeri gibi yerlerde tanışıcağımızı sanırız. Bende öyle sanırdım en azından bakkalda tanışacağımızı tahmin etmezdim... "Önemli değil amca sen şu parayı alda küçük hanımefendinin borcunu sil" Pardon...