3- Kurabiyem

3.1K 299 157
                                    

Baekhyun hyungu rüyamda tam üç kez gördüm. İkisinde de beni rahatsız etmiş, gerçek hayatta yaptığı gibi dalga geçmişti. Üçüncüsünde ise... Bu konu hakkında konuşmak istemiyordum. Çünkü uyandığımda alt tarafım iyi bir durumda değildi. Hayatımda ilk defa yeni tanıştığım biriyle ilgili ıslak bir rüya görmüştüm. Ama suç bende değildi, hepsi Baekhyun hyungun suçuydu.

Onu düşünmediğim bir günümün olmadığını inkar edemezdim. Her saniye aklımdaydı ve bu çok sinir bozucuydu. Belki de bir daha onu asla görmeyecektim ancak kafayı ona takmıştım bir kere. İçimden bir ses tekrar görüşeceğimizi söylüyordu. Belki bugün... Çünkü annem bu gece yine geç gelecekti ve bilin bakalım beni kime emanet edecekti? Baekhyun hyung demek isterdim ama maalesef (hangisi daha iyiydi bilmiyordum ama her türlü ikiside kötüydü) Bayan Song'a kalmıştım. Yine de içimden bir ses Baekhyun hyungu göreceğimi söylüyordu.

Tam o anda zil çalınca şaşırarak yerimde doğruldum. Henüz annem evden ayrılmamıştı. Bayan Song genelde annem gittikten beş veya on dakika sonra gelirdi. Şimdiye kadar hiç annem evdeyken geldiğini görmemiştim. Tanrım, yoksa... Hayır, o olamazdı. O olsaydı bile bu kadar erken geleceğini hiç sanmıyordum. Eğer onu şu kadarcık tanıyorsam bu kadar erken gelmezdi.

Kapının açıldığını duydum. Odamdan çıkmaya üşendiğimi bildiğinden annem açmış olmalıydı.

"Baekhyun! Seni tekrar görmek çok güzel. Senin geleceğini bilmiyordum, ne kadar güzel bir sürpriz!"

Siktir. Hayır, olamaz. Olmamalıydı.

Panikleyerek yatağımdan fırladım. Odam darmadağındı. Buraya gelecek olursa biterdim.

"Sehun odasında, tatlım. Merdivenlerden çıktığında karşına çıkan ilk oda. Seni gördüğüne sevineceğine eminim!"

Ne?! Ben ve onu görünce sevinmek? Çok komikti!

Baekhyun hyungun annemle biraz daha konuştuğunu (daha çok kıkırdadığını) duyduğumda kendime geldim ve yere attığım kıyafetlerimi toplamaya başladım. Toplamaktan kastım dolaba tepiştirmekti. Annem bu yaptığımı görecek veyahut bilecek olursa beni şuracıkta yatağımın yorganıyla boğardı.

Kıyafetleri topladığıma emin olduktan sonra sıra peluş oyuncaklarıma gelmişti... Evet, on yedi yaşında bir erkek çocuğunun peluş oyuncaklara zaafı vardı. Bununla ilgili tek kelime duymak istemiyordum. Hiç de çocuksu değildi!

Yine de Baekhyun hyungun dalga geçeceğine adım kadar emin olduğumdan onları da saklamaya karar verdim. Tam hepsini almış yorganımın altına saklarken kapım aniden açılıverdi. Merdivenlerden çıkarken sesini bile duymamıştım, hayalet miydi?!

İrkilerek ona döndüm.

Bu haksızlıktı, yine yakışıklı görünüyordu. Benim ise bu boyuma rağmen beş yaşındaki çocuklardan farkım yoktu. Gerçekten haksızlıktı. Yakışıklı olmayı hak etmiyordu!

"Sehunnie! Beni özledin mi?"

Parlak bir gülümsemeyle bana doğru koşturduğunda şaşırarak geriye doğru bir adım attım. Fakat adım atacak bir yerim kalmadığından kendimi yatağa sırtüstü düşerken bulmak çok uzun sürmemişti. Hemen üstümde ise Baekhyun hyungu görmeyi kesinlikle beklemiyordum.

Kucağıma uzanmış bana sarılıyordu. Bu da neydi böyle?!

"Iyy, kalk üstümden." diyerek onu omuzlarından ittirdim. Üstüme yatıp bana kollarını dolaması ve utanmazca burnunu boynuma sürtmesi hiç hoş değildi. Hemen üzerimden kalkmalıydı! Yoksa kötü şeyler olacaktı. Gerçekten kötü şeyler.

"Ben de seni çok özledim, tatlı kurabiyem. Annene beni sordun demek, öyle mi? Beni bu kadar özleyeceğini bilseydim karşına çıkmaya çalışırdım. Görüşmeyeli kaç hafta oldu? 2?3?"

one and only // sebaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin