nedense bu şarkıyı öneresim geldi çünkü güzel bir şarkı isterseniz dinleyin,
Aerosmith - I Don't Wanna Miss a Thing
birde bu nasıl bölüm ismi demeyin gülün geçin neden yaptım ben de bilmiyorum tamam mı öptüm iyi okumalar...
İki gün.
Baekhyun'un ödevimi yapışı ve telefon numarasını bırakalı iki gün geçmişti fakat ben hâlâ mesaj atıp atmamakta tereddüt yaşıyordum. Henüz mesaj atmamış olmam kulağa nasıl geliyordu bilmiyordum fakat bu bana göre biraz kaba ve biraz da utanç vericiydi. Acaba benim mesaj atmamı bekliyor muydu? Acaba iki gün boyunca beni düşünmediği bir saniyesi var mıydı? Çünkü benim onu düşünmediğim değil bir saniyem, salisem bile yoktu da. Her zaman olduğu gibi aklıma girdi mi bir türlü çıkamıyordu.
Mesaj atmalısın diyordu iç sesim. Senin çözemediğin matematik sorularını yaptığı için bir teşekkürü hak ediyor diyordu fakat onu sürekli duymazlıktan geliyordum çünkü utanıyordum, tamam mı? Ona gıcık oluyordum, beni delirtiyordu, beni kötü bir insana çeviriyordu ve ölesiye nefret ettiğim düşünürken tek bir hareketiyle tekrar ona karşı yumuşuyordum ve en çok da bundan nefret ediyordum. Sadece tek bir hareketiyle ona karşı olan nefretimin kırıntı kalmayacak şekilde kaybolmasından nefret ediyordum. Tamam, kin tutan biri değildim ama eğer ondan nefret ettiğimi düşünüyor ve bunu ona söylüyorsam döneklik yapmamalı, lafımın arkasında durmalıydım. Ancak... duramıyordum işte. Bir saniye önce ondan nefret ediyorken diğer bir saniye onu özlüyordum. Berbattı. Dengezisleşmiştim, mahvolmuştum.
Üstelik bir de okulumdaki insanlar vardı. Baekhyun'un okula gelişinden sonraki gün okula girdiğim an insanların gözleri eve gidene kadar hep üzerimde olmuştu, hâlâ olmaya devam ediyordu da. Bir anda okuldaki statüm artmış, dedikodu malzemesi ve okulun gözdesi oluvermiştim. Çok ciddiyim, bir gram hoşuma gitmemişti bu şey. Alışık değildim. Hem olsam bile insanların bakışlarının hedefi olmak güzel hissettirmiyordu. Üç senedir varlığımdan bile haberleri olmadığını düşündüğüm sınıf arkadaşlarım benimle ilk defa konuşmuştu. Bunun güzel hissettireceğini düşünüyorsanız yanılıyordunuz çünkü ben sınıf arkadaşlarımı hiç sevmezdim. Hepsi iki yüzlü insanların tekiydi. İşte bu yüzden kimseyle konuşmazdım ve onlar da sorunun benim utangaçlığımla alakalı olduğunu sanarlardı fakat değildi işte. Sorun onlardaydı, onlardan hoşlanmıyordum. Ve benimle bir anda, sırf o olay yüzünden, konuşmaları gerçekten korkunçtu. Hepsi çıkarcıydı, içlerini biliyordum hepsinin. Bu yüzden sadece 'düzgün' soru sordukları zaman ağzımı açmıştım, gereksiz bir sohbet kurmamaya özen gösteriyordum.
Bir de diğer bir kısım vardı. Bunlar daha korkunçtu çünkü o kısım Byun Baekhyun'u tanıyan kısımdı. Yemekhanede tek başıma otururken bir anda etrafımı kuşatmışlar ve bana onunla nasıl tanıştığımı falan sorup durmuşlardı. Ne düşündüklerini anlamamak zor değildi. Hepsi onun gibi bir şaheserin nasıl olur da benim gibi inek (matematiği yapamıyor oluşum inek olmadığım anlamına gelmezdi tamam mı?) bir çocukla takılırdı inanamıyorlardı. Biri, kesin Baekhyun'un bir akrabası veya tanıdığıdır yoksa onunla ne işi olur ki, demişti. Diğeri, aslında şöyle bir bakınca çocuk da fena değil, diyerek beni süzmüş ardından diğerleri de dediğini yaparak beni onaylayan bakışlarla süzdüğünde rahatsız olmuştum fakat onlar susmamıştı. Yanımda oturanlardan biri, sessiz olanlardan korkacaksın asıl, deyince daha fazla dayanamayarak oradan kaçmış ve işte şu an olduğum yerde, erkekler tuvaletinde iki gündür yaşadığım saçma sapan anları düşünüyordum.
Tek kelimeyle korkunçtu.
Baekhyun'dan nefret etme sebebim çok fazlaydı işte, görüyordunuz. Fakat bir yanım hâlâ ona karşı pamuk şeker gibiydi, olur olmadık bir anda eriyiveriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one and only // sebaek
FanfictionKurabiyeler, tatlış bir Sehun, ısırıklar, korumacı Baekhyun hyung, oynaşmalar. Ve bolca kurabiye. Sehun'lu kurabiye.