Nasıl barıştık, ne zaman oldu bilmiyordum ama bildiğim bir şey varsa o da tekrar Byun Baekhyun ile takılmanın beni Stitch'in yumuşak göğsüne yatmak kadar huzurlu ve suyu yeni kaynatılmış kahve kadar da sıcak hissettirdiğiydi. Sanki hep olmam gereken yer onun yanıymış gibi hissediyordum, onun yanında olmak kendimi evimdeymişim gibi hissettiriyordu ve işte ben bunu huzur olarak adlandırıyordum çünkü huzur denince aklıma bunlardan başka bir şey gelmiyordu. Ve birde sıcaklık vardı; sıcaklık her yerimdeydi. Soğuk bir Nisan akşamı, üzerimde yalnızca bir hırkayla, sokaklarda dolaşıyorduk ve Baekhyun beni ısıtıyordu fakat sıcak elleri ellerimi sımsıkı, birazcık gevşetse elleri arasından kayıp düşecekmişim gibi sımsıkı, tutmasından dolayı değildi. Başlı başına Baekhyun beni ısıtıyordu, bir şey yapmasına dahi gerek yoktu, ona bir bakış atmam içimde anlamdıramadığım bir sıcaklığın doğmasına, sonra da büyüyüp tüm hücrelerimi ele geçirmesine neden oluyordu, ama o bunu bilmiyordu tabii. Bunu ona söyleyemezdim, söylersem bir daha yüzüne bakabileceğimi sanmıyordum çünkü bunlar bana uzak ve yabancı kavramlardı, kendime dahi açıklayamıyordum daha. Bu his neydi? Öğrenmek istiyordum ancak Baekhyun soracağım en son kişi bile olmazdı, bu yüzden başkalarını bulmalıydım fakat önce çekingenliğimi yenmeliydim.
"Hava serin, üşüdün mü?" Baekhyun parmaklarımızı birbirine sıkıca kenetlediği elimi kaldırıp dudaklarına götürmeden önce sordu. Şey, biraz üşümüştüm elbette, ama bunu ona söyleyip de erken eve dönmek veya bu vesileyle onu ısıtan tek naçizane şeyi, deri ceketini, kapmak istemiyordum. Baekhyun centilmenlik yapardı biliyordum, ceketini çıkarıp bana verirdi falan gelemezdim öyle şeylere; hoşuma gitmeyeceğinden değil elbet, tabii ki hoşuma giderdi ama ben onun üşümeni istemiyordum, özellikle benim yüzümden. İşte tam bu nedenden dolayı küçücük bir yalan söylemekten zarar gelmezdi.
Soğuktan çatlayan dudaklarımı aralayarak dediğine itiraz edecektim ki Baekhyun'un ağzına götürdüğü elime sıcak nefesini üflemeye başlamasıyla ağzım açık öylece donakaldım, yok yok, donakaldım denmezdi yahu, çünkü Baekhyun beni çok güzel ısıtıyordu, ben sadece kalakalmıştım. Baekhyun hâlâ sımsıkı tutmaya devam ettiği elimi dudak uçlarına değdire değdire beni ısıtmak için sıcak nefesini üflerken yaşamsal fonksiyonlarım gittikçe dengesini kaybediyordu. Güm güm atan kalbim ağzıma kadar gelmiş, midem tabiri caizse hain ve beklenmedik bir kelebek saldırısına uğramıştı, beyin işlevlerimi yitirdiğimden de doğru düzgün düşünemiyordum. Ani hareketi sonucu resmen şoka girmiştim fakat bunun farkında değildi Baekhyun, sarsak sarsak (böyle yürüyen sadece bendim aslında) yürümeye devam ederken çok normal bir şeymiş gibi üflüyordu sımsıcak nefesini, nefesini sırf beni ısıtmak için harcadığı gerçeğiyle kalbim nasıl başa çıkabilirdi? Baekhyun beni yalnızca iki saniyede altüst etmiş, enkaza çevirmişti; bir ödülü hak ediyordu.
Ve işte, 'Yılın En İyi Kalp Durdurucu İnsanı' ödülü Byun Baekhyun'a gidiyor, alkışlar lütfen...
"Diğer elini de uzat," diye yumuşak bir ses tonuyla emredince bunun bir emir cümlesi olduğu hakkında bir saniye bile düşünme gereği duymadan soğuktan donan diğer elimi uzattım, hemen boşta kalan eliyle yakalayıp dudaklarına götürdü. Yüzünde ciddi bir ifadeyle diğer elimi de ısıtırken nasıl hâlâ eriyip gitmediğimi ya da ölmediğimi sorguluyordum. Demiştim ya: Baekhyun beni ısıtıyordu, sahiden ısıtıyordu yahu, yalan değildi... Sadece sıcak nefesini üflediği ellerim değil her hücrem ısınmıştı benim, cayır cayır yanıyordum, beni bu alevlere fırlatan da kendisinden başkası değildi fakat memnundum beni attığına, canımı acıtacağı yerde tatlı hissettiriyordu, evet cidden tatlıydı.
"Isındın mı biraz?" dedi ellerime öpücük kondurmadan önce, ardından karanlıkta yıldız gibi parlayan kahverengi gözlerini benimkilere çevirdi. Aniden esen rüzgardan mıdır bilinmez bir titreme geçti bedenimden ya da Baekhyun'un bakışlarıydı beni titreten. Bana şöyle yoğun bakması yok muydu, kontrolünü yitirmiş bir hız treninin en yüksek tepesinden aşağı müthiş bir hızla düşüyormuş gibi midemin altını üstüne getiriyordu fakat bu da yine tatlı bir altüst olmaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one and only // sebaek
FanfictionKurabiyeler, tatlış bir Sehun, ısırıklar, korumacı Baekhyun hyung, oynaşmalar. Ve bolca kurabiye. Sehun'lu kurabiye.