24- Luhan ile Baekhyun'un 'tatlı' ilişkisi

2.2K 230 205
                                    

kısa olduysa üzgünüm, bol diyaloglu bir bölüm oldu, hatalarım varsa kusura bakmayın çünkü kontrol edemedim bebişlerim iyi okumalarr

"Defol git yanımdan yoksa çakacağım ağzının ortasına bir tane göreceksin gününü, sabahtan beri kuyruk gibi dolaşıyorsun götümün dibinde!"

Önce kızgın ve tehditkar sesi duyuldu Baekhyun'un, sonra salondan içeri giren bedeni görüş hizama girdi, tam da tahmin ettiğim gibi ses tonu yansıyordu yakışıklı yüzüne, çatmıştı kaşlarını ölümüne, derin derin soluyordu kendini sakinleştirmeye çalışırcasına ve ne zaman adı geçse ya da yüzünü gördüğünde olduğu gibi kötü kötü bakıyordu Luhan'a fakat Luhan hiç etkilenmişe benzemiyordu bile. Aksine, Baekhyun korkup kaçması adına uyarı manasında yumruğunu havaya kaldırdığında tek yaptığı kıçının dibine daha da girmek olmuştu, pişkin pişkin sırıtıyordu sanki Baekhyun'un kızgın olmasından müthiş bir zevk alıyormuş gibi, ki bence bu yüzde yüz doğruydu, kesinlikle Baekhyun'u kızdırmaktan zevk alıyordu.

Çünkü kardeşlerdi, üvey olsalar dahi.

Of ya, hâlâ şu gerçeğe alışamamıştım, pekala beş dakika alışmam için yeterli bir süre değildi lakin en azından birazcık olsa bu gerçeği görmezden gelemez miydim? Çok garipti, çok çok garip, belki de ömür boyunca alışamayacak, kabullenemeyecektim kan bağları olduğuna. Vay be, kan bağları vardı ciddi ciddi. Acaba anneleri mi ortaktı, babaları mı? Merak ediyordum fazlaca ancak beklemeliydim, Baekhyun anlatmaya hazır olana ve ben de dinleyecek gücü kendimde bulana kadar.

"Bana yemek yaparsan ayrılırım o çirkin kuru götünden," diye karşılık verdi Luhan harbiden bir kuyruk gibi Baekhyun'un peşinden odaya girerken, her ne kadar kardeşi olsa da hafif bir kıskanlık hissetmiştim onu sevdiğim adamın götünün dibinde görünce. Başka göt mü yoktu ya?

"Siktir lan! Sikseler sana yemek yapmam, gelmiş bir de utanmadan yüzsüzce bana yemek yap diyor. Bokunu ye sen ya da git birkaç oğlanın götünü, alışkınsın zaten yemeye, doyarsın merak etme." Baekhyun kaşları çatık bir şekilde cevabı şak diye yapıştırdığında elimi ağzıma götürerek bir kıkırtının kaçmasına son anda engel oluverdim. Normalde hiç mi hiç sevmezdim böyle pis konuşmasını lakin bunu söylerkenki ifadesi o kadar modumu -ve modumuzu- yansıtıyordu ki komiğime gitmişti bir anda işte. Luhan'ı gerçekten sevmiyordu, her halinden belli ediyordu bunu, ben de tam olarak bunun nedenini merak ediyordum. Yani bir insan neden üvey kardeşini sevmezdi ki? Üvey müvey fark etmezdi, kardeşindi o senin. Benim üvey kardeşim dahi yoktu...

"Yok ya," diye esnedi Luhan, Baekhyun koltuğun benim oturduğum tarafına doğru kendini yerleştirirken o tam karşımızdaki tekli koltuğa gelişigüzel oturmuş, bacaklarını aralamıştı genelde çoğu erkeğin istemsiz bir şekilde yaptığı gibi. "Benim canım kurabiye çekiyor." diye ekleyince Luhan, ben daha ne olduğunu anlayamadan Baekhyun karşı koltuğa doğru uçuşa geçmişti ve gözlerimi tekrar kapayıp açtığımda onu Luhan'ın boğazına yapışmış bir halde buldum, manzara hiç şaşırtıcı değildi maalesef. "Senin canına da kurabiyem diyen ağzına da sıçarım lan! Ne cüretle onun adını ağzına alırsın?! Bak, beni deli etme çocuk yemin ederim seni tam şuracıkta öldürürüm ve de hiçbir pişmanlık duymam, zaten öldürmemek için kendimi zor tutuyorum benim sabrımı sınama!"

"Canımız kurabiye de mi çekemez anasını satayım, sanki çocuğun gerçek adı ya triplere bak. Ben canım Sehun mu çeki-" Luhan'ın boğazını saran Baekhyun'un elleri daha da sıkılaşınca Luhan sözünü devam ettiremeyip yalnızca anlamsız sesler çıkarmaya başladı, ki bu benim araya girmem gerektiği sinyallerini veriyordu, ben de aynen öyle yaptım ve bir hışımla Baekhyun'un yanına gittim. "Baekhyun, sakin olur musun? Kötü bir şey söylemiyor ki, abartma."

one and only // sebaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin