7- Çok mu huysuzuz

2.6K 260 98
                                    

Televizyonun karşısındaki koltuğa oturmuş elimde Baekhyun'un yaptığı yemeği yerken mutluydum. Mutluydum çünkü bunun sebebi Baekhyun idi. Benden özür dilemiş, hatta bir daha izinsiz dokunmayacağına dair de söz vermişti. Üstelik yaptığı yemek de çok güzel olmuştu, işte bu yüzden mutluydum. Sözünü tutuyor oluşu cabasıydı.

"Beğendin mi?" diye sordu Baekhyun sözünü tuttuğunu gözüme sokmak istercesine oturduğum koltuğun benden en uzak tarafında otururken. Benim aksime ayı gibi aç olmadığından yemek yememişti. Onun yerine sanki televizyon açık değilmiş gibi beni izlemişti ve bana olan yoğun bakışlarını görmezden gelmeye çalışmak gerçekten zordu. Yemek yerken izlenilmekten hoşlanmayanlardandım. Özellikle böyle yoğun ve her hareketimi hafızasına kazımak istiyormuşcasına dikkatle bakan kişiler tarafından izlenilmekten hiç hoşlanmazdım.

Ben yemek yerken kendimden geçiyordum. Eminim dışarıdan gören biri ne kadar iğrenç olduğumu düşünüyordu. Bu yüzden bana bakmayı kesebilir miydi? Rahatsız oluyordum!

"Evet, ellerine sağlık." Yediğim lokmayı yuttuktan sonra mırıldandım. Aslında, beğendiğimi inkar edecektim fakat aramız düzeldiğine göre kötü davranmaya da hakkım yoktu. Ki ben zaten kötü davranmayı beceremiyordum ki... Davransam da ne değişirdi? Hiçbir şey. Benim sözlerimden veya hareketlerimden etkileneceğini hiç sanmıyordum.

"Doymadıysan yenisini yapabilirim?" O kadar da hayvan değildim canım. Ne sanıyordu beni?!

"Gerek yok. Doydum zaten." Son lokmayı ağzıma götürürken gözleri açılan dudağıma kaymış ve az kalsın ağzıma aldığım lokmanın boğazıma kaçmasına neden olacak bir şekilde dudaklarını yalamıştı. Vay canına. Bunu beklemiyordum!

"Bana bakmayı kesecek misin artık?" Ağzımın dolu olmasını umursamadan çirkin bir şekilde kaşlarımı çatarak sordum. Verdiği söz için iyi davranmanın canı cehennemeydi. Beni kızdırdığı her saniyenin acısını çıkartacaktım böyle davranarak! Biraz da o sürünsündü...

Baekhyun başını iki yana sallayıp gözlerini yeniden gözlerimle buluşturunca hipnozdan çıkmış gibi görünüyordu. Az önce dudaklarıma saf saf hipnoz olmuş gibi bakan Baekhyun gitmiş, eski donuk Baekhyun gelmişti. Bazen Baekhyun öyle bir moda giriyordu ki ona bakmaya korkar oluveriyordum.

Bazen o çirkin yüzünde (evet, çirkindi, hem de çok) hiçbir mimik oynamaz, tebessüm bile etmezdi. O modundayken attığı bakışlardan korkardım. Neyse ki korkutucu Baekhyun çok etrafta görünmüyordu. Genelde benimle dalga geçen, hayatını beni kışkırtmaya adamış, sapık, azgın ve gülümseyen Baekhyun ortalıktaydı. Eh, kabul edeyim, gülümseyen Baekhyun'u daha çok seviyordum.

"Üzgünüm, dalmışım. Rahatsız mı oldun?" Beni gerçekten önemsiyor muydu yoksa hepsi kibarlıktan mıydı o kadar merak ediyordum ki... Bakışları ve ses tonu yumuşaktı ama bunlara aldanmak istemiyordum. Görünüşü tam tersini söylüyordu. Hiç umrunda değilmişim gibi bakıyordu. Sanki zorunluluktan buradaymış gibi...

"Evet." dedim somurtarak. Sesimin en az onun kadar sert çıkmasına özen göstermiştim çünkü dediğim şeye inanmasını istiyordum. Ki yalan da değildi hani. Rahatsız oluyordum.

"Sen de yemeğini şapırdata şapırdata yemeseydin o zaman. Dikkatimi dağıtıyorsun." diye homurdanarak tıpkı benim gibi kaşlarını çattı ve aniden gelen sinirle önüne döndü. Hah! Gören de küfür ettim sanacaktı, tripleri görüyor musunuz?

"Ne güzel!" dedim dudaklarımda yalandan bir gülümsemeyle. Ne güzel dikkatini dağıtıyordum işte! Keşke yemeğimi çabuk bitirmeseydim de onun inadına daha fazla 'şapırdata şapırdata' yeseydim... Ama çok geçti artık. Yemeğimi rekor bir hızda bitirmiştim. Okuldan geldikten sonra aç bir ayıya dönüşmem benim suçum değildi! Tüm suç gereksiz yere uzattıkları okul saatlerindeydi...

one and only // sebaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin