hatalarım varsa napıyoruzz kusura bakmıyoruz haydi iyi okumalaar~
Çok değil, sadece birkaç saat önce belki de dünyanın en mutlu ve huzurlu, dertsiz tasasız insanıydım. Sadece birkaç saat önce hayatımda hiç almadığım güzel iltifatlar alıyordum, iltifatlar kadar güzel olan öpücüklerin arasında. Tanrı şahit ya, daha önce hiç kimse bana böyle güzel iltifatlar etmemişti, daha doğrusu, daha önce bana iltifat eden olmamıştı ki. Ben dün gece ilk defa kendimi değerli ve güzel hissetmiştim, neden şimdi bana bunu çok görüyorlardı ki? Neden içine edilmek zorundaydı? Ben bunu mu hak ediyordum yani?
"Sana bir soru sordum sosis kafalı," diyerek ilgimi tekrar çirkin suratına çekti Tao, kollarını göğsünde kavuşturmuş yüzündeki iğrenti dolu ifadeyle bana bakıyordu. Bir dakika, bana mı demişti onu? Sosis kafalı da neydi be? Benim kafam sosis değildi, kendi kafasına baksındı önce! Tanrım... Bu yaptığı çok kabaydı, benden özür dilemeliydi hemen!
"Neden sevgilimin yatağında, üstelik benim tişörtümle, yatıyorsun?"
Dilim tutulmuş gibiydi, cırtlak sesiyle güne gözlerimi açtığımdan beridir ağzımı dahi açamamıştım çünkü şaşkındım bir kere, şaşkın ve hayal kırıklığına uğramış, üzgün, biraz da sinirli. Güne Tao'nun cırtlak bağırışlarıyla uyanmak kesinlikle planlarım arasında yoktu, üstelik bu bağırışlar da aynen şu şekildeydi, aşırı sinir bozucu; 'Neden benim tişörtümü giyiyorsun?', 'Sevgilimin yanında ne işin var?', 'Neden sevgilimle sarmaş dolaş uyuyorsun?' ve tekrar 'Neden benim tişörtümü giyiyorsun?' idi. Belki de bir milyonuncu kez aynı şeyleri tekrar etmişti, bilinçaltıma resmen kazınmıştı. Kafamda dönüp duruyordu; sevgilim, sevgilim, tişört ve sevgilim.
Kırgın ve kızgındım. Tao her Baekhyun'a sevgilim diye hitap ettiğinde kızgınlığım ile kırgınlığım üç kat daha artıyordu, bilmiyordu ne kadar sinirlendiğimi, bilmiyordu ve inadıma söylemeye devam ediyordu. Neden bilmiyordum fakat en çok buna sinirlenmiştim. Bana hakaret etmesine değil, en güzel gecemin sabahını mahvetmesine de değil, daha birkaç saat önce öpüştüğüm adama sevgilim demesine sinirlenmiştim en çok. Baekhyun'u sahiplenişine sinirlenmiştim, bunu yüzüme yüzüme vuruşuna sinirlenmiştim, ben sinirlenmiştim ve tanrım, ben çok sinirlenmiştim. Sevgilim diye hitap ettiği adamın beni birkaç saat önce dünyanın en güzel insanıymışımcasına her derin öpücüğünde iltifatlar yağdıra yağdıra, tadıma doyamıyormuş gibi beni öpmesine sinirliydim. Sevgililerdi, öyle mi? Peki bundan Baekhyun'un haberi var mıydı? Ya da yalnızca benim mi haberim yoktu? Yemin ederim, eğer gerçekten sevgililerse ve Baekhyun bunun bilincinde beni öptüyse onu mahvederdim, henüz yeni affetmişken tekrar küserdim ona, bu sefer sonsuza kadar!
"Seni dövmemem için bir neden söyle, lütfen." dedi derin bir nefes üflerken, dişlerini sıktığını görebiliyordum. "Doğum günümü mahvetmen ve sevgilimi çalman yetmiyormuş gibi bir de sevgilimle aynı yatakta, benim tişörtümü giyinmiş bir vaziyette, ona sarılmış uyuyorsun! Seni dövmemem için bir engel görüyor musun? Çünkü ben göremiyorum da!"
Uyarılmıştım, her kelimesinde daha derine bastırılan damarımla sinirlerim fena uyarılmıştı. Karşımda dikilmiş bana kaşlarını çatarak bakan çocuk resmen damarıma basmıştı, bile isteye. Dayanamıyordum, yok canım, ben daha fazla bu saçmalığa dayanamazdım! Sevgilisini alsın başına çalsındı, umurumda değillerdi.
"Baekhyun, uyan!" Koluma sarılmaya devam eden Baekhyun'un elini dürttüm, hâlâ çıkardığımız gürültülere uyanmamış olması bir mucizeydi, bu kadar ağır bir uykusu olduğunu bilmiyordum.
Birkaç dürtmeden sonra nihayet Baekhyun gözlerini araladı, anında gözlerimiz buluştuğundan henüz Tao'yu fark etmemiş olmalıydı, tembel bir gülümseme dudaklarından belirmeden önce, "Günaydın kurabiyem," demiş ve sanki Tao'ya inat yapar gibi dudaklarıma doğru uzanmıştı fakat elbette biri onu durdurdu, o kişi de Tao olacak köpekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one and only // sebaek
FanficKurabiyeler, tatlış bir Sehun, ısırıklar, korumacı Baekhyun hyung, oynaşmalar. Ve bolca kurabiye. Sehun'lu kurabiye.