Bu kez saçma salak bir parti için süslenmemiştim, daha doğrusu annemin beni süslemesine izin vermemiştim çünkü hâlâ annemle bir şeyleri aşabilmiş değildik, mesela ona partiye gideceğimi söylediğimde benden daha çok sevinmesi buna bir örnekti. Annemin sosyalleştiğime sevinmesi canımı yakıyor, kalbimi sıkıştırıyordu ama her seferinde buna benim iyiliğimi düşündüğü için bu kadar seviniyor diye kendimi avutuyordum. Evet, kabullenemiyordum. Annemin böyle bir şey yapmış olduğuna hâlâ inanamıyor ve bunu kabullenmeyi reddetiyor, suçu Baekhyun'a atıyordum. Gerçeği içimde bir yerlere gömmüştüm, suçu annemden çok Baekhyun'a atıyordum işte çünkü bence en çok suçlanması gereken oydu! Oydu işte, bana ne!
Biliyordu da suçlu olduğunu, peki neden hâlâ bir özürü çok görüyordu? Her neyse, artık umurumda değildi, bunu düşünmeyecektim. Nasıl isterse öyleydi, ben nasıl istersem değil.
Eski Sehun nasıl giyiniyorsa aynı öyle giyindim: ne çok dar ne de yırtık pırtık bir kot pantolon, baskılı sarı bir tişört ve onun üzerine de soğuktan korunmak için hırka. Öyle sıradan görünüyordum ki eminim bin kilometre öteden 'ben ineğim' havası verebiliyorumdu. Ki amacım da biraz buydu zaten... Kimse için süslenemezdim, kusura bakmasınlardı. Kimseyle konuşmak, kimsenin de benimle konuşmasını istemiyordum; işte bu yüzden kendi inek moduma girmem en iyisiydi, buna karar vermiştim ve bence çok da iyi yapmıştım.
Benim aksime Jongin dergi kapaklarındaki modeller gibi giyinmiş kuşanmıştı... Böyle giyinmeme tek üzüldüğüm nokta ne yazık ki onun yanında çok ama çok sönük kalmamdı. Sorun değildi, zaten görünmek istemiyordum ama onun gibi güzel giyinen birinin yanında da böyle giyinen birinin dolaşması pek hoş değildi yani. Kendimi çok pasaklı hissettirmişti Jongin, yine de kıyafetim hakkında kötü bir yorumda bulunmamış nezaketen olsa gerek iyi göründüğümü söylemişti.
Sonra da birlikte gideceğimiz partinin yapıldığı yere ehliyetimiz olmadığı için paşa paşa yürümüştük. En azından partinin yapıldığı yer o kadar uzak değildi... Yol boyunca Jongin ile sohbet etmek de yolu çekilebilir kılmıştı neyse ki.
Partinin yapıldığı yer iki katlı bir evdi, önceki gittiğim partilere nazaran daha az kalabalıktı fakat bu yine de kalabalık olduğu gerçeğini değiştirmiyordu maalesef. Geriyordu beni bu pek alışkın olmadığım bu kalabalık, asla buna alışamayacaktım. Asla bir partiye katılmaya alışamayacaktım daha doğru bir cümle olurdu...
Zaten canım istemediği ve Jongin de tehdit etmediği sürece bir daha herhangi bir partiye katılmayı düşünmüyordum. Umarım bu son katıldığım parti olacaktı, tek dileğim buydu.
"Sanırım doğum günü çocuğu bahçede bir yerlerde," dedi Jongin kulağıma doğru sesini duyurmak için bağırarak. Partiye geleli yaklaşık on dakika olmuştu ve biz henüz kendimize bir içecek bile almamış sap gibi koltukta oturup etrafı izliyorduk. Etrafımızdaki insanlar müziğe eşlik ediyor, dans ediyor ve gözlerime inanamayacağım şeyler yapıyordu ama bunları daha önce gördüğümden bu sefer ki tepkim çok aşırı olmamıştı. Yalnızca biraz gözlerimi büyültmüş, birde inanamayan bakışlarla bakmıştım o kadar. Üstelik birkaç kişinin oynadığı 'oyun' hiç de oynamak isteyeceğiniz türden bir oyun değildi. Oyunları bile iğrençti! Hastalık bulaşacaktı yahu, dikkatli olmalılardı...
"Ben bir bahçeye bakıp geleyim, sen de burada beni bekle ya da istediğini yapabilirsin, sonuçta özgürsün." dedi Jongin sırıtarak, yanağımdan bir makas aldıktan sonra bir şey söylememi beklemeden kalabalığın arasına karışıverdi ve saniyeler içinde gözden kayboldu. Arkasından birkaç saniye saf saf bakmamın ardından kendime gelip oflayarak ayağı kalktım. Elbette burada öylece oturamazdım! Yanımda iki kişi birbirini yerken nasıl burada sakin sakin oturabilirdim ki? Kesinlikle okulda Jongin'i öldürecektim, bunların hepsinin hesabını soracaktım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one and only // sebaek
FanfictionKurabiyeler, tatlış bir Sehun, ısırıklar, korumacı Baekhyun hyung, oynaşmalar. Ve bolca kurabiye. Sehun'lu kurabiye.