Giray ,Ayhan beyin karşısına yalnız çıktığında yaşlı adam sıkıntı ile iç çekti ve
"Karaca nerede.."diye sordu.
"İçerde ,ona onu görmek istediğinizi şimdilik söylemedim.Açık olmam gerekirse onu üzmeyeceğimizden emin oluncaya kadar da söylemeyi düşünmüyorum."diye kararlı bir şekilde cevap verdi Giray.
Hopalının kaşları hayretle yukarı kalktı sonra da öfkeyle çatıldı;
"Kızımı benden,onu gözeten,büyüten,dedesinden koruyorsun yani"
Giray her zaman olduğu gibi yine açık konuşup, net olmaya karar verdi.
"Bakın.Hangi şartlar altında Karaca ile evlendiğimizi hepimiz biliyoruz.Size en başından verdiğim sözü inanın tutmak istedim.Hemde bunu duygularıma rağmen yapmak istedim ama anlaşmamız Karaca özgür kalmak isterse onu bırakmamdı.Ve o gitmek istemiyor.İnanın...benim de onu bırakmaya, hiç ama hiç niyetim yok."
Hopalı biraz daha yaklaştı Giray'a.
"Biliyorum.Niyetim sizi ayırmak değil..."
Giray ona şüpheyle bakınca....
"Şu an değil...O an ki nedenlerimi hoş göreceğini düşünüyorum.Sadece onu korumak istedim.Benim yerimde sen olsan sende aynısını tereddüt bile etmeden yapardın.Ben, Hopa'ya dönüyorum.Kızımla sadece vedalaşmaya geldim."
Giray o kadar şaşırdı ki bir an bunun bir oyun olduğunu bile düşündü.
"Bak evlat,Karaca'yı çağır,görüp gideceğim.İstediği sensen,artık yapacak bir şeyim yok.Denedim ama senin için o silahı kafasına dayadığı an.....Onu zorlamayacağım,hiçbir şey için,seçimini hala onaylamasam da ,mutlu olmasını istiyorum.
Ama bir gün onu üzersen ya da artık seninle olmak istemezse bizim onun yanında olacağımızı bilmeli.Şimdi söyle gelsin."Giray içindeki kötü hisse rağmen Karaca'yı çağırması için Hızır'ı eve gönderdi.
Ona doğru Hızır'ın refakatinde yürüyen karısından gözlerini bir an olsun alamıyordu.Bir kaç adımda hızla yaklaştı ona.Dedesiyle konuşmadan önce ona söylemek istedikleri vardı.Karacanın gitmesinden deli gibi korkuyordu.Artvini ve oradaki hayatını sevdiğini biliyordu.
Onu durdurdu ve elleriyle kollarını nazikçe tutup kendine çevirdi.Kaçamak bir bakışla arkasında bekleyen Hopalı ve yanındakilere bakıp;
"Ayhan bey seninle konuşmak istiyor.Sanırım artık kızgın değil.Sen....yani.....söylemek istediğim...."
Karaca bir adımla iyice yaklaştı Giray'a.Bir elini kocasının sırtında güvence vererek gezdirdi ve yüzündeki sıcak gülümseme ile;
"Hiç bir yere gitmiyorum,sakinleş biraz.Ben seni asla bırakmam,anlıyor musun asla."
Giray biraz rahatlamıştı ama yine de endişelenmekten kendini alıkoyamıyordu.
Bu yüzden konuştuklarını duyamayacak ama her hangi bir tehlike anında hemen müdahale edebilecek bir mesafeden karısını içindeki bastıramadığı endişeyle izliyordu.
Karaca ve Hopalı karşı karşıya geldiklerinde bir süre ikisi de konuşmadı.Sonunda Hopalı söze girdi;
"İnatçı,dik kafalı ,asinin tekisin......Ne yazık ki bu kötü özelliklerinin hepsi bana çekmiş."
Karaca bu sözler üzerine gülümsedi.
"Bana dik durmayı sen öğrettin.Boynuma bir ip geçire bilirler ama kimse o ipi çekemez.Gerekirse boynumu kendim keserim yine de boyun eğmem demiştin bana bir defasında.Ben senin kızınım,dede.Beni sen yetiştirdin, ben de senin gibi yaptım,sana bile boyun eğmedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZDEN ÖNCE
General FictionYıllardır süren bir kin.Bu kinin gölgesinde iki aşık.Sevdiği adamı herşeye rağmen bırakmayan bir kadın.Aşk,BİZDEN ÖNCE.....