5-RİCA

8.9K 694 5
                                    

Kızın söyledikleri aşk sözleri olsaydı ancak bu kadar etkileyebilirdi Giray'ı.Cesurdu.Girayın gözlerinin içine bakıp korkmayacak kadar cesurdu hem de.Kalp atışları kontrolü dışında hızlandı Giray'ın,Karaca da ondan farksız değildi.Kalbi hızla çarpıyordu bu adamın o sinirli suratına bakınca.Karacanın o asi bakışlarındaki kibir Giray'ı deli ediyordu.Onu yola getirmek istemesine neden oluyordu.Telefonda konuştuğunda yumuşayan yeşile çalan elalarındaki o yumuşaklıkla ona baksın istiyordu.Düşüncelerinin gittiği yer Giray'ı korkuttu ve sımsıkı tuttuğu kızı ateşe değmişçesine hızla bıraktı.Bu ani hareket Karaca'nın sendelemesine neden olurken artık daha fazla kızgındı bu kibirli adama.

Giray kontrolünü kaybetmemek için o kızdan da efsunlu bakışlarından da uzaklaşmalıydı.Ardına bir an bile bakmadan eve girerken kapıları sertçe çarpmayı da unutmamıştı.Bu Girayca beni kimse rahatsız etmesin demekti.

Karaca onu umursamadı.Çocuklar gelecekti ve buradan daha doğrusu bu manyaktan kurtulacaktı.Bir daha nereden görecekti ki onu evine gidecekti o.

Bir süre sonra duyduğu ayak sesleri ile daldığı düşüncelerinden sıyrıldı Karaca.Yine geldi azarlayıp sorgulamaya zorba diye düşündü.

Yanına merdivenlere oturunca şaşırdı.Bağırıp emirler yağdırması gerekmiyormuydu bunun.Sonra ona uzatılan büyük içi sıcak çikolata dolu kupayı görünce kupayı tutan elin sahibine çevirdi bakışlarını.Gördüğü gülen yüz o manyak değildi.

"Selam."dedi gülümsemesini genişleterek kupayı uzatan çocuk.

"Selam."

"Ben Ilgaz,Giray'ın kardeşiyim."

"Öyle mi?"dedi şaşırarak Karaca pek benzemiyorlardı çünkü.

"Alsana kupayı,annem senin için hazırladı.Hava çok soğuk üşümüş olmalısın?"

Karaca sıcak çikolata görünümlü zeytin dalını tutmaya karar verdi.Kupayı alıp teşekkür etti.Bir kaç yudum içince bu soğukta gerçekten iyi gelmişti.

"Seni o mu yolladı yanıma,ağzımdan laf alman için."

Ilgaz'ın kahkahası o kadar doğal ve içtendi ki Karacaya kesinlikle iki kardeşin birbirine karekter olarakta hiç benzemediğini düşündürttü.

"Giray mı gönderecek beni,yok canım o burnu düşse eğilip yerden almaz."

Bu tespiti yerinde buldu Karaca ve yüzünde istemsizce oluşan gülümsemeyi bastıramadı.Onları çalışma odasının tüm bahçeye hakim camından izleyen Giray, onun ilk gülümsediğini gördüğünde nefesi kesildi.Çok güzeldi.Büyüleyici bir havası vardı.

Ilgaz çok hoş sohbetti.Tüm ailesini anlatmıştı ona.O öküzün yurt dışında okuyup sayısız dil bildiğini öğrenince oldukça şaşırmıştı.Ilgaz müzikle uğraşıyordu.Elektro gitar çaldığını hatta evde küçük bir stüdyosu olduğunu söyledi.

"Bir de Pelin var,kız kardeşimiz."

"İçerideki esmer kız mı?"

"Yok o Senem.Teyzemizin kızı.Ailesini kaybettiğinden beri bizimle yaşıyor beraber büyüdük.Pelin yurt dışında ama yakında gelecek.Çok eğlenceli tatlı bir kızdır."

"Bir tek o suratsız galiba."

"Giray biraz temkinlidir.Seninlede pek sıradan bir şekilde tanışmadı."

"Soysal da gitar çalar."

"Soysal..."

"Söylerde bazen, sesi çok güzeldir, arada ben de söylerim onunla."

"Sesin güzel demek ki bende dinlemek isterim seni.Belki bir gün ben çalarım sen de söylersin,belli mi olur."

"Belki...."demekle yetindi Karaca.

Sonra bir kargaşa başladı.Korumalar evin girişinden Karacan'ın olduğu yere kadar bir koridor oluşturdu.Karaca ne olduğunu anlamaya çalışırken Giray tüm suratsızlığıyla dışarı çıkmıştı bile.Karacayı görmezden gelerek korumalara emir verdi.

"Gelsinler.."

Ve gelmişlerdi.İsrafil ve Cemal kız biraz olsun rahatlamıştı ama sonra farkına vardığı eksikle telaşa kapıldı .Soysal yoktu.Kesin bir şey olmuştu.Karaca bilirdi, böyle bir durumda Soysal sadece ölürse onu almaya gelmezdi.Ayağa kalktı hemen, hızla onlara doğru koşacakken ilerlemesini engelleyen biri onu bileğinden yakaladı ve geriye çekti.
Bu durumu gören Cemal,

"ULAN..!!"diye bağırıp öfkeyle ileri atıldı.

Karaca kızgındı, onu tutan Giray'a öfkeli ama sessiz bir şekilde;

"Ne yapıyorsun sen yanlış anlayacaklar."

"Anlasınlar."dedi Giray umursamaz ve soğuk bir şekilde.

"Anlamıyorsun."dedi Karaca sesini yumuşatarak;

"Onlar benim için ölmekten çekinmezler."

"Bende  ölmekten  çekinmem."dedi Giray ciddiyetle.

Karaca'nın kalbi korkuyla sıkıştı.Soysal yoktu.Cemal çok sinirliydi.İsrafilin her zaman ki soğukkanlılığı bile bu kez onu durduramazdı.Karaca Giray'ın tavırlarına rağmen ona yardım eden bu insanların zarar görmesini asla istemezdi.Yine farkında olmadan Lazca bağırdı korumalarına;

"Durun!,sakin olun bir şeyim yok.Beni o kurtardı...."

Sözlerine devam etmesini engelleyen şey Giray'ın onu sertçe kendine yaslaması oldu.Karaca'nın sırtı Giray'ın göğsüne yapışmıştı şu an.Kızın kulağına eğilip öfkeyle hamurdandı.

"İstersen İngilizce ,Fransızca ya da Rusça konuş ama benim yanımda anlamadığım bu dilde bir daha konuşursan....."

Karaca Giray'la yüzyüze gelmeye çalıştıkça Giray kaçmak istediğini sanıp onu daha da kendine bastırıyordu.Neyseki kızın asıl niyetini anladı da sonunda yüzyüze gelmeyi başardılar.

Giray'ın bakışları ona öfkeyle bakan Cemal ve İsrafil'in üzerinde gezinirken, ummadığı bir temasla gözleri Karaca'nın gözleri ile buluştu. İki elini Giray'ın sert göğsüne koyan Karaca'nın bakışlarında korku güven ve dürüstlük vardı.
Tanıştıklarından itibaren ilk kez adını söylüyordu kız.

"Giray, lütfen onlar benim ailem izin ver gideyim, beni akşam orada bırakmadın, hayatımı kurtardın ama lütfen şimdi bırak beni gideyim."

Kızgınlığı uçup gitti Giray'ın ,Karaca'nın gözlerindeki anlam sakinleşmesine sebep oldu. Göğsündeki küçük elleri ateş gibi yakıyordu ,bir eli tam Giray'ın kalbinin üzerindeydi, fark etmiş miydi kalp atışlarının hızını.

Parmaklarının altında ki kalbin öfkeyle böyle hızlı attığını sanan Karaca yavaşça indirdi ellerini, gözlerini Giray'ın gözlerinden bir an olsun çekmeden sadece ikisinin duyabileceği şekilde sordu ona.

"Giray, artık gidebilir miyim?"..............

BİZDEN ÖNCE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin