NEKROKİNEZİ • Zifir

60. BÖLÜM - Zehir

Multimedya: Three Days Grace - Nothing's Fair in Love and war

Instagram: e.s.mare
Twitter: e_smare

Keyifli Okumalar...

🔥

No! Never hurt like this before
Hayır! Daha önce hiç böylesine acıtmadı.

No! Nothing's Fair in Love and War!
Hayır! Savaşta ve aşk hiçbir şey adil değil

Turn out the lights!
Işıkları söndür

Nothing's Fair in Love and War! Savaşta ve aşka hiçbir şey adil değil

It's Too late, tonight!
Çok geç, bu gece!

Nothing's Fair in Love and War!
Savaşta ve aşkta hiçbir şey adil değil

🔥

🔥
Alice Laudon

"Hayır Tiffany." dedim ve platformda ona doğru yürüdüm. Bir elimi sırtına diğer elimi karnına koyarken duruşunu düzelttim. "İşte böyle." ayaklarımla bacaklarını araladım. "Önce duruşunu ayarlayacağız anlaşılan." İç çekip geriledim. Tanrım! Bu çocuklar çok acemiydi. 

"Yoruldum." dedi Tiffany bıkkınlıkla.

"Daha başlayalı 15 dakika olmadı Tiffany." diye sertçe onu uyardım. "Şimdi yumruklarını sık ve bana saldır."

Tiffany önce etrafındaki kalabalığa göz gezdirdi ve yine yanakları kızardı. Utangaç bir şekilde bana dönerken bu hali bana MCA'deki ilk eğitim günlerimi hatırlattı. O an öfkelendiğimi hissederek "Hadi!" diye sesimi yükselttim. Tiffany irkilerek gerilerken biri platforma çıktı.

"Ona bu kadar yüklenme." dedi Dylan. Sonra Tiffany'e bakıp "Git Tiffany!" dedi. Kız rahatlayarak platformun merdivenlerinden inerken ben işime karıştığı için Dylan'a daha da öfkelenmekle meşguldüm.

"Tanrı aşkına!" dedim dudağımı sinirle ısırarak. "Daha başlamadım bile."

"Belki de kendine göre birini bulmalısın." dedi Dylan karşımda yerini alırken.

"Kendime göre biri ne işime yarayacak? Amacım acemi üyelerinizi benim gibi biri haline getirmek zaten."

"Senin gibi biri..." dedi Dylan gözlerini etrafta dolaştırırken. Gözleri beni bulduğunda "Bu kulağa pek iç açıcı gelmiyor." diye devam etti.

"Hoşuna gitmemesi beni pek ilgilendirmiyor aslında." dedim. "Şimdi çekil de işimi yapayım. Zaten akşama kadar sizin çaylaklarla uğraştım ve eğitimi bitirip artık uyumak istiyorum." Aslında uyumak gibi bir planım yoktu. Başka bir işim vardı. Zihnimdeki şeytanın sesini biraz olsun susturak bir iş... Onun istediği bir iş... Tabii bunu onun bilmesine gerek yoktu.