1) *KAÇIŞ*

323 93 60
                                    

Koşuyordum. Ne yapacağımı ve nere gideceğimi bilmeden. Aklımda bir ton soru vardı. Yağmur iyice hızlanmış şimşekler havada çakarken bir yandanda önümü aydınlatıyordu.
Her şeyden kaçmak istiyordum. Ama her şeyden...

Elimdeki bavulun tekerlekleri arada bi küçük taşlara çarpıyordu. Yalnış yola sapmış, girmemem gereken Çığlık ormanlarına girmiştim.Yönümü kaybetmiş nereye gittiğimi bilmeden ilerliyordum.

Korku tüm vücudumu sarmış, yağmurun ve rüzgarında verdiği esintiyle titriyordum. Sırılsıklam olmuştum. Ağaçlar sık olmasına rağmen yağmur o kadar hızlı yağıyordu ki kaçmak imkansızdı. Birden şimşek çaktı. O kadar güçlüydü ki gözlerim ışıktan kamaşmıştı. Arkasından gök gürledi. Sanki bir tufan kopuyordu. Ben bilinmezliğe doğru yürüyordum. Bundan sonraki hayatımda napacağımı veya beni neler beklediğini bilmeden sonsuzluğun içine doğru yürüyordum.

Yağmurun ıslattığı toprakta yürümek işimi daha da zorlaştırıyordu. Dizlerime kadar çamur olmuş ıslak zeminde yürüyordum. Bavulumu sürmek yürümemden çok daha zordu. Gücümün tükendiğini hissediyordum.
Orman ıssızdı. Yağan yağmurun etkisiyle bir canlılık belirtisi yoktu. Ve
bu haliyle çok daha korkunçtu.

Sonra birden bir şey oldu. Hava akımı gibi bir şey. Ne olduğunu anlayamadığım ama her neyse vakuum gibi beni içine çekiyordu. Çok yüksek bir basınç vardı. Ben her şeye rağmen direniyor ilerlemeye çalışıyordum. Ama ilerlemek çok zordu. Öylesine beni sarsmıştı ki rüzgar her yanımı sarmış kulaklarımın içinde uğuluyordu âdeta . Hiç bir şey göremiyordum. Her yerde sis vardı.

Ben ilerledikçe şiddeti daha da artıyordu. Sanki bir şeyin içine girmiş gibiydim. Adını bilmediğim bir şeye... Belki de bir tür fırtınaydı...

Rüzgar sesi ve basınç bir süre artıktan sonra azaldı. Ben ilerledikçe kesilmeye başladı ve en sonunda kesildi. Gözümü açtığımda bir kasabadaydım. Burda bir kasabanın olduğunu bilmiyordum. Sahi hiç kimse bilmiyordur. Sonuçta kimse Çığlık Ormanlarına girmeye cesaret edememiştir.

Hava hâlâ yağmurluydu. Biraz dinmesine rağmen hâlâ yağıyordu. Ve ben sırılsıklamdım. Her yerim çamur içinde kasabanın içine doğru ilerledim. Ortalıkta insan yoktu ama bazı evlerin ışığı hâlâ yanıyordu. Zaman kendi halinde akarken ben zamandan bi'habersizdim.

Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Daha fazla dayanacak gücüm kalmadı
Titremem artmıştı ve biraz daha ıslak dolaşırsam hastalanacaktım, derken bir hapşırık tuttu. Belki de hastalanmışımdır. Hızlı adımlarla sığınacak bir yer aramaya başladım.
İleride bir köpek kulübesi gördüm. İçerisini kontröl ettim. Hiç bir şey yok gibiydi. Hemen içeri girdim. İçerisi kuru ve sıcaktı. Beni ve bavulumu içine alacak kadar büyüktü. Hatta bir kişi daha alabilirdi. Hemen bavulumdan temiz ve kuru çamaşır çıkarmak istedim ama yağmur bavulumun içine kadar işlemiş çoğu kıyafetimi ıslatmıştı. Aralarında bir kaç tane nemli kıyafetim kalmıştı sadece. En azından üstümdekilerden
iyidir. Kafamı eğip son bir kez dışarıyı kontrol ettikten sonra hemen hızlıca üstümü değiştirdim.Islak çamaşırları bavulun üstüne serdikten sonra kolumu başımın altına yastık yapacak şekilde yattım.

                          ****

Heyecan dolu bir serüvene hazır mısınız??? Aşktan doğan heyecan dolu macera başlıyor. Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum. Kitabıma destek olursanız. Sevinirim.😀😊

•°•LETUNYA•°•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin