On Dördüncü Bölüm

6.8K 398 13
                                    



Arzu, küfür etmemek için kendini çok zor tuttu. Bu adamın bu emrivaki tavırlarından nefret ediyordu. Patron olması ona bu hakkı vermiyordu. Önceden haber edebilirdi!

Genç kız derin bir nefes aldı ve aklına gelenlerle gözleri sonuna kadar açıldı. Önceden haber etmiş olsa bile Arzu böyle bir toplantıya gidemezdi ki. Allah kahretsin!

Eski hayatında ailesini ve onu tanıyan birçok kişiyle karşılaşabilirdi. Bunu göze alamazdı. Gerçek soyadını bilen birçok kişi olabilirdi. Onu hatırlayan biri mutlaka çıkardı. Her ne kadar çok değişmiş ve büyümüş olsa da Kenan Barlas'ın yanında eski hayatıyla ilgili hiçbir bilginin açığa çıkmasını istemiyordu. Yoksa Kenan, gereksiz yere neden kimliğini değiştirdiğini ve neden bu insanlardan uzaklaştığını sorabilirdi. Böyle bir açıklama yapmak istemiyordu. Şimdilik Arzu Solmaz olarak kalmak istiyordu.

Bu davete gitmemeliydi! Kenan Barlas neden onunla gitmek istiyordu ki. Bu adam delirmiş olmalıydı. O kadar birlikte gidebilecek sevgilisi varken Arzu'ya böyle emrivaki yapması tam bir zorbalıktı. "Gıcıksın Kenan Barlas. Gitmiyorum. Şirketini de temsil etmiyorum."

Önündeki kartonu koltuklardan birinin üzerine attı ve ellerini dalgalı saçlarının arasından geçirdi. Bu adam her fırsatta onu deli etmeyi başarıyordu. Bu davetten nasıl kurtulacağını aklında kurmaya çalışırken düşünceli ve öfkeli gözlerle pencereden dışarıyı izledi.

Bu şirketteki amacından sapmamalıydı. Kenan, gereğinden fazla onun düşüncelerini meşgul ediyordu. Asıl işine odaklanamıyordu. Bu genç kızın hoşuna gitmedi. Kenan'ın bu denli işini zorlaştıracağını tahmin edememişti. Şirkette bir açık arıyordu ama şimdilik böyle bir fırsatı yakalayamamıştı.

Belki Uygar'a bildirdiği şirketle anlaşabilirlerse büyük bir adım atabilirlerdi ama bu yeterli değildi. Bu koca imparatorluğu sarsmaya hiç ama hiç yeterli değildi. Daha sarsıcı daha önemli bir fırsata ihtiyacı vardı. Gerçi Kenan'dan böyle kaçarak bu fırsatı nasıl yakalayabilecekti onu da bilmiyordu.

Arzu, kendini kontrol edememesine kızıyordu. Bu adamdan etkilenmesi Arzu'nun işini doğru dürüst yapabilmesine büyük engeldi. Etkilenen taraf o olmamalıydı!

Güçlü ve iradeli olursa belki bir yolunu bulabilirdi. Sabırlı ve güçlü olmaya kararlıydı. Bu çinlilerle bir şekilde anlaşmalıydı. Gelecek hafta burada olacaklardı ve Arzu onları ikna etmek için tüm kabiliyetlerini sergileyecekti.

Bu düşüncelerden sonra biraz daha kararlı ve sakin olabilmişti. Tekrar masasının başına geçti. Koltuğa fırlattığı kutuyu görmezden gelmişti. Ona baktıkça Kenan'ın bu zorba tavrını hatırlıyor ve siniri tekrar yükseliyordu.

Birkaç saat çalıştıktan sonra odasından çıktı ve yüzünden büyük bir gülümsemeyle Sevim'e baktı. "Ben biraz şirkettekilerle kaynaşmak istiyorum. İstersen katılmak isteyenlere söyle, hep beraber yemeğe çıkalım. Ne dersin?"

Sevim önce duyduklarına biraz şaşırdı. Yeşil gözlerini tereddütle hızlıca açıp kapadı. Ama sonra müdürünün ciddi olduğunu anlayınca geniş bir gülümseme kapladı yüzünü. "Büyük bir memnuniyetle yemeğe katılmak isteriz Arzu hanım ama Kenan Bey buna kızmasın?" diye ekledi sonuna tereddütle.

Arzu, Kenan Bey lafını duyunca yüzündeki gülümseme soldu. Şirketin bu soğuk ve samimiyetsiz halinin en büyük baş mimarisi zaten oydu! Çalışma ortamı bu kadar da ciddi olmamalıydı. Herkes fazla resmi ve mutsuz görünüyordu.

Arzu, ilk haftayı yeni olduğu için sessizce ve sabırla bekledi ancak daha fazla böyle soğuk ve samimiyetsiz ortamda çalışmaya tahammülü yoktu. Zaten çalışanların gözünden onların da böyle bir şeye ihtiyaçları olduğunu çoktan anlamıştı.

"Kızmaz merak etme. Bir şey derse ben davet ettiğimi söylerim. Hadi sen herkese haber ver. Ben lavaboya gidiyorum o sırada," dedi Arzu ve gri rengi dar kesimli kumaş pantolonun içinde zarifçe yürüyerek sekreterinin yanından ayrıldı.




















***

KALP SIZIM (CASUS) - KİTAP OLDU! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin