Altıncı Bölüm

7.7K 365 10
                                    


Aynı günün akşamına Arzu'nun dairesine çalışmak için Uygar geldi. Arzu lüks dairesinin kapısını açtığında Uygar'ı elinde bir sürü dosya ve laptop çantasıyla gördü. "Hoş geldin, yardım edeyim," dedi ve elindekileri almak için adım attı.

"Ben hallederim, sen yorulma," dedi genç adam ve içeri geçti.

Oturma odasındaki geniş masaya bıraktı eşyaları ve koltuklardan birine yayılarak oturdu. Kravatını gevşetti. Çok yorgun görünüyordu. Sarı uzun saçları dağılmıştı.

"Bize hemen kahve yapayım, ben dosyaları incelerim sen dinlenirsin biraz."

"Kahveye hayır demem tatlım."

Arzu, oturma odasıyla birleşik olan 'amerikan tarzı mutfak' denilen tamamen siyah olan mutfağına geçti ve makinede koyu filtre kahvesi yaptı. Bu kahve onları ancak kendine getirirdi.

Elinde iki kupa bardağıyla mutfaktan çıkıp Uygar'ın yanına oturdu. "Nasıl geçti günün?"

"Yorucu," dedi Uygar ve derin bir iç çekti.

"Canını mı sıktılar senin?"

"Gemilerimiz neredeyse boş dolanıyor Arzu. Birkaçı açık denizde demir atmış durumda. Ekonomi sıkıntıda taşınacak yük bulamıyoruz. Barlas denizciliğe rakip olmak için bu alana girdik ama müşterinin çoğunu onlar kapıyor. Şimdi birde yeni gemiler sipariş vermek üzerelermiş. Bu hiç iyi olmayacak. Keşke hiç bu alana girmeseydik diye düşünüyorum zaman zaman."

Uygar'ın umutsuz hallerini Arzu bir kaş çatışla takip etti. Arkadaşı daha en baştan pes etmişti. "Biraz sabırsızsın Uygar. Denizcilik alanına gireli daha birkaç yıl oldu. O kadar tanınmış olan armatörlere rakip olmak zaten kolay olmayacaktı. Birde Barlas Global Endüstri işin içinde olunca durumun böyle olması normal."

"Biraz dışarı açılmamız lazım Arzu. Bağlarımızı genişletmemiz gerekiyor. Arap yarımadasında özellikle daha aktif rol üstlenmeliyiz. Umman, Yemen, İran, Arabistan hatta Hindistan... Buralar çok önemli..." Uygar, kahvesinden bir yudum aldı ve uzanıp arkadaşının omzuna dokundu.

Arzu, güven veren bir gülümseme hediye etti arkadaşına. Açık kahverengi gözlerindeki umut dolu parıltı Uygar'ı da etkilemişti. "Merak etme, bu işlerin nasıl yürüdüğünü en iyi bilen kişiden bizzat öğreneceğim."

"Nasıl yani?" diye sordu Uygar merakla. Arzu'nun ne ima ettiğini anlayamamıştı.

"Yarın Kenan Barlas'la iş görüşmesi ayarladım."

Uygar'ın mavi gözleri parladı. "Harika!" dedi neşeli bir sesle. "Arzu, sen var ya cidden çok fenasın."

Arzu, arkadaşının bu samimi sözlerine karşılık bir kahkaha patlattı. "Biliyorum," dedi ve ayağa kalktı. "Dosyaları incelemeye başlayacağım ben. İşler sadece denizcilikten ibaret değil. Diğer işlerimizi de takip etmeliyiz."

Uygar, rahat koltuğun üzerinde ayaklarını uzattı ve gözlerini biraz dinlendirmek için yumdu. "Sen mali raporları okumaya başla, ben sonra sana katılırım."









***








Arzu, sabah 7'de uyandı büyük bir heyecanla. Uzun süredir araştırdığı ve hakkında birçok şey okuduğu adamla tanışacaktı. İçten içe bu adamı ilgi çekici buluyordu. Bu herkesi kıskandıran dillere destan başarısı fazlasıyla içinde merak uyandırmıştı. "Tanışalım bakalım iş dünyasının boğasıyla..."

Arzu, dolabından dün geceden giymeye karar verdiği siyah kemer detaylı gir renkteki kumaş tulumunu aldı ve üzerine giydi. Biraz maskülen bir tarzdı ancak altına giydiği siyah stiletto topuklu ayakkabılar kadınsı yönünü gösteriyordu.

Saçlarını dağınık görünen ama bir o kadar da düzgün bir şekil alan doğal bir görünümle topuz yaptı. Sonra makyaj masasına oturdu ve çok sevdiği far paletini aldı önüne. Önce yüz rengini sabitleyici bir fondöten sürdü ve sonra yüzüne uygun bronzerini kullandı. Bugün kış aylarına uygun koyu bir makyaj yapmayı düşünüyordu.

Gri ve siyah ağırlıklı göz farı yaptıktan sonra gözlerine göz kalemi ve eyeliner sürdü. Bakışlarına derinlik katmıştı. Zaten fazlasıyla kıvrık olan kirpiklerine çok beğendiği rimelini sürdü. Tatmin olmuş bir şekilde gülümsedi. Abartı olmasa da makyaj yapmayı seviyordu.
En sonda kış aylarında kullanmayı çok sevdiği bordo rengindeki favori rujunu sürdü.

"Tamamdır."

Son kez boy aynasında kendine göz gezdirdi. Giyinmeyi seviyordu. Her kadın gibi alışveriş yapmaya bayılıyordu. İş dışında ne kadar rahat giyinmeyi seviyorsa iş zamanı bir o kadar iş kadını gibi olmaya özen gösteriyordu. Her şey yerinde güzel olduğuna inanıyordu.

Üzerine siyah kabanını geçirdikten sonra hiçbir şey yemeden dairesinden çıktı. Nedense canı hiçbir şey yemek istemiyordu. Arabasına binip sokağa çıktıktan sonra çok yakınlarında her zaman kahve aldığı kafenin önünde durdu ve kapalı kutuda kahvesini alıp öyle yola koyuldu. Koyu bir kahve onu daha dinç yapıyordu. Buna fazlasıyla ihtiyacı vardı. Kenan Barlas'la görüşecekti. Şirkete alınmak için onu etkilemesi gerekiyordu. Bunun bilinciyle tüm konsantrasyonunu ona göre ayarladı.

Sonunda BRS GLOBAL ENDÜSTRİ'nin otoparkına vardı ve arabasını park etti. Çok mu erken gelmişti acaba? Otoparkın fazla dolu olmadığını görünce bu soru aklına takıldı. Yine de fazla bu duruma takılmadan şirketin ana girişine doğru yol almaya karar verdi ama tam o sırada arkasından, "Günaydın Arzu, erkencisin." diye seslenen Samet'i duydu.

Başını hızla arkaya çevirdi ve ona doğru eline bir iş çantasıyla takım elbisesiyle ilerleyen adama gülümsedi. Bu adam sayesinde Kenan'la görüşme şansını bulmuştu bu yüzden içten içe minnet duyuyordu. "Günaydın Samet, sanırım sabırsızlığımdan olsa gerek ben biraz erken geldim," dedi alt dudağını ısırırken.

Samet, bu samimi itiraf karşısında gülümsedi. "Anlayabiliyorum, inşallah aramıza katılırsın," dedi genç adam içtenlikle.

"Teşekkür ederim. Ben de öyle umuyorum."

"Hadi gel istersen önce benim odama gel, görüşme öncesinde sana bir şirket hakkında bilgi vereyim. Kenan beyle görüşürken faydası dokunur belki."

Arzu, yaptığı araştırmaları düşününce bu teklif onun için pek de cazip gelmiyordu. Bu şirket hakkında gereğinden fazla bilgiye sahipti ama yine de teklifi geri çevirecek değildi. Ne kadar çok bilgi öğrense onun için faydalıydı. "Çok iyi olur doğrusu."

Birlikte şirketten girdiler ve 15. Katta yani Kenan'ın odasının hemen alt katında durdular. Samet'in odasına girdiler. Oda oldukça genişti. Bir yönetici masası ve koltuğu vardı. Masanın önünde iki kahverengi deri koltuk vardı. Duvarlardaki köpek resimli tablolar ilgisini çekti genç kızın. "Çok güzel. Köpekleri çok seviyorsun galiba," dedi ve o sırada Samet'in gösterdiği koltuğa oturdu.

Samet, duvardaki tabloya sevgiyle baktı. "Çok seviyorum. Bu benim köpeğim, luna."

Arzu, golden bir köpeğe çok yakışan bir isim olduğunu düşündü. "Çok şirin gerçekten."

"Böyle düşünmene sevindim. Ne içersin? Kahve, çay?"

"Kahve az önce içtim. Bir bitki çayı alabilirim."

"Tamam öyleyse," dedi ve kendine bir kahve, Arzu'ya da bitki çayı söyledi.

"Kenan bey ne zaman görüşme için müsait olur?" diye sordu Arzu daha sonra.

"Kenan bey, sabahları ilk olarak bir önceki günün değerlendirmelerini yapar ve her şeyi gözden geçirir. Ben Zerrin hanımı arayıp öğreneyim ne zaman müsait olacağını..."

Arzu, Samet'in, Kenan'ın sekreterini aradığını anladığında içten içe dünkü konuşmayı hatırladı ve yüzü gerildi. Ama o kadını tekrar görmekten büyük bir memnuniyet hissedecekti. Kenan'la ısrarla görüştürmemişti ama bugün gidip onunla görüştüğünü görünce kadının yüzündeki ifadeyi çok merak ediyordu.

"Kenan bey saat 10'da seninle görüşebilecekmiş Arzu."

Arzu hemen saate baktı saat daha 9'du. Derin bir nefes aldı. Neyse en azından dün gibi saatlerce boş boşuna beklemeyecekti. O sırada çayı geldi bir önüne bırakılan fincana uzanıp dudaklarına götürdü. Bitki çayı onu biraz olsun rahatlatmıştı. Kenan'la görüşme öncesi sinirlerinin tamamıyla gevşemesini arzuluyordu.

Okuduklarından ve duyduklarından yola çıkacak olursa Kenan beyin iş konusunda pek de kolay biri olmadığını biliyordu. Onu sorularıyla bunaltabilirdi. Bu sorulara karşı sakin olması gerekiyordu.

Samet ile beraber yaptıkları sıcak sohbet sayesinde bir saat çok hızlı geçmişti. Saat 10'a beş kala birlikte üst kata çıktılar. Samet ona eşlik etmeyi tercih etmişti. Arzu, şirkete yabancı olduğu için bu davranışından çok hoşnut kalmıştı. Samet'i yanında görmek biraz olsun onu sakinleştiriyordu. Ayaküstü koridorda ilerlerken şirketle ilgili ufak detaylardan bahsedip ona şirketi tanıma konusunda yardımcı oluyordu.

En sonunda genel sekreterin yanına vardıkların da Arzu, bilindik sinir bozucu gülümsemesini Zerrin hanıma yöneltmekten çekinmedi. "Kenan beyle görüşmem vardı."

Zerrin hanımın gözlerinden alev çıktığını gözleriyle gördüğünü iddia edebilirdi Arzu. Bu görüntüyle içten içe haz duydu. Dünkü sözlerini bir bir ona yedirteceğine kendine söz vermişti.

Elbette Zerin hanım onun için önemli biri değildi ve onu kendini ispatlayıp ya da ispatlamamak normalde pek de önemseyebileceğin bir şey değildi ama dünkü o kadının tavrı onu çok sinirlendirmişti. Çok nadir hayatta çaresiz hissetmişti ve dün burada hissettiği çaresizlikte bunlardan bir tanesiydi ve bu anı yaşamasının en büyük sebeplerden bir tanesi bu karşısındaki sinir bozucu kadındı. Ona en güzel şekilde cevap vermek şu anda Arzu'ya inanılmaz keyif veriyordu.

Bir de işe alınırsa her şey tam olacaktı!

"Kenan beyle görüştükten sonra mutlaka bana dön Arzu."

"Olumlu bir sonuç olursa zaten Personel müdürü olarak sana mutlaka dönerim," dedi Arzu gülümseyerek.

"Olumsuz olsa bile senden haber bekliyorum. Belki yapabileceğim bir şeyler olur. Telefon numaramı az önce verdim zaten sana."

"Anladım. Teşekkür ederim, mutlaka dönerim."

"Kenan bey sizi bekliyor Arzu hanım."

Bu sevimsiz ses tonu onu ürpertiyordu adeta! Arzu, başını tamam anlamıyla salladı ve son kez Samet'e gülümseme hediye ettikten sonra Kenan'ın odasının kapısını açtı.

Odaya girer girmez yüzüne çarpan klimanın sıcak havasıyla beraber o erkeksi parfüm kokusunun ciğerlerini doldurduğunu hissetti. Masasında oturan adama ilişti hemen gözleri. Genç adam o içeri girince başını kaldırmıştı. Kahverengi gözleri onunkilerle birleşti. Arzu anlık bir elektriklenme olduğuna yemin edebilirdi. Bir şeyi itiraf etmek istiyordu. Bu adam dergilerde ve fotoğraflarda gördüğünden çok daha yakışıklıydı.

"Arzu Solmaz. Değil mi?"

Arzu, bir adamın sesinden hiç bu kadar etkilenebileceğini düşünmemişti. Ses, güçlü, otoriter ve bir o kadar netti. "Evet," dedi genç kız. Sesinin titrek çıkmasıyla kendine kızdı. Kendine gel Arzu!

"Hoş geldiniz, buyurun Arzu hanım oturun lütfen."

Kenan, geniş çalışma masasının önündeki deri koltukları gösterdi. Arzu, içerisi fazlasıyla sıcak olduğunu düşündüğü için üzerindeki kabanı çıkardı ve koltuğun kenarına bıraktı. Şimdi çok daha rahat hissediyordu kendini.

"Ben Kenan Barlas, bildiğinizi düşünüyorum ama yine de bizzat kendimi tanıştırmak istedim."

Arzu, gülümsedi. "Biliyorum. Memnun oldum."

Kenan, "Ben de," dedi düz bir ses tonuyla. Genç adam, iki gün önce sadece saçlarını gördüğü kızı bu kadar çok araştırıp ve en sonunda iş görüşmesine çağırdığına inanamıyordu. Asansördeki genç kızın öfkeyle söylediği eleştiriler onun içten içe hoşuna gittiğini fark etmişti.

Şirketiyle ilgili böyle içten söylenen eleştiri hiç duymamıştı. Sonrasında incelediği etkileyici CV onu bu genç kıza karşı büyük bir merak duygusu içinde uyanmasına neden olmuştu. Arzu, oldukça iyi bir kariyere sahipti. Bu itiraf etmekten edemedi. Ama Kenan sadece kariyere ve başarıya dikkat etmiyordu. Güven, onun için her şeyden önceydi. O çalışanlarını çok iyi tanıma konusunda hassastı.

"Dosyanızı inceledim Arzu hanım. Doğrusunu söylemek gerekirse başarılı geçmişiniz ilgimi çekti."

Arzu, Kenan'ın ışık vermeyen ses tonundan rahatsız olmuştu. Bu adamı çözmek çok zordu. Bu konuşmanın olumlu ya da olumsuz yöne gittiğini kestiremiyordu. Duygularını gizlemek konusunda çok başarılıydı. Arzu, karşısındaki insanın duygularını okuma konusunda kendini başarılı buluyordu aslında ama bu adamda bunu yapamamaktan huzursuz olmuştu. "Teşekkür ederim," dedi genç kız ufak bir tebessümle.

"Mali İşler Müdürü olarak sizi yönetim kadromuza almadan önce size birkaç soru sormak istiyorum."

Arzu, iki gün önceki Samet beyle yaşadığı gerginliği düşününce gerilmeden edemedi. Sakin olmak için kendine telkinler yağdırıyordu. Sorular ne kadar saçma olursa olsun sakin olacaktı ve onu terslemeden cevap verecekti. Samet'in saçma ekonomi dersi sorularından gelmemesi için dua etti. Lütfen saçma sorular olmasın!

"Evli misiniz?"

Ne?

Arzu, bu soruyla oturduğu koltuğa mıhlanmıştı. Anlamayarak Kenan'ın kararlı kahverengi gözlerine baktı. Soruları sorgulama Arzu, sadece cevapla!

"CV'im de yazdığı üzere evli değilim."

Kenan'ın yakışıklı yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. "Teyit etmek istedim."

"Anladım. Sorularınız bu kadar m-"

"Çok sabırsızsınız Arzu hanım," diye sözünü kesti Kenan. Sözlerinde ima vardı. "Sorularım bitmedi."

"Buyurun dinliyorum."

"Sevgiliniz var mı?"

Şaka mıydı bu?

Bir iş görüşmesinde miydi yoksa bir evlilik programında falan mı? Bu ne yapmak istediğini çözümleyemediği adam bu sorularla neyi amaçlıyordu çok merak ediyordu. Sabırlı olup bu odadan çıkıp gitmemek için kendini çok zor tuttu. Bu işe bu kadar çok yaklaşmışken iki gün önceki gibi her şeyi mahvetmek istemiyordu. Sabır!

"Hayır, yok. –dayanamadı genç kız ve merakına yenik düştü- Bu soruları neden soruyorsunuz?"

"İki gün önce sizi gördüğüm de iş görüşmelerindeki klasik sorulardan rahatsız olduğunuzu fark ettim."

"Beni mi gördünüz?"

"Asansörde."

Arzu, başından aşağıya kaynar suların döküldüğünü hissetti. Asansörde söylediklerini Kenan Barlas işitmiş olamazdı değil mi? Yok, yok... İşitmiş olsaydı onu iş görüşmesine çağırmazdı. Aklına aniden gelen bir düşünceyle gözlerini kıstı. Kahretsin! Belki de bu sözlerin acısını çıkarmak için onu iş görüşmesine özellikle çağırmıştı. Kenan Barlas, onu rezil edip yollayacaktı. Dilini tutamadığın için umarım çok mutlusundur Arzu!

Kenan, karşısında oturan güzel genç kızın aniden değişen yüz ifadesini keyifle izledi. Kim bilir neler geçiriyordu aklından. Bu akıllı ve güzel bayanı bu kadar kızdırdığı için içten içe büyük bir haz duydu. Az sonra söyleyeceklerinden sonra vereceği tepkiyi daha büyük bir merakla bekliyordu.

"Mali İşler Müdürü olarak yönetim kadrosundaki işiniz hayırlı olsun. Elimizde çok önemli bir iş var ve sizin ilk olarak problemi çözmenizi istiyorum. Bu büyük işin üstesinden gelirseniz yönetim kadrosunda kalıcı olabileceğinizin garantisini verebilirim."

Doğru mu duymuştu? Kenan, işiniz hayırlı olsun mu demişti yoksa hala kafasında bir şeyler mi kuruyordu? Somut gerçeği farkına varmak biraz zamanını almıştı. İşe alınmıştı, işte bu!

Yüreği bir anda umutsuzluktan kurtulmuş, mutlulukla dolmuştu. Arzu'nun gözleri parlıyordu. "Teşekkür ederim Kenan bey, yani şey vereceğiniz ilk işle elimden gelenin fazlasını yapacağımdan emin olabilirsiniz."

Kenan'ın beyaz gömleğinin üzerine giydiği yelek onun fit vücudunu belli ediyordu. Genç adam oturduğu yönetici koltuğundan kalktı ve kahverengi ceketini sağ eliyle arkaya doğru itti. Koyu kahverengi pantolonu tam onun ölçülerine göre kusursuz dikilmişti.

Kenan, bir elini pantolonun cebine koydu ve masasının kenarına yarı oturur pozisyonunda durdu. Başını Arzu'ya doğru çevirdi. Yüzü ifadesizdi.

Arzu, genç adamın tüm hareketlerini büyük bir heyecanla takip ediyordu. Onun yüzüne bakarak duygularını anlamaya çalışıyordu ama bu adam duygularını gizlemekte tam bir ustaydı! Kenan'ı çözmek için içten içe büyük bir arzu duydu. Neden bu kadar çekici olmak zorundaydı ki? Bu adam işini çok zorlayacaktı. Bundan bir kez daha emin olmuştu. Soğuk ve kararlı koyu kahverengi gözleri bunu her saniye ona hatırlatıyordu.

"Bu arada- dedi Kenan sakin bir sesle- Baştan söyleyeyim Arzu hanım. Şirkette samimi ilişkileri sevmem."

Kenan, konuşmanın başından beri aklını kurcalayan konuya en sonunda gelebildiği için rahatlamıştı.

Genç adam, odasında çalışırken az önce oda kapısının önünde Samet'le genç kızın samimi konuşmalarını kulak misafiri olmuştu. Hangi ara bu kadar samimiyeti ilerlettiklerini kaşlarını çatarak düşündü. Bu durumdan nefret ediyordu. Samet'in kadınlara olan zaaflarından aşırı rahatsızlık duyuyordu ve bu konuda onu birçok kez uyarmıştı. Şirkette en kabul etmediği şeydi. İş yerinde iş düşünülürdü!

Bu düşüncelerle genç adamın yakışıklı yüzü gerilmişti. Gergin yüz ifadesiyle karşısındaki genç kızın tepkisini izledi.

Arzu, şaşırmış görünüyordu. Kenan'ın bu sözünde hissettiği ima onu fazlasıyla rahatsız etmişti. "Samimi ilişkilerden kastınız nedir?"

"Görüşme bitmiştir. Detayları Personel Müdürümüz Samet Beyle görüşün."

Kenan, bey sözcüğünü özellikle üstüne basarak belirtmişti.

Arzu, bu umursamaz sözlerden dolayı öfkeden deliye döndü. Kenan Barlas, sorduğu soruya cevap verme gereği duymadan onu susturmuştu.

Ukala! Aptal herif! Kendini beğenmiş!

Kenan, çoktan masasının başına geçmişti. Başını önündeki evraklara eğmiş, karşı koltukta oturan kızı yok sayıyordu. Arzu daha fazla bu saygısızlığa dayanamadı ve ayağa kalktı. Bu adama bu şirkette samimi ilişkiler nasıl kurulurmuş gösterecekti. Gözünün içine baka baka kurduğu bu soğuk ve samimiyetsiz havayı bozacaktı ve bunu büyük bir keyifle yapacaktı.

Emin adımlarla ardından güçlü topuk sesleri bırakarak odadan ayrıldı.










CASUS




KALP SIZIM (CASUS) - KİTAP OLDU! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin