Gözlerimi zorlukla açıp etrafıma bakmaya çalıştım. Doğrulup esnemeye çalışıyordum ama bacaklarımdaki bacaklar ve göğsümdeki kafa-koala gibi sarılmış kolları saymıyorum bile- hareket etmeme engel oluyordu.
Kafamı göğsüme doğru doğrultup bana engel olan şeye baktım.
Siktir.
Camila.
Sikeyim, her sabah böyle uyanmak istiyordum.
Kollarımı sırtına koyup saçlarını öpmeye başladım. Kollarımda kıpırdanınca gülümsedim ve öpmeye devam ettim. Beklemediğim bir anda yüzünü bana dönünce dudağının üstünü öptüm. Camila kıkırdayıp dudağıma uzun bir öpücük bıraktı ve gülümsedi.
"Günaydın sevgilim." Ah, bu kelimeyi onun ağzından duymak o kadar güzel bir histi ki, her söyleyişinde dudaklarına yapışmak istiyordum.
Onun yerine gülümsedim ve onu tekrarladım.
Tekrar dudaklarıma uzanıp öpünce geri çekilmesine izin vermeden ona karşılık vermeye başladım. Camila açlıkla alt dudağımı emerken dilimi dişlerinde ve dudaklarında gezdiriyordum.
Dudaklarımızı ayırdı ve gülümsedi.
"Sanırım okula biraz geciksek sorun olmaz."
Gülümsedim ve kafamla onayladım.
Tekrar dudaklarıma yapışınca kalçalarını sıkıp yoğurmaya başladım.
Kesinlikle ilk derse girmeyecektik.
***
"Geç kaldığım için üzgünüm Bay Brown."Bay Brown beni başıyla onaylayıp yerime geçmemi işaret ettiğinde koşar adımlarla Normani'nin sırasına gittim.
"Günaydın Mani."
Gülümsedi ve bana sarıldı. Karşılık verdim ve birkaç saniye sonra ayrıldık.
"Günaydın Laur."
Gülümsedim ve Coğrafya dersine olan aşkını bildiğimden ses çıkarmadan önüme döndüm.
Sabah Camila'yla iki kez sevişmiştik ve hala etkisindeydim. Camila üstte tam bir Tanrıçaydı ve üstte olmasına daha sık izin vermeliydim.
Dolayısıyla, 2 derse gecikmiştik ve Bay Brown beni sevdiğinden ucuz kurtulmuştum. Kızlar beni ve Camila'yı defalarca aramıştı ancak cevap verememiştik.
Eh, bilirsiniz. O sırada çok önemli işlerimiz vardı.
Gerçekten önemli işler.
Teneffüste kızların yanına gitmem gerekiyordu. Ama ne açıklama yapacağımı bilemiyordum.
Dün gece Dinah'nın yanından haber vermeden ayrılmıştık ve sabah da okula geç kalmıştık.
Eh, çoktan anlamışlardı zaten.
Kurtulmak için Normani'yi yanımda götürmeye karar verdim. Böylece Dinah, Normani'ye bakmaktan bizi umursamayacaktı.
Kesinlikle işe yarayacaktı.
Zil çalınca eşyalarımı toparlayıp ayağa kalktım.
"Kızların yanına gidiyorum, sen de geliyorsun."
Normani şaşkınlıkla bana bakarken kolunu tutmuş, kafeteryaya doğru sürüklüyordum.
"Lauren, cidden ben gelmesem de olur. Hem hepinizle arada görüşüyorum, ne gerek var?"
Elimle susmasını işaret edip çekiştirmeye devam ettim.
Kafeteryaya girince, kızların gelmediğini görüp boş bir yere oturdum. Normani de oflayarak yanıma oturunca gülümsedim.
İçeri önce Ally ve Camila girdi. Camila taptığım gülümsemesini bana göstererek yanıma oturdu ve kolllarını belime sardı. Tek olumla beline sarılıp saçlarını öpmeye başladım.
En son bunu yaptığımda şey yapmıştık.
Şey.
Bilirsiniz işte. Şey.
Ally, bana ve Normani'ye selam verdikten sonra karşıma oturdu ve telefonuyla ilgilenmeye başladı.
"Dinah nerde?" Dinah'nın adını söylememle Normani kasılmıştı. Birbirlerini görmekten ikisi de hoşlanacaktı, fakat Normani çok endişeleniyordu.
Ally bilmem anlamında omuz silkince Dinah kapıda göründü. Bizi görünce gülümsedi. Normani'yi görünce ise yüzündeki gülümseme şaşkınlık ifadesine dönmüştü. Yanımıza ilerledi ve Ally'nin yanına oturdu.
"Selam kızlar."
Hepimiz karşılık verirken Normani sessiz kalmıştı. Onu bacağımla dürtmeme rağmen omuz silkince kendi haline bıraktım.
"Öğretmen problem yaptı mı bebeğim?"
Camila kafasını hayır anlamında sallayınca gülümsedim ve yanağını öptüm.
"Oh, Camren, size bir şey verecektim."
"Camren de ne?" Camila sorunca omuz silktim.
"Camila+Lauren. Ne kadar salaksınız." Normani göz devirerek konuşunca gülümsedim.
"Sonunda birinin bunu anlayacak kadar zeki olmasına sevindim." Normani, Dinah'ya belli belirsiz gülümseyince daha çok sırıttım. Birbirlerini özlemişlerdi.
"Sevdim bunu."
Camila gülümseyerek beni onayladı ve burnumu öptü. İnsan arasındayken beni dudağımdan öpmekten çekindiğinin farkındaydım. Ancak bu kararına saygı duymayı tercih ettim.
"Alın bakalım, lazım olur." Dinah elini bize uzatırken kaşlarım çatıldı. Elindeki şeyi aldım ve incelemeye başladım.
Bu bir prezervatifti.
Evet, şeye takılandan.
"Bu ne Dinah?"
"İhtiyacınız olur diye verdim ya, gerçi biraz geciktim sanırım ama önemi yok." Dinah'nın ima ettiği şeyle Camila'nın yanakları kıpkırmızı olmuştu.
"Dinah, bizim şeyimiz bile yok."
Camila beni onaylarcasına kafasını salladı.
"Bir şeyi olsaydı ondan hoşlanmazdım!" Herkes kahkaha atınca Camila daha çok utandı ve kafasını boynuma soktu.
Zil çalınca vedalaştık ve herkes sınıfına doğru ilerledi. Etrafta kimsenin olmamasını fırsat bilerek Camila'nın dudaklarına kısa bir öpücük bıraktım ve gülümseyerek sınıfa ilerledim.
Selamlar
3 gündür serum yemekten gebereceğim
Bir de ben hikayeyi 5-6 bölüm daha uzatmak için hikayenin ağzına sıçtım haberiniz olsun yani
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Like I Would//Camren (Texting)
Hayran Kurguuk number: O sana benim dokunduğum gibi dokunamaz. uk number: O seni benim sevdiğim gibi sevemez uk number: O vücudunu bilmiyor uk number: O seni iyi yapamaz uk number: O seni benim sevdiğim gibi sevemez.