Medya:Ayça Kaya
Emre'yle dalga geçmemin üzerinden tam üç ders geçmişti ama halen bir şey yapmamıştı. Arada bana bakıp sırıtıyordu. Kesin o sırıtışlarının altında yatan bir sebep var. Burnuma kötü kokular geliyor ama.
Şuan ki dersimiz ingilizceydi ve hoca Quiz yapacaktı. En nefret ettiğim şey ya. Bir de hazırlıksız yapıyor insafsız karı. Hoca kopya falan çekeriz diye herkesin yerini değiştiyordu. Gerçi biz asla kopya çekmezdik. Hoca birbirimizden baktığımızı falan sanardı her zaman ama öyle bir şey yok. Biz dörtlü olarak çok zekiyiz. Övünmek gibi olmasın ama gerçekten öyleydik. Mahmut yine korkuyla söylenmeye başlamıştı bile.
"Allah'ım ne olur beni şu sarı kızın yanına oturtsun. Oğlum şuna bir baksana ya. Saçları sarı olmasa bembeyaz melek gibi bir kız ya. Ağzını yüzünü yediğim."
Mert "Mahmut kanka sarı kız dedin de onun bir adı var he."dediğinde Mahmut ona acıyarak baktı.
" Allah'tan söyledin ya. Bilmiyordum gerçekten.''dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Bak bilmiyormuşsun iyi ki söylemişim.''
" Mert sen Buğra'nın yanına geç. Mahmut sen de Sara'nın yanına geç.'' dediğinde Mahmut yes be deyip ayağa kalktı.
''Ne tesadüf değil mi kız sarışın ve adı da Sara. Bir harf var ya."
Ona cevap verecekken adımı duymamla kafamı hocaya çevirdim.
"Hazel sen de Emre'nin yanına geç." Pörtleşmiş gözlerle hocaya bakarken gözleriyle Emre'nin yanını gösterdi. Ne yapsam olumsuz bir yanıt alacağım için itiraz etmeden orta sıra en arkalarda oturan Emre'nin yanına doğru ilerledim. Yanına geldiğimde çantasını yana koyup "Dolu" dedi.
"Aaa evet. Egon o kadar büyük yanına oturtmaya başlamışsın artık." Histerik bir kahkaha attım. Ya ben bu çocukla uğraşırken ne kadar da eğleniyordum.
" Espri anlayışına hayranım doğrusu." dediğinde muzip bir şekilde sırıtıp "Bu bir iltifat mı?" dedim. Kafasını sağa sola salladığında dil çıkardım. Hala çantasını çekmemişti möcük. Eee benim de adım Hazel'se ben buna iyi bir ceza veririm arkedeş. Hoca herkesi yerleştirmeye devam ederken hızla Mahmut'un yanına koştum. Salak Sara'ya baka baka ağzından salyalar akmaya başlamıştı. Salyangozlar bile bu kadar salya akıtmaz be.
"Mahmut bana raptiye versene." Mahmut'un işkence çantası vardı. İçinde her türlü şey olduğu için raptiye de olabilirdi. Allah'ım inşaalah olur ya. Ne olur. Sadece küçücük bir intikamcık alacağım yahu.
Mahmut çantasının içindeki küçük cepten raptiye çıkarıp bana uzattı.
Yanağını öpüp "Sağol kankaların birtanesi." dedim. Mahmut göz ucuyla Sara'ya baktıktan sonra "Kız bana yavşamayı kes. Yengen kızar ha vallahi.'' dediğinde omuzuna vurup Emre'nin yanına ilerledim. Hızlı olmam lazımdı. Hoca her an testleri dağıtabilir yani.
Emre'nin yanına geldiğimde işaret parmağımla pencereyi gösterdim.
"Aaa Emre bak. Havada kız uçuyor.'' dedim. Söylediğim şeyin saçmalığıyla yüzümü buruştursam da Emre'nin bir şey anlayacağını sanmıyordum. Nerede kız orada Emre yani. O derece kız düşkünü hödük.
Raptiye ile sadece kolunda veya elinde kücük bir çizik açmaktı derdim. Ufak bir ders diyelim yani.
Emre kaşlarını yukarı doğru kaldırıp " Kız uçuyor." dedi soru sorarcasına. Anlamıştı salak ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:Hödük
Humor💫💫💫💫💫💫💫💫💫💫 Tüm hakları Hazel ve Emre'ye, Mahmud ve Sara'ya, Buğra ve Ayça'ya Ahmet ve Anka'ya Mert'in ve Asya'nın saplığına, Ayşe ve Fatma'nın çılgınlıklarına aittir. 💫💫💫💫💫💫💫💫💫💫💫 Adı üstünde bir hödük ve o hödükle uğraşmak zorun...